The Mitchells vs. the Machines, Sony Pictures Animation tarafından üretilen 2021 Amerikan bilgisayar animasyonlu bilim kurgu komedi filmidir. Filmin yönetmenliğini Mike Rianda, yönetmenliğini Jeff Rowe, senaryosunu Rianda ve Rowe, yapımcılığını ise Phil Lord, Christopher Miller ve Kurt Albrecht üstleniyor. Bizlere LEGO Movie ve Spiderman Into the Spiderverse gibi harikaları armağan eden şahane insanların yeni filmleri Mitchells vs. the Machines, Türkçe ismiyle Ailem Robotlara Karşı. Yani bana sorarsanız bu adamlara bayılıyorum. Animasyonu da Netflix‘te bulabilirsiniz.
The Mitchells vs. the Machines: Hoş Bir Sony Animasyonu Daha!
Ailem Robotlara Karşı, ayaklanan teknolojiye karşı zorlu bir mücadeleye girişen bir ailenin hikayesini konu ediyor. Katie, hayalini kurduğu sinema okuluna girmeyi başarınca mutluluktan deliye döner. Evinden kilometrelerce uzaklıktaki okuluna gitmek için hazırlıklara başlayan Katie’ye bu yolculuğunda ailesi de eşlik eder. Keyifli bir şekilde yola koyulan aile, yolculuk sırasında robotların dünyayı istila ettiğini öğrenir. Teknoloji ayaklanıp, robotlar sokaklarda dolaşmaya başlayınca, aile dünyayı kurtarmak için zorlu bir mücadeleye girişir.
Bir de Katie’nin ailesi ile, özellikle babası ile ilgili sorunları vardır. Zaten bu değişik yolculuğu da babası akıl etmiştir ki animasyonun kırılma noktası tam bu esnada gerçekleşir.
Son Dönemde İzlediğim En İyi Animasyon – The Mitchells vs. the Machines Film İncelemesi (SPOİLER)
Animasyonlarla büyümüş birisi olarak benim için harika bir tattı. Bu boyut, zaten animasyonlarla haşır neşir olan insanlar için tatmin edici olacaktır diye düşünüyorum. Son dönemde animasyon olarak iyi dediğimiz bir “Soul” çıktı yanlış hatırlamıyorsam. Onun dışında zaten çok animasyon
izleyemedik. Bu animasyon kendini bana çok sevdirdi. Çünkü bir kere konusu tam da üstüne basılacak bir konu.
Konu kısmında ne kadar üstünkörü geçsem de aslında Z kuşağının diğer kuşaklarla olan iletişimsizliğini ele alıyor. Diğer kuşak dediklerim de kahramanımızın ailesi. Günümüzde ise birçok kişi bu durumdan muzdarip. Bazı karelerde annemi veya babamı görmüş olabilirim hatta. Katie’nin yaptıkları hiçbir şekilde önemsenmiyor, değersiz bulunuyor. Bu size birilerini hatırlattı mı?
Animasyon Tarzı
Bu sorunların yanında eğlenceli, bilim kurgulu, aksiyonu bol bir animasyon yapmak bence çok zor. Hele ki şu son dönemlerde çıkan animasyonlara bakacak olursak pek de elle tutulur bir yanları yok. En son “Spider-Man Into the Spiderverse” animasyonunu beğenmiştim ama şu an tam da o animasyonun yapımcısının çektiği bir animasyonu konuşuyoruz. Olaya bak!
Ayrıca Portrait of a Lady on Fire, Chinatown, Yüzüklerin Efendisi, 2001, Eraserhead başta olmak üzere birçok filme yapılan göndermeler muazzamdı. Bu tür göndermeler her animasyonda bulunmaz. Katie’nin etkilendiği filmler, kitaplar var ve bunlardan ilham alarak bir şeyler çiziyor. Robotlara karşı planlar yapıyor.
Oysaki baktığımız zaman birçok “geek” arkadaşımızda da böyle huylar var. Aslında bir yandan yaratıcılığı da ön plana atıyor. Sony’nin yapımlarında farklı çizimler var. “Yeni nesil animasyon” diyebiliriz belki ileride. Bu çizimler mesela bana bayağı bir hoş geliyor ve beğeniyorum.
Diğer Unsurlar
Seslendirme kadrosuna bakamadım çünkü animasyonları Türkçe Dublaj izleme gibi bir alışkanlığım var. Türkçe seslendirme de gayet yerinde ve güzel olmuştu.
Tabii işin içinde robotlar olunca sevmeyeceğiniz materyal azalıyor. Özellikle o iki robotun ailenin yanında olması ve onlara yardım etmesi daha tatlı olmuş. Çünkü robotları sürekli kötü olarak görseydik muhtemelen bayardı. Bu robotlar, bir telefon uygulamasının üst modeli olarak çıkıyor, haliyle telefon uygulaması bu duruma isyan edip robotları kontrol altına alıyor. Çünkü “Elon Musk” uygulamanın bir üst modeli çıktığı için onu çöpe atıyor. Ne kadar klasik olsa da bu olayı da güzel işliyorlar.
İnsanların telefon bağımlılığı, ya da internet bağımlılığı desek daha doğru olur. Bu bağımlılık meselesini göstere göstere işlemiş. İnsanların “WİFİ” diye koşmasını, öyle bir kaos ortamında her şeyin fotoğrafını çekmeye çalışmaları… Bunlar gerekli miydi bilmiyorum ama biraz da “budala insan” mizahını vermek için buraya eklemişler diye düşünüyorum. Ama gerçeği de bir tık yansıtmıyor değil.
Son bölümdeki “ANNELİK” kavramını da iyi işlemişler. Gerçekten benim annem de öyle bir ninja.
Yorum yap