Franz Kafka sadece geçmişin değil, günümüzün de en popüler ve büyük yazarlarından biri. Kafkaesk bürokrasi ise kitaplarının yanında bize kattığı en büyük kavramlardan biri. Bu yazıda sadece kafkaesk bürokrasiyi değil, Franz Kafka’yı da ele alacağız çünkü onun tarzını anlamadan onun bize kattığını özümsemek mümkün değil.
Kafkaesk Değil Franz Kafka Diyeceksiniz!

Franz Kafka’nın doğum hikayesinden başlayıp yaşamını, Milana’sını anlatmanın bizim konumuzla pek bir ilgisi yok. O yüzden o sokakların yanından dolanıp bizi asıl ilgilendiren meseleye geleceğiz: Franz Kafka’nın edebi tarzı.
Kafka okuyanlar bilir, öyle pek sıcakkanlı bir adam değildir. Bizzat tanıştığımdan değil ama okuduklarımdan eminim diyebilirim. Onun kitapları soğuk, nesnel ve sade bir dilin içinde derin bir varoluşsal dehşeti taşır.
- Düşsel, karabasan gibi mekânlar gerçekçi detaylarla çizilir; bu da onları daha boğucu kılar.
- Bireyin toplum ve kurumlar karşısındaki yalnızlığı öne çıkar.
- Gerçeküstü ve mantıksız olaylar, gündelik ve sıradan bir anlatımla aktarılır.
- Anlam arayışı, daima sonuçsuz ve başarısız bir çabayı anlatır.
Bunları en yoğun hissettiğimiz iki romanı vardır zaten: Dava ve Dönüşüm(yoksa Değişim mi?). Kafkaesk kavramının daha çok Dava romanından geldiğini söylemek doğru olur sanırım. Ancak bunu bir diğer başlık altında inceleyeceğiz.
Belki onu bir kavram ortaya çıkartacak kadar iyi yazar yapan şeylerden biri hukuk okumuş olmasıdır. Bu hukuk bilgisini okuyucusuna hissettirmek konusunda oldukça başarılıdır. Zaten aksi mümkün mü? Ama Kafka ya bu yukarıda anlattığımız gibi ölümü de aynı belirsizliği beraberinde getirmiştir. 34 yaşında tüberküloz hastalığından hayatını kaybettiğinde pek çok eseri yarım kalmış, belirsizliğe mecbur edilmiştir. Öldüğü için onu suçlayacak değilim, hatta belki de Kafka’ya yakışan bu olmuştur.
Kafkaesk Bürokrasi nedir?

Hadi esas konuya gelelim artık, kafkaesk nedir? Kafkaesk kelimesi, Franz Kafka’nın eserlerinde tasvir edilen boğucu, mantıksız ve çıkışı olmayan atmosferi tanımlar. Bürokrasi ise bu atmosferin en yaygın ve sembolik yansımalarından biridir. Kafkaesk bürokraside:
Hukuk ve adalet sistemi şeffaf değildir, süreçler sonsuz bir döngüye dönüşür.
Her şey biçimseldir ama anlamsızdır. Formlar doldurulur, prosedürler uygulanır ama neden yapıldığı bilinmez.
Birey, devasa bir sistemin içinde kaybolur, hiçbir kuruma ya da kişiye ulaşamaz.
Yetkililer anonimdir, görünmezdir. Kimi zaman kimseyle doğrudan konuşamazsınız.
Kurallar vardır ama tutarsız ve keyfidir. Herkesin farklı bir yorumu olabilir.
Çok tanıdık geldi değil mi?
Kafkaesk Yansımalar

Dedik ya bu tarz artık bir kavram oldu. Ardından edebiyatı, sinemayı, hatta yaşamı dahi etkiledi. Özellikle Jose Saramago, George Orwell ve Albert Camus gibi yazarlar oldukça etkilenmiştir. Ancak sanırım ki en çok etkilenen Gabriel García Márquez‘dir.
Marquez’in edebi kariyerindeki en büyük dönüm noktalarından biri, Kafka’nın Dönüşüm (Die Verwandlung) adlı öyküsünü okuduğu andır. Bu deneyimini şöyle anlatır:
“Bir sabah Gregor Samsa, dev bir böceğe dönüşmüş olarak uyandığında… cümlesini okuduğumda, bu cümleye benzer bir şey yazabilirim, diye düşündüm. Bu benim hayatımı değiştirdi.”
Sinemada ise örneklerini saymak ile bitmez. Özellikle sinemada görmek isteyenlere The Lobster filmini ısrarla tavsiye ederim.
Kafkaesk Gerçek mi?
Bugün dijitalleşme ile birlikte şeffaflık artmış gibi görünse de, bazı platformların algoritmaları bile kişiye sebep belirtmeden erişimi kısıtlayabiliyor — tıpkı Josef K.’nın yargılanması gibi. Yani evet Kafkaesk gerçek, keşke kurgu diyebilseydik ama o da Orwellian kadar bizim içimizde, bizimle beraber…


Yorum (0)