Korku Seansı(The Conjuring) serisi ünlü yönetmen James Wan’ın korku sinemasına kattığı iyi işlerden biri. O kadar çok sevildi ki spin off filmleriyle beraber bir evren olma yolunda ilerlediğini söyleyebiliriz. Bu korku evreninin 2016 yılından beri ana filminin devamını bekliyordum ve çok da heyecanlıydım. James Wan serinin yönetmenliğinden çekildiğini ve sadece yapımcı olarak yer alacağını açıkladığı zaman fazlasıyla tadım kaçmıştı. Ne kadar haklı olduğumu filmi izlediğim zaman daha iyi anladım. Seriyi neden bıraktın zalım James? Bunu bize yapmaya ne hakkın vardı? Küçük bir isyandan sonra gelin Korku Seansı 3: Katil Şeytan(evet maalesef kötü çeviri bir isim daha) filmine yakından bakalım.
Yeni Ev, Yeni Şeytan-Korku Seansı 3 Konusu
Korku Seansı 3, bize ünlü demonoloji (şeytan ve cinlerin varlığını araştıran bilim) uzmanı Ed ve Lorraine Warren çiftinin en korkutucu ve karışık vaka dosyalarından birini izleyeceğimizi vaat ediyor.
Yeni taşındıkları evin daha yorgunluğunu atamadan küçük oğulları şeytani bir güç tarafından ele geçirilen aile Warren çiftinden yardım ister. Çiftimiz onları bekleyen tehlikenin farkında değildir. Bu vaka düşündüklerinden daha karışık ve karanlık çıkar. Ayin esnasında küçük David’in durumuna daha fazla dayanamayan ailenin damadı Arne şeytani varlığa “onu alma beni al” diyerek kendi ruhunu sunar. Ele geçirilen Arne, kasabada 100 yıldır yaşanmamış bir şey yapar ve cinayet işler. Konu buradan sonra serinin diğer filmlerinden daha farklı bir yol çizmeye başlıyor. Çünkü Warren çifti şeytani güçlerle mücadele ederken bir yandan da kriminal bir davayı çözmeye de ortak oluyorlar. ABD tarihinde ilk defa bir cinayet zanlısının savunmasında ruhunun şeytan tarafından ele geçirildiğini iddia ettiği olaya tanık oluyoruz.
“Bir şahit her doğruyu söylemek için yemin ettiğinde, mahkeme Tanrı’nın varlığını kabul etmiş oluyor. Sanırım şimdi de mahkemenin Şeytan’ın varlığını kabul etme zamanı geldi.”
Seriyi Neden Bıraktın Zalim James Wan?-Korku Seansı 3 İnceleme
Korku Seansı filmlerinin sevilmesinde belki de en büyük etken James Wan’dı. Konular zaten klişeydi ama kurduğu nostaljik atmosfer, ortalığı kana bulamadan korkutması, izleyicinin soluk almak istediği yerler için oluşturduğu keyifli sahneleriyle klişeleri bize sevdirmişti. Bunlar Korku Seansı 3 için maalesef geçerli değil. Kurulan yapay atmosfer beni inanılmaz rahatsız etti. CGI işine çok fazla bulaşılarak gerilim öğeleri geri plana atılmış ve sadece korkutma amacı güdülmüş. Bu da ortaya yer yer komik ve kötü bir film çıkmasına sebep olmuş. Hatta bazı yerlerde “bu filmi Hasan Karacadağ mı çekti?” diye düşünmeden duramadım. Kült filmlere yapılan yersiz göndermeler ise tam bir fiyaskoydu. Üstelik bana kalırsa konu serinin en kapsamlı ve ilgi çekici olanıydı. Buna rağmen kullanılamamış olması beni üzdü. Daha önce serinin spin off filmi olan La Llorana’yı yönetmiş olan Michael Chaves zaten kötü bir iş çıkartmışken neden ana seri için seçildi? Bunu anlamak güç.
Yine de klişe Hollywood korkularını seviyorsanız jump scare sahneleri ile sizi korkutacaktır. Fakat seri içinde epey zayıf kalmış diyebilirim.
Türk Korku Sineması neden geliş(e)miyor?! yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
Yorum yap