Heute Tension, Mirrors, The Hills Have Eyes gibi gönlümüzü fethetmiş korku filmlerinin yönetmeni Alexandre Aja, bu defa Netflix için çektiği bilim-kurgu filmi Oxygen ile karşımızda. Bazıları çok beğenirken bazıları ise vasat buldu. Peki Oxygen ortaya bir fark koyabildi mi?
Bilinmezliğe Uyanmak-Oxygen Film İncelemesi
Film, baş karakterimizin kapsülün içinde, vücudu özel bir ağ ile sarmalanmış şekilde uyuduğu uykudan uyanmasıyla başlıyor. Nerede bulunduğunu ve kim olduğunu hatırlayamaz iken -o da ne!- oksijen tüpü sıkıntısı baş gösteriyor. Zaman kısıtlı, kim olduğunu hatırlaması ve ölmeden bu kriyonejik kapsülden kurtulması lazım. Tam burada film boyunca bize eşlik edecek kapsül sistemi M.I.L.O ile tanışıyor. M.I.LO yardımıyla polis merkezine bağlanmayı başarıyor ama bu bağlantı sonrasında da işlerin rengi biraz değişiyor. Hafızasının parçalarıyla dış dünyadan öğrendiği bilgiler tutmuyor. Peki ama Dr. Elizabeth Hansen gerçekte kim?
Senaryo bu gizem üzerinden flashback yöntemiyle ilerliyor. Kim yalan söylüyor? Beyni mi, polisler mi yoksa telefonun diğer ucundaki gizemli kadın mı?
Beklentiyi karşıladı mı?-Oxygen Film incelemesi
Alexandre Aja, korku sineması için kült işler çıkarmış bir isim. Bu filmde de ismini görmek beni heyecanlandırsa da maalesef ortalama bir bilim kurgudan daha fazlasını bulamadım. Tek mekan içinde geçen bu fazlasıyla klostrofobik film, klasik Netflix filmlerinden sadece bir tık yukarıda. Filmin neredeyse her karesinde gördüğümüz Melanie Laurent’e gelirsek gayet başarılı bir iş çıkarmış. Gerilimi ve boğuk atmosferi geçirmeyi başardı. Tabi bu başarıda Aja’nın yönetmenlik hünerlerinin de etkisi var.
Oxygen, kendini izlettirmeyi başaran bir film. 1 saat 40 dakika gibi makul süresi ile de izleyiciyi yormuyor. Bu türü seviyorsanız çok takılmadan çıtır çerez olarak izleyebileceğiniz, keyifli zaman geçirebileceğiniz bir macera. İzlediğinize pişman olmayacaksınız.
IMDB’de şu anda 6,5/10 puan almış olarak görülen yapımın yönetmeni Alexandre Aja. Senaristi ise Christie LeBlanc
