Fando Y Lis İnceleme: Saykedelik Topraklar

Fando Y Lis İnceleme: Saykedelik Topraklar

Oğuz Kaan Bekar tarafından ·
Aralık 1, 2025

1. YÖNETMENİN ZİHİNSEL GÜNLÜĞÜ (DIRECTOR’S DIARY)Jodorowsky burada adeta bilinç akışı formatında çalışan bir kişisel günlük açıyor. Lineer bir anlatı yerine zihinsel fragmanlar, travmatik semboller ve içsel yolculuk sekansları kullanıyor. Film, planlı bir senaryodan çok, yönetmenin rüya defterinin performansa dökülmüş hali gibi. Bu yüzden sahneler birbiriyle kurumsal anlamda “neden–sonuç” bağları kurmaz; duygusal tetikleyiciler üzerinden ilerler. Yönetmenin çocukluk, aile baskısı, erkeklik rolleri ve kayıp arayışı gibi tematik dosyaları film boyunca tekrar tekrar açılır.
2. SAYKEDELİK ESTETİK VE ÜRETİM ORTAMI
Filmdeki psikedelik yapı, klasik anlamıyla “madde etkisi altında çekilmiş gibi duruyor” ama asıl çıkış noktası kimyasal bir deneyim değil: bilinç genişletme denemeleri, avant-garde tiyatro pratikleri ve 60’ların Latin Amerika karşı-kültür ortamı. Renk paletinin gri-beyaz sertliği, sahnelerin şok edici koreografisi ve oyuncuların grotesk teatral performansı, LSD kültürünün görsel etkilerini madde kullanmadan yeniden üretmeye çalışan bir estetik yaklaşım.
3. NEO-SÜRREALİST DÜNYA KURGUSU Fando ile Lis’in yolculuğu, coğrafi bir rota değil; psiko-sembolik bir “iç mekân”. Toplumun çürümüş ritüelleri, aile travmaları, cinsiyet rollerindeki şiddet ve aşkın ilahlaştırılması gibi temalar soyut bir topografyaya yayılıyor. Doğal mekân yok; her şey sanki bir karabasan tiyatrosu için kurulmuş geçici setler. Bu da filmi hem rahatsız edici hem de hipnotik bir yapıya taşıyor.
4. KARAKTER PSİKOLOJİSİNDE ÇARPITMAKarakter gelişimi klasik anlamda mevcut değil; çünkü karakterler dramatik değil arketipsel.
Fando: Şiddet, tutku ve bağımlılık üçgeninde sıkışmış “yaralı erkeklik” metaforu.
Lis: Hem masum hem manipülatif gösterilen, toplumun kadın figürünü bir kutsal obje ve bir kurban arasında gidip gelen sembolik forma sıkıştırdığı bir temsil.
Bu çarpık ilişki, gerçekte insani bağ kurmaktan çok, bir rüya mantığının toksik döngüsünü yaratıyor.
5. SEMBOLİK ŞİDDET VE RİTÜEL DİLİFilmde fiziksel şiddet, psikolojik şiddetin görsel tercümesi. Ritüel benzeri sahneler, yönetmenin tiyatro kökeninden geliyor: yüzüne kül sürülmüş figürler, garip tören yürüyüşleri, anlamsız gibi duran ama bilinçaltı çağrışımlar yaratan hareketler. Bu, filmin “neden böyle?” sorusunu anlamsızlaştırıyor çünkü amaç hikâye anlatmak değil; bilinçte dalgalanma yaratmak.
6. “MADDE ETKİSİ” İZLENİMİ NEDEN VAR?Bu algı birkaç faktörden kaynaklanıyor:
Epizodik, tekrarlı ve döngüsel sahne dizilimi
Mantıksal bağdan kopuk ama duygusal bağ kuran görüntü kompozisyonları
Oyuncuların ekspresyonist davranış biçimleri
Zaman-mekân sürekliliğinin bilinçli olarak bozulması
Yani madde yok; ama deneysel sanatın o dönemdeki “transandantal hal” arayışı, doğal olarak psikedelik bir atmosfer üretiyor.
Jodorowsky burada konvansiyonel sinemayı tamamen devre dışı bırakıyor. İzleyici beklentisi yönetim döngüsünü kırıyor, duygusal güvenlik alanını yok ediyor ve yerine sürekli tetikte olma hali koyuyor. Bu da filmi klasik izleme biçimlerinden çıkarıp deneyimsel bir seansa dönüştürüyor.

7.FANDO Y LIS — SAHNE SAHNE SEMBOL ÇÖZÜMLEMESİ(Az önceki genel inceleme metninin üzerine, bütünlüğü bozmadan ilerleyen derin okuma)

A. AÇILIŞ SEKANSLARI — “YOLUN BAŞI”
Sembol: Çorak arazi, boşluk, yönsüzlükBu bölge “gerçek dünya” değil; bilinçdışının haritası. Toprak kuru, şehir yok, yol tanımı yok. Bu boşluk, Jodorowsky’nin karakterlerini sosyolojik bağlamdan koparıp salt psikolojik bir platforma taşımasına işaret eder. Yolculuk, fiziksel bir rota değil travmaların toplandığı zihinsel labirent.
Fando’nun Lis’i taşımaya başlaması → Bağımlılık, suçluluk, koruma ve tahakküm arasında gidip gelen ilişki dinamiğinin ilk görsel kodu.
B. DÖNEMSEL FLAŞ GÖRÜNTÜLER — “HAFIZA KIRILTILARI”
Sembol: Anlık kesmeler, çocukluk imgeleri, kaotik yakın planlarBu mikro-sekanslar bilinç akışı (stream of consciousness) mantığıyla çalışır. Mesele hatırlamak değil; bastırılanların kendini dayatması. Jodorowsky, klasik flashback mantığını tamamen sabote eder—hiçbir şey açıklamaz, sadece tetikler.
C. ÇİPÇİRLER VE TUHAF TOPLULUKLAR — “TOPLUMUN KARİKATÜRLEŞMİŞ HALİ”
Film boyunca karşılaşılan grotesk gruplar toplumsal rollerin çarpıtılmış formlarıdır:
Abartılı yüz ifadeleri → Toplumsal maskelerin ifşası
Anlamsız ritüeller → Modern yaşamın otomatikleşmiş davranış döngülerine gönderme
Küçük performanslar → İnsanların görünme, onaylanma, rol yapma ihtiyacının tiyatral yeniden üretimi
Bu sekanslar aslında “Fando ve Lis’in çevresi” değil; Fando’nun bilinçdışının çürümüş versiyonları.
D. LİS’İN ENGELLİ BEDENİ — “HASARLI İNİSİYASYON”
Lis’in yürüyememesi literal bir karakter detayı değil; “travma sonucu donmuş benlik” metaforu.Fando’nun onu çekmesi, taşıması → Çözülmemiş suçluluk + bağımlılık + tahakküm üçlüsünün fiziksel formu.
Bu sahneler ilişkilerdeki toksik rol dağılımının sembolik anatomisi.
E. TAŞ YIĞINLARI VE ENGELE DÖNÜŞEN DOĞA — “İÇSEL BARİYER”
Her engele geldiklerinde Fando’nun sabırsızlığı ve öfkesi tetiklenir.Sembol:
Yol blokajları → bastırılmış travmanın duvarları
Fando’nun agresyonu → kendine kızgınlık ama dışa vurulamayan varoluşsal suçluluk
Lis’in sessizliği → öğrenilmiş çaresizlik, pasif direnç
Bu sekanslar ilişki döngüsündeki yinelenen çatışmayı kurar.
F. SÜRÜNEN ADAMLAR SAHNESİ — “ERKEKLİK MASKESİNİN ÇÖKÜŞÜ”
Yerde sürünen, garip hareketlerle Fando’ya yaklaşan adamlar; toksik erkeklik imgelerinin grotesk birer karikatürü.Bu sahne “erkekliğin çarpık performansı” için tam bir alegori:
Kontrol edemeyen erkek
Sürekli güç gösterisi arayan erkek
Ama aslında ilkel, çocuksu ve çaresiz
Jodorowsky bu görüntülerle Fando’nun içindeki karanlık erkeklik modelini dışsallaştırır.
G. ATEŞ VE YIKIM SEKANSILARI — “ARINMA AMA ACILI”
Filmde ateş, klasik anlamıyla arınma sembolüyken burada daha çok yok oluşun temizliği gibi çalışır.
Yanan objeler → eski benliğin parçalanması
Fando’nun agresyonu → değişime direnen ego
Lis’in korkusu → değişimin bedeli
Ateş sahneleri filmdeki en şiddetli sembolik dönüşümleri tetikler.

H. LİS’E ŞİDDET SAHNELERİ — “SEVGİ MASKELİ ZEHİR”

Bu anların amacı rahatsız etmek, çünkü ilişkiyi romantik değil patolojik bir sistem olarak gösteriyor.Sembol okuması:
Fando’nun öfkesi → kendine yöneltemediği nefreti Lis’e projekte etmesi
Lis’in çaresizliği → sevgi-sadakat-kurbanlık zincirinde hapsolmuş benlik
İlişkinin döngüsel yapısı → travma bağının (trauma bond) görsel karşılığı
Bu sahneler filmdeki en kritik karakter anatomisini oluşturuyor.
I. SİYAH GİYİNEN TOPLULUK — “TÖRENLERİN ÇÜRÜMESİ”
Kendilerini ciddiye alan ama anlamsız ritüeller yapan bu figürler, toplumun kutsallaştırdığı ama içi boş tüm sistemlerin eleştirisi.
Politik düzen
Aile yapısı
Dinî pratikler
Ahlak kodları
Hepsi boş bir tiyatro gösterisine indirgeniyor.
J. LİS’İN DUYGUSAL ÇÖKÜŞÜ — “TRAVMANIN ZİRVE ANI”
Bu noktada Lis’in pasif sessizliği kırılır.Sembol: kırılma noktası = bilinçaltının yüzeye çıkması.Bu sahne karakterin ilk kez özneleşmeye çalıştığı andır ama film bunu da trajediye dönüştürür.
K. “TAR”A YAKLAŞIRKEN — “GERÇEĞİN VAAT EDİLMİŞ AMA ULAŞILAMAYAN HALİ”
Tar, mutlu son, kurtuluş, cennet, huzur… adı ne olursa olsun erişilemez bir ideal benlik.Yaklaştıkça dünyanın daha çarpık ve daha kaotik görünmesi, “kurtuluş fikrinin kendisinin de bir illüzyon olduğunu” sembolize eder.
L. FİNAL — “SEVGİ Mİ? YIKIM MI?”
Finaldeki çöküş ve kaybolma hâli, hikâyeyi kapatmaz; sadece döngüyü tamamlar.
Yolculuk = terapi süreci değil
Tar = hedef değil
Fando ve Lis = iyileşemeyen arketipler
Film burada insan ilişkilerinin sonsuz bir tekrar döngüsüne hapsolabileceğini söylüyor.
M. GENEL SEMBOLİK ÇERÇEVE
Filmdeki tüm semboller üç ana eksende birleşir:
1. Travma döngüsü
2. Toksik bağımlılık ilişkisi
3. Toplumsal maskelerin çürümüşlüğü
Jodorowsky’nin amacı rahatsız etmek, açıklamak değil; içsel bir rezonans yaratmak.

8. GENEL DEĞERLENDİRMEFando y Lis, “anlamı bulayım” diye izlenince kaotik bir saldırı gibi gelir; “duygusal ve bilinçaltı katmanları takip edeyim” dendiğinde ise oldukça bütünlüklü bir içsel yolculuk sunar. Film sert, kırıcı, rahatsız edici ve yer yer sinir bozucu; fakat tam da bu yüzden kalıcıdır. Sanki yönetmenin zihninin karanlık bir odasından geçen görüntülerin ham, filtrsüz kaydı gibi çalışıyor.

Oğuz Kaan Bekar

Oğuz Kaan Bekar

Ben BraveStrike liseliyim ve bass gitaristim.Geek kültürü, sinema ve RPG'ler hakkında yazıyorum. Filmlerin, oyunların ve çizgi romanların ardındaki derin alt metinleri keşfediyorum.

Yorum (0)