Kore filmleri, özellikle Parasite’in Oscar’ı kucaklamasından sonra daha da ön plana çıktı. Peki Kore sineması sadece bu filmden mi ibaret? Tabii ki değil. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren yükselişe geçen Kore sineması pek çok Hollywood filmine ilham kaynağı olurken aynı zamanda kendi içinde de çok başarılı yapımları barındırıyor. Gelin etkileyici yapımlarıyla sinema dünyasında kendisine has bir yer edinen Kore filmlerini yakından inceleyelim.
Ön Yargıyı Kırmak lazım! – Kore Filmleri
Kore sineması denilince genellikle akıllara bol ağlamalı, uzun bakışmalı ve klişe dolu yapımlar geliyor. Özellikle Türkiye’de yapımlar Kore uyarlaması olduğu için ve genellikle de Kore sinemasının en dram dolu yapımlarından uyarlandıkları için ön yargı iyice yerini sağlamlaştırdı. Bu ön yargıyı çok da haksız bulmuyorum çünkü aslında Kore filmlerinin pek çoğu bu şekilde. Fakat bu yazıda klişe dolu dram filmlerine yer yok.
Gelelim uzak doğunun görünmeyen tarafına. Tamam, görünmeyen demek biraz abartılı olur. Yeni yeni görülmeye başlayan tarafı diyelim. 2020 yılında Parasite‘in İngilizce olmamasına rağmen En İyi Film ödülü alıp Oscar tarihine geçmesiyle gözler bir anda Kore sinemasına çevrildi. Halbuki 2020 yılının öncesinde de çok başarılı filmler çıkmıştı. Konumuz Parasite’in Oscar alması değil ancak bu filme gelene kadar ne filmler vardı diyerek fikrimi de belirtmek istiyorum. Yazımın devamında ekleyeceğim liste de zaten çoğunlukla 2000’lerin başını ve ortasını kapsayacak.
Peki, gelelim bu sinemanın öne çıkan noktalarına. Öncelikle bir Kore filmi izliyorsanız ilk dikkat etmeniz gereken şey toplumsal bir mesaj var mı? Bulamadınız mı? Endişelenmeyin, açık açık olmasa da mutlaka alt okumasında, kenarında köşesinde bir tane mesaj vardır. Özellikle Güney Kore’nin ekonomik yapısındaki gelir eşitsizliği ve kültürel anlamda yaşanan ABD etkisi filmlere oldukça yansımakta. İşsizlik ve gelecek kaygısı yaşayan pek çok genç olmasıyla beraber aslında hayatın hiç o romantik K-Dramalarındaki gibi olmadığı bu filmlerde ortaya çıkmakta.
Diğer öne çıkan bir nokta ise benim fikrimce çok özgün senaryolara sahip olmaları. Evet aslında evrensel mesajlar vermelerine rağmen bu mesajı vermek için seçtikleri senaryoları ilgi çekici ve özgün buluyorum. Zaten sinema ne anlattığın kadar nasıl anlattığınla da alakalı. Üstelik dizilerde abartılı ve kötü oyunculuklara rastlasak da sinemada işler böyle değil. Filmlerde oyunculuklar da oldukça başarılı oluyor.
Mutlaka İzlemeniz Gereken Kore Filmleri
Sırada klişelerden olabildiğince uzak, konuları ve oyunculukları ile gerçekten övgüyü hak eden Kore filmleri var.
Boş Ev/Bin Jip (2004)
Yönetmen ve senarist koltuğunda Kim Ki Duk’un oturduğu yapım, tatile giden insanların evlerine giren ve bir süre o evde yaşadıktan sonra bunun karşılığı olarak evde tamire ihtiyacı olan aletleri onaran genç ve yalnız bir adamın hikayesine odaklanıyor.
Günlerden bir gün girdiği evde tek başına olmadığını fark eden başrolümüz, bu evde kendi gibi yalnız olduğunu düşündüğü bir kadın ile karşılaşır ve bu kadın ile kelimelerin ötesinde bir ilişkiye çekilir.
Karanlık Sırlar/Janghwa, Hongryeon (2003)
Annelerinin gizemli ölümünden sonra belirsiz bir hastalığa yakalanan iki kız kardeş hastaneye yatırılır. Hastaneden eve dönüşte ise kardeşleri, babalarının yeni eşi olan Eun-joo isimli üvey anneleri karşılar. Üvey anneleri ile hiç anlaşamayan bu iki kardeş, zaman zaman üvey annelerinin garip davranışları ve kardeşlerin hastalığının tekrarlaması ile iyice rahatsız olurlar. Bu rahatsızlık babalarının olaylara tepkisiz kalışı ile tedirginliğe dönüşür. Aynı zamanda doğaüstü olayların da meydana gelmesi, evdeki gerilimi iyice arttıracaktır.
Ana/Mother (2009)
Yirmi yedi yaşındaki sessiz ve zihinsel engelli Do-Joon cinayetle suçlanır. Annesi oğlunun masumiyetini ispatlamak için gerçek katilin peşine düşer. Ancak bu süreçte kasaba halkının sırları açığa çıktıkça, kimsenin gerçekten masum olmadığı ortaya çıkar. Mother, bir annenin çocuğunu korumak için ne kadar ileri gidebileceğini anlatıyor.
Hizmetçi/The Handmaiden (2016)
1930’lu yıllarda Japonya sömürgesi Kore’de kendisini Kont olarak tanıtan dolandırıcı Fujiwara, gizemli ve zeka olarak biraz saf görünen varis Leydi Hideko’nun servetini ele geçirmek için onu kendisine aşık etmeye karar verir ve yeni hizmetçisi Sook-hee’yi ona yardım etmesi için kiralar. Hizmetçinin hanımefendisine delicesine aşık olması işleri değiştirecektir.
Şüphe/Burning (2018)
Murakami öyküsünden uyarlanan Burning, genç yaşta iki genç ve Ben arasındaki aşktan doğan bir gerilim filmi. Yarı zamanlı kurye, arada sırada da yazar olan Jongsu eski komşusu olan Haemi’yle karşılaşır. Haemi genç adamdan, kendisi Afrika seyahatindeyken kedisine göz kulak olmasını rica eder. Seyahatten döndüğündeyse, Jongsu’yu Kenya’da rastladığı gizemli bir adam olan Ben’le tanıştırır.
Cinayet Günlüğü/Memories of Murder (2003)
Yapım 1986 ve 1991 yılları arasında Hwaseong, Gyeonggi şehrinde yaşanan ve ülkenin ilk seri cinayetleri olan gerçek bir suçu konu edinir. Yani filmimiz bir “based on true story.”
Yorum yap