2014 yılında Disney, sayısız roman, video oyunu, çizgi roman ve en sevdiğiniz Star Wars karakterlerinin maceraları, ile birlikte onlarca yeni karakteri, gezegeni, yaratıkları ve droidleri elini tersi ile masadan attı. 2003’deki Genndy Tartakovsky’nin yarattığı Star Wars: Clone Wars mikro serisi de, bu akımın ne yazık ki bir parçası olarak yok oldu gitti. Klon Savaşları ve Genişletilmiş Evren adındaki yandaşları, “Star Wars Efsaneleri” ismi altında evrenden atılarak ileride kullanılabilecek fikirlere dönüştürüldüler ama şu ana kadar da hiçbir zaman kullanılmadılar. Ama 2003 yapımı seri bunu hak ediyor muydu? İki film arasında oluşan bütün soru işaretlerini bu denli efektif bir şekilde dolduran bir seri neden yavaş yavaş gözler önünden kayboldu ki?
Bu metnin daha ayrıntılı ve dizinin görüntüleriyle süslenmiş bir versiyonunu da aşağıdaki YouTube videosundan izleyebilir, daha başka seslendirme videolarım için de kanalı ziyaret edebilirsiniz;
Genişletilmiş Evren’in masadan fırlatılmasından beri, hayranların favori kötü adamı Grand Amiral Thrawn, Yıldız Savaşları’nda görülen Hammerhead Cruiser ve Eski Cumhuriyet Şövalyeleri’nin çeşitli yönleri gibi pek çok unsur yeni evrende yerini aldı. Çoğumuzun fark edebileceği gibi bu seçimlerin temel kaynağı da genellikle hikayeyi genişletebilecek olması değil de hayranların istemesi oldu.
Ancak Attack of the Clones ve Revenge of the Sith filmleri arasındaki boşluğu aleni bir şekilde dolduran Tartakovsky’nin Klon Savaşları mikro serisi, Anakin’in bir jedi şövalyesi olduğu andan tutun da yara izini kazandığı ana ve hatta, General Grievous’ın ilk ortaya çıktığı ana kadar pek çok önemli hikayeyi içerisinde barındırıyor. Kısacası 2008 versiyonu için söylenen sözler bu seri için de geçerli ama bu seriden bir kazanç elde edilemeyeceğini düşündü herhalde Disney’ki, seriyi galaksinin dış kollarında öylece savrulmaya terk etti.
Tartakovsky’nin İşine Genel Bir Bakış
Tartakovsky’nin Klon Savaşları, cesur görsel tercihi ve güç gösterileri ile perçinlenmiş devasa aksiyon sahneleri ile oldukça ayrı bir yerde duruyor benim kalbimde. Estetik olarak Tartakovsky için; “Yıldız Savaşları olduğunu izleyiciye söyleyen ama farklı bir tarzda duran” bir dünya yaratmak önemliydi. “Beni kendine çeken şey, biraz da olsa anime hissi vermiş olmasıydı,” diyerek görsel tercihe ne kadar hayran kaldığını anlatır George Lucas ve devam eder; “Anime ile gerçekten ilgili birisiyim ve böyle bir iş içerisinde olmaktan çok keyif aldım. Daha önce yaptığım herhangi bir şeye benzemiyordu.”
Clone Wars hikaye anlatımının ve tasarımının bu denli sofistike olması sayesinde, iki Emmy dahi kazandı ve Tartakovsky’nin dehası olarak görülüp övgüyle karşılandı. O sırada Lucas Tartakovsky’yi “Lucasfilm Animasyon’un” başı haline getirmek için fırsat kolluyordu. Ne denli harika bir yol gibi görünüyor değil mi? Şu ana değin her şey o kadar mükemmel gidiyor ki, insan kendine sormadan edemiyor, bu hale nasıl geldi bu güzel iş diye.
Anlaşmalar dahi hazırlanmışken, son dakikada Lucas, Tartakovsky’nin sadece Star Wars projeleri üzerinde çalışması konusunda ısrar etti ve geliştirdiği Viking temalı projeyi bırakmasını istedi. İşte iki beyin çarpışmaya başlamıştı. Tartakovsky Lucasfilm’den ayrıldı ve Lucas, övgüye değer bir diğer iş olan Avatar: The Last Airbender serisinden bir animatörü, Dave Filoni’yi işe alıp yoluna devam etti.
Yeni Klon Savaşları
Lucas bu yeni seriye Tartakovsky’nin serisinden çok daha fazla yatırım yaptı, Filoni’ye akıl hocası olarak destek verdi ve çeşitli hikayeleri ve karakterleri yönlendirdi. Zira yok etmesi gereken çok başarılı bir proje vardı gerisinde. Ama kendi yaratımı için dahi bir adamın gerçekleştirdiği bu harika yapıyı böyle, bile bile yok etmeye çalışmak sağlıklı bir yaklaşım mıydı gerçekten de?
2008 Klon Savaşları serisinin, Star Wars mitolojisinin sevilen, zekice yayılmış bir parçası haline geldiği ve sonunun dünyadaki birçok hayran için çok üzücü olduğu doğrudur. Ancak Tartakovsky’nin önemli başarısını veya diğer Star Wars hikayelerindeki sessiz etkisini reddetmek pahasına da olmamalıdır bu işin başarısı. Ama biz bu güzide işin karanlıklarda olmasına göz yumdukça yok oluşuna ket vuramayacağız gibi de duruyor. Çünkü Disney’in bütün işleri şu ana değin hayranları memnun etmek üzerine oldu. Umarım ben sizlere bu seriyi izleyebilme şevki aşılayabilmişimdir.
Yorum yap