Kehanet (The Omen-1976), Kötü Ruh (Poltergeist-1982), Superman (1978) gibi ünlü isimlerle beraber lanetli filmler listesine giren 1994 yapımı The Crow-Ölümsüz Aşk, beyaz perdeye yansıttığı karanlık senaryosunun yanı sıra film sektörünün en acıklı ve trajik hikayelerinden birine sahip.
Kamyonetlerin beklenmedik şekilde alev aldığı, set görevlilerinin elektrik şoku ile yandığı, çatıdan düştüğü, kendi elini bıçakladığı, herkesin bozulan yağmur makinesi yüzünden hastalandığı film, “Lanetli” ünvanını çok daha korkunç bir olay sonucu kazanıyor. Ünlü aktör Bruce Lee‘nin oğlu Brandon Lee, çekimler esnasında henüz 28 yaşındayken bir set kazası sonucu hayatını kaybetti. Başrolde oynadığı bu filmin aktörün “çıkış filmi” olması beklenirken henüz çekimler bile tamamlanmadan sette kullanılan bir tabancanın dolu çıkması sonucu karnından vuruldu. Etraftakilerin rol yapmadığını, gerçekten vurulduğunu anlaması birkaç dakikalarını aldı. Acilen hastaneye kaldırılan Lee, 12 saatlik bir ameliyatın sonunda yaşama veda etti.
THE CROW’u Konusu:
Filmin değerlendirmesine geçmeden önce adını aldığı “Karga” konusuna da biraz değinelim. Bu sıralarda sosyal medyadaki pek çok sevimli videoda insanlara özgü araç-gereçleri kullanarak zekasını gösteren kargalar, geçmiş zamanlarda uğursuzluk ve ölümle özdeşleştirilmiştir. Bu durumun akla yakın açıklaması kargaların ölülerden besleniyor oluşudur. Gerek savaş, gerek veba, gerekse bambaşka sebeplerden tarihte ne zaman bir toplu ölüm olayı olsa kargaların ölü bedenlerin üzerinde ziyafet çekerken görülmelerinin kötü ünlerine katkıda bulunmuş olması çok olası. Hemen hemen her doğa olayını batıl inançlarla açıklamaya çalışan eski zaman insanları bu akıllı ama kötü beslenen canlılar hakkında da olumsuz bir kanaate varmaları uzun sürmemiş. Pek çok mitolojide, ölümle bağdaştırılan veya yaşayanlar ve ölüler alemi arasındaki bağlantıyı kurduğuna inanılan kargalar, dolayısıyla gotik sanatın vazgeçilmez bir parçası olmuştur.
“The Crow” filmi de, kargaların ölülerin ruhunu bu dünyadan alıp diğerine taşıdığı, fakat, çok nadir olarak, özellikle ölüm haksız ve şiddet dolu ise yanlışları düzeltmek için geri getirdiği inancı üzerine kuruluyor. Kapkaranlık bir atmosferde, sürekli yağmur altında ve geceleyin geçen hikaye, tek umut öğesi bile sokaklarda yaşayan, kimsesiz bir kız olan Sarah tarafından anlatılıyor ve her sahnede ölüm ve acıyı iliklerimize kadar hissetmemize sebep oluyor.
30 Ekim gecesi, Cadılar Bayramına ve kendi düğününe bir gün kala, bir çete tarafından evi basılan ve nişanlısına yapılan işkenceye tanık olduktan sonra vahşice öldürülen Eric (Brandon Lee), ölümünün yıldönümünde, kendisine rehberlik eden karga tarafından mezarından çıkarılıyor. İntikamını alana dek ölümsüz ve yenilmez olan genç adamın başına gelenlerin detaylarına her sahnede biraz daha hakim oluyor ve öfke ve acısını da daha güçlü bir şekilde hissediyoruz. Beklendiği üzere bu korkunç suçu işleyenleri teker teker bulup öldürmeye başlıyor. İlk intikam eylemi esnasında, “Kurbanlar… Hepimiz Kurban değil miyiz?” diyerek çete üyesinin kendi bıçağını kendi boynuna saplaması unutulmaz sahnelerden biri oluyor.
Fazlaca diyaloga gerek duymadan görsellikle kendini ifade eden film, en başından beri herhangi bir “mutlu son” vaadinde bulunmasa da Eric‘in intikamını alıp mezarında sevgilisi ile kavuşmasına izin veriyor.
YENİ FİLMDE JASON MOMOA VAR
Devam filmleri çekilmiş olsa da (The Crow. City of Angels – 1996, The Crow: Salvation – 2000) ilk filmin yönetmeni Alex Proyas, Brandon Lee olmadan The Crow filmi çekilmeyeceğini savunarak diğer filmlerin yapımında yer almamıştır. İlk filmi de onun anısına saygı olarak tamamladığını ve yine ona ithaf ettiğini belirten yönetmen, bu sene gösterime girecek olan The Crow yeniden yapımını onaylamadığını da açıkça ifade etmiştir.
Yeni çekilen filmde Eric rolünü Jason Momoa canladıracak. Her ne kadar şu ana dek pek çok yapımda Momoa‘yı izlemekten keyif alsam da ölümü Brandon Lee kadar eşsiz bir zarafetle yansıtabileceğinden emin değilim. Kült sınıfına girmiş yapımların yeniden çekilmesi maalesef ki çoğunlukla başarısız oluyor.
Bu konuda lütfen görüşlerinizi bizimle paylaşın ve serinin devamı için önümüzdeki pazar da Fanzade‘ye uğramayı unutmayın.
Yorum yap