James Gunn ismini duyduğumuzda aklımıza hemen Galaksinin Koruyucuları’nın o renkli dünyası, Suicide Squad’ın anarşik yapısı veya yakında izleyeceğimiz yeni Superman filmi geliyor. Hollywood’un en tepesindeki koltuklardan birinde oturuyor olabilir ama biz gerçek geekler onun köklerini asla unutmuyoruz. Marvel ve DC evrenlerini şekillendirmeden çok önce, Gunn kameranın arkasına ilk kez geçtiğinde ortaya çıkan iş ne bir süper kahraman destanıydı ne de bir aile filmiydi. O, kariyerine safkan, vıcık vıcık ve inanılmaz eğlenceli bir korku filmiyle başladı: Slither.
Şimdilerde dijital platformlarda yeniden gündeme gelen ve ücretsiz gösterimlerle (Tubi gibi platformlarda) izleyiciyle buluşan bu yapım, Gunn’ın sinema yolculuğunun aslında ne kadar “bizden” olduğunu kanıtlar nitelikte. Zack Snyder’ın efsanevi Dawn of the Dead yeniden çevriminin senaryosunu yazdıktan hemen sonra yönetmen koltuğuna oturduğu bu film, aslında onun imza stilinin doğum sancılarını taşıyor.
Slither: 80’ler Korku Sinemasına Saygı Duruşu
2006 yapımı Slither (Türkiye’de bilinen adıyla Yaratık), Güney Carolina’daki küçük bir kasabanın uzaylı bir organizma tarafından istila edilmesini konu alıyor. Ancak bunu yaparken klasik “uzaylı istilası” klişelerini alıp, üzerine Gunn’ın o bildiğimiz kara mizah sosunu ekliyor. Başrollerde ise geek dünyasının yakından tanıdığı isimler var: Firefly efsanesi Nathan Fillion, Elizabeth Banks ve Gunn’ın neredeyse her projesinde yer verdiği kadim dostu Michael Rooker.
Filmi özel kılan şey, sadece korkutması değil, aynı zamanda 80’lerin o “Creature Feature” dediğimiz yaratık filmlerine (özellikle The Thing ve Night of the Creeps) selam çakması. CGI efektlerin her şeyi ele geçirmediği, pratik makyajın ve “vıcık vıcık” efektlerin havada uçuştuğu bir görsel şölen sunuyor. Uzaylı sülüklerin insanları ele geçirmesi ve yaşanan o grotesk dönüşümler, hem midenizi zorluyor hem de zekice yazılmış diyaloglarla kahkaha atmanızı sağlıyor.
Gişede Çakıldı, Kalplerde Kazandı
Sinema dünyasında değeri sonradan anlaşılan filmler listesi yapsak, Slither kesinlikle ilk sıralarda yer alır. 15 milyon dolarlık mütevazı bütçesine rağmen gişede sadece 12 milyon dolar toplayarak ticari bir başarısızlık yaşamıştı. Ancak biz sinemaseverler için gişe rakamları her zaman gerçeği yansıtmaz. Film, eleştirmenlerden aldığı %87’lik “Certified Fresh” Rotten Tomatoes puanıyla Gunn’ın kariyerindeki en yüksek puanlı işlerinden biri olmayı başardı. Hatta bu skor, Avengers: Endgame ve Guardians of the Galaxy gibi dev yapımlarla yarışır düzeyde.
Aradan geçen yaklaşık yirmi yılda film, sadık bir hayran kitlesi oluşturdu ve 2000’lerin en iyi korku filmleri listelerinin vazgeçilmezi haline geldi. James Gunn’ın süper kahraman filmlerindeki o ekip dinamiklerini ve absürt mizah anlayışını seviyorsanız, bu tohumların Slither‘da atıldığını net bir şekilde görebilirsiniz.
James Gunn ve Slither Hakkında Sıkça Sorulanlar
Hazır bu kült klasikten bahsetmişken, Türkiye’deki izleyicilerin ve James Gunn hayranlarının bu dönemle ilgili en çok merak ettiği detaylara da bir göz atalım. İşte Gunn sinemasına dair kafalardaki o sorular:
James Gunn’ın ilk yönetmenlik denemesi hangi film?
James Gunn’ın yönetmen koltuğuna oturduğu ilk uzun metrajlı film 2006 yapımı Slither‘dır. Daha öncesinde senarist olarak Troma stüdyolarında ve Scooby-Doo filmlerinde çalışmış olsa da, yönetmenlik kariyeri bu korku-komedi ile başlamıştır.
Slither filmi hangi türde ve konusu ne?
Film, korku-komedi (horror-comedy) türündedir. Konusu, dünyaya düşen bir meteordan çıkan uzaylı parazitlerin, küçük bir kasabadaki insanları ele geçirerek onları zombi benzeri yaratıklara ve tek bir devasa organizmanın parçalarına dönüştürmesini anlatır.
Nathan Fillion ve James Gunn kaç filmde birlikte çalıştı?
İkili çok yakın arkadaştır. Nathan Fillion, Slither‘da başrol oynamasının yanı sıra, Gunn’ın Super, Guardians of the Galaxy (seslendirme/cameo), The Suicide Squad ve Guardians of the Galaxy Vol. 3 gibi neredeyse tüm projelerinde yer almıştır.
Slither neden kült film olarak kabul ediliyor?
Gişede başarısız olmasına rağmen, pratik efekt kullanımı, 80’ler B-filmi estetiği ve zekice yazılmış senaryosu sayesinde korku sineması tutkunları arasında yıllar içinde büyük bir saygınlık kazanmıştır. Bu da onu “Kült Klasik” statüsüne taşımıştır.


Yorum (0)