Jujutsu Kaisen evrenine veda ettiğimizi sanırken, Gege Akutami bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Orijinal hikayenin üzerinden tam 68 yıl geçmiş durumda ve karşımızda Jujutsu Kaisen Modulo var. Başlangıçta sadece altı ay sürecek ve üç cildi geçmeyecek kısa soluklu bir devam serisi olarak planlansa da, hikaye derinleştikçe bizleri yine o karanlık atmosferin içine çekmeyi başardı. Orijinal serinin finalinden sonra, “Acaba karakterlere ne oldu?” diye merak edenlerdenseniz, mendillerinizi hazırlayın çünkü bu gelecek tasviri sandığınızdan biraz daha hüzünlü ve kaotik.
Hikaye, Culling Game (Ölüm Oyunu) olaylarından neredeyse bir ömür sonrasını konu alıyor. Bu sefer tehdit lanetlerden ziyade, uzaydan gelen bir istila: Simurianlar. Yaklaşık 50.000 Simurian’ın mülteci olarak Japonya’ya yerleşmesiyle başlayan süreç, Jujutsu dünyasını diken üstünde tutuyordu. Ancak işler, Yakumaru adında bir büyücünün bir yanlış anlaşılma sonucu Cross’u vurmasıyla rayından çıkıyor. Bu kaosun ortasında, tanıdık yüzlerin akıbetini görmek ise bizler için hem heyecan verici hem de yürek burkucu.
Jujutsu Kaisen Modulo Hakkında Merak Edilenler ve Geri Dönen Karakterler
Serinin hayranları olarak en çok sorduğumuz soruların başında “Eski ekipten kimler hayatta?” ve “Jujutsu Kaisen Modulo canon mu?” geliyor. Evet, hikaye aynı evrende geçiyor ve olayların resmi devamı niteliğinde. Panda’nın durumu biraz karışık; epilogda uyku modunda olduğu belirtilse de, aradan geçen yıllarda ona tam olarak ne olduğu belirsizliğini koruyor. Ancak Modulo, serinin en ikonik üç karakterinin kaderini net bir şekilde gözler önüne serdi.
3) Ui Ui: Masumiyetten Karanlığa
Sukuna Baskını sırasında henüz küçücük bir çocukken, ışınlanma yeteneğiyle büyücülere hayati destek sağlayan o Ui Ui’yi hatırlarsınız. O zamanlar parlak bir geleceği olan yetenekli bir müttefikti. Ancak geçen on yıllar, onu tanınmaz hale getirmiş. Belki Jujutsu dünyasının bitmek bilmeyen dehşeti, belki de yaşadığı travmalar, onu şiddet ve kan görmekten zevk alan ürkütücü bir figüre dönüştürmüş.
Dabura ve Yuka Okkotsu arasındaki savaştan hemen önce, kendisine benzeyen bir grup çocukla ortaya çıkması tüylerimizi diken diken etti. Dabura’dan bu çocuklara “Jujutsu büyücülüğünün gerçek dehşetini” göstermesini istemesi, Ui Ui’nin ne kadar karanlık bir yola saptığının en büyük kanıtı.
2) Nobara Kugisaki: Efsane Geri Döndü Ama…
Ve beklenen an… Nobara Kugisaki sahnede. Simurianlara karşı güçsüz kalan yeni nesil büyücüler, çaresizce Yuji Itadori’yi ararken, onu tanıyan eski toprakların kapısını çalıyor. Nobara, artık Jujutsu dünyasında son derece saygı duyulan, kıdemli bir büyücü konumunda. Onun hayatta ve güçlü olduğunu görmek içimize su serpse de verdiği bilgiler oldukça üzücü.
Nobara, Yuji’yi en son Hana Kurusu’nun cenazesinde gördüğünü itiraf ediyor. O günden bu yana ne kadar zaman geçtiği tam bilinmese de, eski ekibin arasındaki bağların zamanla nasıl koptuğunu görmek serinin hayranları için acı bir gerçek.
1) Yuji Itadori: Ölümsüzlüğün Laneti
Orijinal hikayenin kahramanı Yuji Itadori, belki de arkadaşları arasında en trajik kadere sahip olan kişi. Sukuna’yı yenmek için kazandığı güçler, ona bir nevi lanet gibi yapışmış durumda: Yuji yaşlanmıyor. Aradan geçen 68 yıla rağmen fiziksel olarak bir gün bile yaş almamış.
Zaman onun için durmuşken, dostlarının yaşlanıp birer birer ölmesini izlemek zorunda kalması, Yuji’yi derin bir yalnızlığa sürüklemiş. Dedesi Wasuke Itadori’nin o meşhur “insanlarla çevrili normal bir ölüm” vasiyetini yerine getirememiş olmanın verdiği suçluluk duygusu da cabası. Hana Kurusu’nun ölümünden sonra Jujutsu toplumundan ve kalan arkadaşlarından tamamen kopan Yuji, kimsenin onu bulamayacağı bir yerde inzivaya çekilmiş durumda. Kahramanımızın bu yalnızlığı, serinin “mutlu son” kavramını bir kez daha sorgulatıyor.
Yorum (0)