Beklentilerin Ötesinde Bir Dönüş: Assassin’s Creed Unity İncelemesi
Ubisoft‘a karşı son dönemde sarsılan güvenimden kaynaklı olsa gerek, Assassin’s Creed Unity oyununa başlarken beklentimi minimum düzeyde tutmuştum. Hatta dürüst olmak gerekirse, neredeyse hiçbir beklentim yoktu. Ancak bu durum, oyun deneyimimi olumlu yönde etkiledi; zira yüksek beklentilerin yarattığı hayal kırıklığını yaşamadan, oyunu kendi dinamikleriyle tecrübe etme şansı buldum.
Serinin önceki oyunuyla gelen korsanlık temasının (Black Flag) herkes tarafından benimsenmediğini fark eden Ubisoft, bu kez rotayı serinin özüne, yani “gerçek” suikastçılığa kırmış. Eğer korsan teması üzerinden gitmeye devam etselerdi, muhtemelen başka bir şehirde benzer olayları yaşayan kopyala-yapıştır bir karakterle karşılaşacaktık. Neyse ki Unity, hem hikaye anlatımı hem de karakter derinliği açısından köklerine sadık bir duruş sergiliyor.
Fransız İhtilali ve İmkansız Aşk: Arno Victor’un Hikayesi
Assassin’s Creed Unity, atmosfer olarak tarihin en kaotik dönemlerinden biri olan Fransız İhtilali yıllarını seçiyor. Ana karakterimiz Arno Victor, soylu bir ailenin ferdi olarak dünyaya gelse de henüz çocuk yaşta babasının öldürülmesiyle trajik bir kaderle yüzleşiyor. Bu olay, Arno’nun hayatını tamamen değiştiriyor; zira babasının ölümünden sonra, Assassin tarikatının ezeli düşmanı olan Templar (Tapınak Şövalyeleri) tarikatının Büyük Üstadı François De La Serre tarafından evlat ediniliyor.
Hikaye bizi yıllar sonrasına götürdüğünde, Arno’yu babasının intikamını almak için Assassin saflarına katılmış bir genç olarak buluyoruz. Ancak Unity’yi diğer oyunlardan ayıran en dramatik unsur burada devreye giriyor: Arno’nun çocukluk aşkı Elisé. François De La Serre’in öz kızı olan ve özgürlüğüne düşkünlüğüyle bilinen Elisé ile Arno arasındaki ilişki, “Ana hikayesinde aşk olan ilk Assassin’s Creed oyunu” unvanını bu yapıma kazandırıyor.
Birebir Ölçekli Paris ve Yenilenen Oynanış Mekanikleri
Oynanış tarafına baktığımızda, Assassin’s Creed Unity‘nin seriye taze kan pompaladığını söylemek mümkün. Ubisoft’un en iddialı vaadi olan “Birebir ölçekli Paris” tasarımı, tek kelimeyle muazzam görünüyor. Şehrin mimarisi, sokakların canlılığı ve atmosfer sizi içine çekiyor. Her ne kadar görev yapısı bir süre sonra kendini tekrar etmeye başlasa da, devasa haritanın her köşesinde yapacak bir aktivite bulabiliyorsunuz.
Oyunun parkur ve hareket sistemi de şehrin dikey mimarisine uygun olarak elden geçirilmiş:
- Akıcı Parkur: Çatılar ve sokaklar arasındaki geçişler, karakterin hızını kesmeyecek şekilde tasarlanmış.
- Gelişmiş Dövüş Sistemi: Çatışmalar önceki oyunlara kıyasla daha “ağır” ve gerçekçi hissettiriyor.
- Devasa Kalabalıklar: Aynı ekranda 5.000’den fazla NPC görebiliyorsunuz. Bu kalabalık, şehre inanılmaz bir kaos ve yaşanmışlık hissi katıyor.
Ancak bu kalabalığın dezavantajları da yok değil. Kalabalığa karışıp izini kaybettirme mekaniği her zaman kusursuz işlemiyor. Bazen düşman NPC’ler, aradaki yüzlerce sivili görmezden gelip sizi sanki kimse yokmuşçasına takip edebiliyor. Yine de binlerce kişinin ortasında devrim sloganları atılırken çatılarda dolaşmak, oyuna eşsiz bir hava katıyor.

Birlikten Kuvvet Doğar: CO-OP Modu ve Yetenek Sistemi
Oyunun pazarlamasında en çok öne çıkarılan özelliklerden biri olan CO-OP modu, dört arkadaşınızla birlikte özel tasarlanmış görevleri yapmanıza olanak tanıyor. Bu mod için söylenecek çok fazla detay olmasa da, arkadaşlarınızla strateji kurup eş zamanlı suikastlar düzenlemek keyifli bir deneyim sunuyor. Ayrıca oyunun yetenek ağacı sistemi, görevlere yaklaşım tarzınızı (gizlilik veya doğrudan saldırı) belirlemenizde size özgürlük tanıyor.

Teknik Sorunlar ve Optimizasyon Sıkıntıları
Unity’nin en büyük yumuşak karnı ne yazık ki teknik altyapısı. Oyun, çıkışıyla birlikte sayısız “bug” (hata) ile gündeme geldi. Yukarıda övdüğümüz o muazzam 5.000 kişilik NPC kalabalığının, donanımlara ağır bir bedeli var. Oyunun kare hızı (FPS), özellikle kalabalık sahnelerde ciddi düşüşler yaşıyor. “Sinematik deneyim” adı altında 24 FPS’e bile zor ulaşan performans, ancak karanlık ve boş bir sokakta yürürseniz akıcı hale geliyor.
Bunun yanı sıra kontrollerde de hantallık söz konusu. Assassin’s Creed serisinin geneline kıyasla Unity’nin kontrolleri oldukça yavaş ve tepkisiz kalabiliyor. Ubisoft’un bunu oyunu zorlaştırmak için mi yoksa gerçekçilik adına mı yaptığı bilinmez ama gizliliğin ön planda olduğu anlarda karakterin geç tepki vermesi, konsolunuzu kırdıracak seviyede sinir bozucu olabilir.
Özetle; hikayesi ve atmosferiyle serinin köklerine dönen, ancak teknik sorunlarıyla potansiyelini tam yansıtamayan bir yapım var karşımızda.


Yorum (0)