DC UNIVERSE: REBIRTH Nedir?
Rebirth kelimesini sürekli duymaktayken böyle bir yazı hazırlamamızın zamanı gelmişti. Bu yazıda size DC Universe: Rebirth hakkında bilgiler vereceğiz. Bu yazı hiçbir şekilde spoiler içermemektedir. DC Universe: Rebirth dönemine geçmeden önce biraz diğer dönemlerden bahsedelim. (Örnek vereceğim her seri Türkçe olarak çizgi roman dükkanlarından bulabilirsiniz.)
DC Comics evreni, çizgi roman tarihindeki en köklü ve karmaşık kurgusal evrenlerden biridir. Yıllar içinde birçok büyük olay, sıfırlama ve yeniden başlatma yaşayarak kendini sürekli yenilemiştir. Bu dönüşümlerin en önemlilerinden biri de, hayranların kalbine yeniden umut ve iyimserlik aşılamayı hedefleyen DC Universe: Rebirth dönemidir. Bu kapsamlı yeniden yapılanma, New 52 döneminin ardından DC karakterlerinin özüne dönmeyi, kayıp mirası geri getirmeyi ve evrene yepyeni bir soluk getirmeyi amaçlamıştır.
DC Evreninde Büyük Dönüşümler: Pre52, New52 ve Rebirth’e Genel Bakış
Kabaca şöyle diyoruz : Pre52 / New52 / Rebirth. Bunlar nelerdir?
Çizgi roman okuyucularının sıkça karşılaştığı bu terimler, DC evreninin farklı kronolojik dönemlerini işaret eder. Her biri, evrenin karakterlerini, hikayelerini ve genel tonunu derinden etkileyen büyük değişiklikleri temsil eder.
Pre52 Dönemi: Köklü Bir Miras
Pre52, yani “New 52 öncesi” dönemi, DC Comics’in en uzun soluklu ve en sevilen hikayelerinden bazılarına ev sahipliği yapmıştır. Bu dönem, Superman’in altın çağından başlayıp, Batman’in karanlık ve karmaşık maceralarına, Justice League’in efsanevi oluşumuna kadar uzanan zengin bir geçmişi kapsar. Okuyucuların gönlünde taht kuran The Killing Joke (Öldüren Şaka) ve Hush gibi kült hikayeler, bu dönemde yer alır ve karakterlerin derinliğini, evrenin zenginliğini gözler önüne serer. Pre52, yıllar içinde gelişen, katmanlı bir sürekliliğe sahipti ve birçok hayran için DC evreninin altın çağı olarak kabul edilirdi.
Flashpoint ve New52’nin Doğuşu: Evrensel Bir Sıfırlama
Pre52 evreninin kapanışı, tüm evreni kökten değiştiren Flashpoint hikayesi ile olmuştu. Barry Allen’ın annesini kurtarmak için geçmişe gitmesiyle tetiklenen bu olay, tüm zaman çizelgesini altüst ederek bambaşka bir gerçeklik yaratmıştı. Flashpoint’in sonunda, Barry’nin zamanı düzeltme çabaları, evreni tamamen sıfırlayan ve New52 adı verilen yeni bir başlangıca yol açtı. Bu dönemde tüm evren baştan yazıldı, bazı karakterlerin orijin hikayesi değişirken bazıları tamamen rafa kaldırıldı. Yeni okuyucular için daha erişilebilir olmayı hedefleyen New52, 5 sene kadar sürdü. Şu an Türkçe’de okuduğumuz sıralı olan Batman hikayeleri bu dönemde geçiyor. (Ailenin Ölümü, Son Oyun gibi). Ancak New52, bazı hayranlar tarafından karakterlerin özünden uzaklaştığı, daha karanlık ve umutsuz bir ton benimsediği gerekçesiyle eleştirilere maruz kaldı. Bu eleştiriler, bir sonraki büyük değişimin, yani Rebirth’in temellerini attı. DC evrenindeki büyük olayların etkileşimini merak edenler için DC FanDome etkinliği gibi platformlar, bu tür dönüşümlerin nasıl ele alındığını gösterir.

Peki “Rebirth” nedir? DC Evrenine Umut Arayışı
New52 dönemi çizgi roman dünyası için çok dolu doluydu. Bir çok büyük event, olay oldu, bunlardan bazıları Rebirth evrenine bağlansa da bazıları tamamen değişti. DC UNIVERSE Rebirth ise bu evrenin başlangıcını temsil ediyor, yani Rebirth etiketiyle çıkacak olan herhangi bir çizgi romanı okumak istiyorsanız öncelikle bu sayıyı okumanız gerekiyor. Çok fazla içeriğinden bahsetmek istemiyor olsam da biraz değinmeden geçmek istemiyorum. Bu sayı size biraz karışık gelecek biliyorum çünkü bir çok konudan bahsedip hepsini ucu açık bırakıyor. Ama ilerleyen zamanlarda hepsini açıklıyor. Bu Rebirth evreninin daha uzun soluklu olacağına ufak bir işaret olabilir. New52 girişinde olduğu gibi, evrenin değişmesinin başrolü bir ‘Flash’. Ama bu işte başkalarının da parmağı olduğu düşünülüyor. Ayrıca Rebirth ile beraber çözülmesi gereken bir Joker sırrı, bu dünyaya yeni gelen bir Superman ve bizi asıl şaşırtan Watchmen, Sandman gibi büyük toplarda tekrardan DC ana serisine giriş yapıyor. Bu sayıyla ilgili daha birçok şey söylenebilir. Hepiniz alın, okuyun ve ardından bir kez daha görüşelim. Üzerine konuşup 19 Şubat 2018 tarihinde çıkacak olan Batman’e hazırlanalım.
Rebirth, DC Comics’in evrenine geri dönen umut, iyimserlik ve miras temalarını vurgulamak amacıyla başlatılan büyük bir girişimdir. Geoff Johns tarafından yazılan ve 2016 yılında yayımlanan DC Universe: Rebirth #1 tek sayısı ile başlayan bu dönem, New52’nin getirdiği bazı eleştirilere yanıt niteliğindedir. Hayranlar, New52 ile birlikte DC evreninin ruhunu kaybettiğini, karakterlerin çok karanlık hale geldiğini ve geçmişle bağlarının koptuğunu düşünüyorlardı. Rebirth, bu kayıp ruhu geri getirmeyi, karakterlerin klasik versiyonlarını yeniden ön plana çıkarmayı ve evrenin ‘kayıp’ bir kısmının peşine düşmeyi hedefledi. Bu kayıp kısmın, evrenden çalınan on yıl olduğu ima edildi.
Rebirth’in Ana Konuları ve Büyük Sırlar
Rebirth, sadece bir yeniden başlatma değil, aynı zamanda DC evreninin temel gizemlerini ve kayıp parçalarını araştıran karmaşık bir hikaye örgüsüne sahipti. Bu dönemde birçok ikonik karakterin geçmişi yeniden ele alındı ve evrenin genel yapısı üzerinde büyük etkiler yaratan sırlar ortaya çıktı.
Watchmen Entegrasyonu: DC Evrenine Beklenmedik Bir Giriş
Rebirth’in en şaşırtıcı ve tartışmalı yönlerinden biri, Alan Moore ve Dave Gibbons’ın kült eseri Watchmen karakterlerinin DC ana evrenine dahil edilmesiydi. DC Universe: Rebirth #1 sayısında, Dr. Manhattan’ın DC evreninden 10 yıllık bir zamanı çaldığı ve bu durumun New52’nin daha karanlık ve umutsuz tonuna yol açtığı ima edildi. Bu entegrasyon, DC evreninin çoklu evren yapısını daha da karmaşık hale getirdi ve yıllar sürecek olan Doomsday Clock gibi büyük olayların zeminini hazırladı. Watchmen karakterlerinin DC evrenine girişi, hem hayranları heyecanlandırdı hem de büyük tartışmalara yol açtı, zira birçok kişi Watchmen’ın bağımsız bir eser olarak kalması gerektiğini düşünüyordu.
Joker’in Sırrı: Üç Joker Teorisi
Yine DC Universe: Rebirth #1 ile ortaya atılan bir diğer büyük gizem, Batman’in en büyük düşmanı Joker ile ilgiliydi. Batman’in Batcomputer’a Joker’in kimliğini sorduğunda, üç farklı Joker’in var olduğu bilgisiyle karşılaşması, okuyucuları şaşkına çevirdi. Bu ‘Üç Joker’ sırrı, DC evreninde Joker’in birden fazla kişiliğe sahip olabileceği veya farklı zamanlarda farklı kişilerin Joker kimliğini üstlendiği teorilerini ortaya attı. Bu gizem, yıllar sonra Batman: Three Jokers serisiyle çözüme kavuşturulacaktı. Joker’in karmaşık dünyasını ve Batman üzerindeki etkisini daha iyi anlamak için The Batman Who Laughs gibi alternatif versiyonlarına da göz atmak faydalı olabilir.
Yeni Superman ve Mirasın Dönüşü
Rebirth döneminde, New52 Superman’i ölmüş ve yerini, Flashpoint öncesi evrenden gelen, evli ve çocuklu Superman (Clark Kent) almıştı. Lois Lane ile olan evliliği ve oğulları Jonathan Kent ile birlikte yeni bir hayat kuran bu Superman, DC evrenine umut, aile değerleri ve klasik kahramanlık ruhunu geri getirdi. Bu durum, New52 döneminde eleştirilen karakterizasyonlara bir yanıt niteliğindeydi ve hayranlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Superman’in bu dönüşü, karakterin köklerine bir saygı duruşu niteliğindeydi ve onun ölümsüz mirasını yeniden pekiştirdi. Superman’in evrendeki yeri ve önemi, The Death of Superman gibi hikayelerde de sıklıkla vurgulanır.
Rebirth Döneminin En Önemli Çizgi Roman Serileri
Rebirth, birçok başarılı seriye ev sahipliği yaparak DC evrenini zenginleştirdi. İşte bu dönemin öne çıkan ve okunması gereken bazı serileri:
- Batman (Yazan: Tom King): Tom King’in Batman serisi, Rebirth döneminin en çok konuşulan ve en iddialı serilerinden biriydi. Batman’in iç dünyasına odaklanan, Catwoman ile olan ilişkisini derinleştiren ve duygusal açıdan yoğun hikayeler sunan bu seri, karakterin yeni bir boyut kazanmasını sağladı. Bruce Wayne’in hem bir kahraman hem de bir insan olarak yaşadığı zorlukları ele almasıyla büyük beğeni topladı. J. Scott Campbell’ın Batman #50 kapağı gibi özel sayılar da bu dönemin heyecanını yansıtmıştır.
- Detective Comics (Yazan: James Tynion IV): Batman Ailesi’ne odaklanan bu seri, Batman’in Tim Drake, Batwoman, Spoiler, Orphan ve Clayface gibi karakterlerden oluşan bir ekip kurarak Gotham’ı koruma çabasını anlattı. Ekip dinamikleri ve karakter gelişimleri açısından zengin bir okuma deneyimi sundu.
- The Flash (Yazan: Joshua Williamson): Rebirth’in temelini atan Flash karakteri, kendi serisinde de önemli gelişmeler yaşadı. Wally West’in geri dönüşü ve hız güçlerinin gizemleri üzerine kurulu hikayeler, seriyi oldukça ilgi çekici kıldı.
- Superman (Yazan: Peter J. Tomasi & Patrick Gleason): Aile odaklı bu seri, Pre-Flashpoint Superman’in Lois Lane ve oğulları Jonathan Kent (Superboy) ile olan maceralarını konu aldı. Superman’in babalık rolünü ön plana çıkararak karaktere yeni bir derinlik kattı ve eleştirmenlerden tam not aldı.
- Wonder Woman (Yazan: Greg Rucka): Wonder Woman’ın orijin hikayesini yeniden anlatan ve modern maceralarını paralel olarak yürüten bu seri, karakterin mitolojisini ve önemini vurguladı. Diana’nın hem bir savaşçı hem de bir diplomat olarak rolünü başarıyla işledi.
Rebirth Sonrası DC Evreni: Metal ve Ötesi
Rebirth dönemi, DC evreninin geleceği için sağlam temeller attı ve birçok büyük hikayenin yolunu açtı. Rebirth’in açtığı kapılar, evrenin daha karanlık ve çoklu evren temalı hikayelere yönelmesine olanak tanıdı. Özellikle Scott Snyder ve Greg Capullo tarafından yaratılan Dark Nights: Metal serisi, Rebirth’in ortaya çıkardığı gizemleri kullanarak DC çoklu evrenini genişletti ve karanlık çoklu evrenler konseptini tanıttı. Bu olay, DC evrenindeki kahramanların daha önce hiç karşılaşmadığı tehditlerle yüzleşmesine neden oldu ve evrenin dinamiklerini kökten değiştirdi.
Metal’in ardından gelen Doomsday Clock ve Death Metal gibi seriler, Rebirth’in başlattığı Watchmen entegrasyonunu ve Dr. Manhattan’ın etkisini daha da derinleştirdi. Bu hikayeler, DC evreninin sürekli değişen ve gelişen yapısını gözler önüne serdi. Rebirth, sadece geçmişi onarmakla kalmadı, aynı zamanda DC’nin gelecekteki anlatılarına zemin hazırlayarak okuyuculara uzun soluklu ve sürükleyici bir deneyim vadetti.
Rebirth Okuma Sırası ve İpuçları
Rebirth dönemine başlamak isteyen yeni okuyucular veya geri dönen hayranlar için en önemli adım, DC Universe: Rebirth #1 tek sayısını okumaktır. Bu sayı, tüm dönemin tonunu, temalarını ve ana gizemlerini belirler. Ardından, ilgilendiğiniz karakterlerin veya ekiplerin Rebirth serilerine yönelebilirsiniz. Yukarıda listelenen ana seriler (Batman, Detective Comics, The Flash, Superman, Wonder Woman) harika başlangıç noktalarıdır. Çoğu Rebirth serisi, #1 sayısı ile başlar ve kendi içinde anlaşılır bir hikaye sunar, ancak ana olayların bağlantılarını yakalamak için bazı çapraz okumalar yapmak faydalı olabilir.
Sonuç: DC Rebirth’in Mirası
DC Universe: Rebirth, DC Comics için sadece bir yayın dönemi olmaktan öte, bir felsefe ve bir geri dönüş çağrısıydı. New52 döneminin ardından kaybolduğu düşünülen umut, iyimserlik ve karakter mirası gibi değerleri yeniden canlandırmayı başardı. Watchmen entegrasyonu, Joker’in sırrı ve Superman’in dönüşü gibi büyük olaylarla evreni zenginleştirdi ve hayranları uzun soluklu hikayelere dahil etti. Rebirth’in mirası, DC evreninin sürekli evrim geçiren doğasını ve okuyucularıyla olan derin bağını bir kez daha kanıtladı. Eğer DC evrenine dalmak veya eski kahramanlarınızla yeniden buluşmak istiyorsanız, Rebirth dönemi kesinlikle keşfedilmesi gereken bir başlangıç noktasıdır. Bu dönemin tüm detaylarını keşfetmek ve üzerine konuşmak için çizgi romanları okuyun ve Fanzade.com’da bizimle kalın!


Yorum (0)