Lewis Carroll’ın zamansız klasiği Alice Harikalar Diyarında‘nın modern sinema uyarlaması olan Alice in Wonderland‘in merakla beklenen devam filmi Alice Through the Looking Glass‘ın yeni fragmanı yayınlandı. Bu fragman, izleyicileri bir kez daha fantastik ve sürükleyici bir dünyaya davet ederken, filmin büyülü atmosferini ve heyecan verici hikayesini gözler önüne seriyor. Yönetmenliğini James Bobin‘in üstlendiği ve yapımcı koltuğunda usta isim Tim Burton‘ın oturduğu yapım, izleyicilere zamanda yolculuk temalı benzersiz bir macera vadediyor.
Fragmanda, Pink‘in film için özel olarak seslendirdiği, Jefferson Airplane‘in ikonik şarkısı White Rabbit‘in modern bir yorumu dikkat çekiyor. Bu şarkı, filmin mistik ve biraz da karanlık tonunu mükemmel bir şekilde yansıtıyor. 27 Mayıs 2016‘da vizyona girecek olan Alice Through the Looking Glass, sinemaseverleri büyüleyici bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor. Yayınlanan fragmanları aşağıdan izleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=aJBdSaH6hl4
https://www.youtube.com/watch?v=KKE0Py64jmk
Alice Aynanın İçinden: Büyülü Dünyaya Bir Dönüş ve Zamanın Önemi
Alice Through the Looking Glass, ilk filmin kaldığı yerden devam ederek Alice Kingsleigh’in (Mia Wasikowska) maceralarını sürdürüyor. Alice, bu kez denizlerde uzun bir yolculuktan dönen genç bir kaptan olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, Harikalar Diyarı’ndaki dostlarının başı dertte olduğunu öğrenince, sihirli bir ayna aracılığıyla yeniden o fantastik dünyaya adım atıyor. Mad Hatter’ın (Johnny Depp) akıl sağlığı bozulmuş ve ölüm döşeğinde olduğu düşünülmektedir. Hatter, ailesinin yaşadığı trajik bir olayın peşindedir ve Alice, onu kurtarmak için Zamana (Sacha Baron Cohen) karşı bir mücadeleye girişir. Zaman, bu evrende hem bir varlık hem de bir kavram olarak karşımıza çıkar ve Alice’in geçmişe yolculuk yapmasına olanak tanır. Bu sayede Alice, Harikalar Diyarı’nın geçmişindeki sırları çözmeye ve Hatter’ın ailesine ne olduğunu anlamaya çalışır.
Filmin en ilgi çekici yönlerinden biri, zaman kavramının hikayeye entegrasyonu. Alice, Zaman’ın kalesine girerek Kronosfer adı verilen bir cihazı çalar ve geçmişe, Harikalar Diyarı’nın en önemli anlarına yolculuk eder. Bu yolculuklar sırasında, Beyaz Kraliçe (Anne Hathaway) ve Kırmızı Kraliçe (Helena Bonham Carter) arasındaki çocukluk dönemine tanık olur, bu da ikilinin arasındaki husumetin kökenlerini anlamamızı sağlar. Filmin görsel anlatımı, zamanın akışkanlığını ve geçmişin bugünü nasıl şekillendirdiğini çarpıcı bir şekilde yansıtır. Alice’in bu tehlikeli görevi, sadece Hatter’ı kurtarmakla kalmayıp, aynı zamanda Harikalar Diyarı’nın geleceğini de belirleyecektir.
Yönetmen Koltuğunda James Bobin, Yapımcı Tim Burton: Fantastik Bir Ortaklık
İlk filmin yönetmenliğini üstlenen Tim Burton, bu kez yapımcı koltuğuna geçerek filmin genel vizyonunu denetlemeye devam ediyor. Yönetmenlik görevini ise Muppets filmlerinden tanıdığımız James Bobin devralıyor. Bobin, Burton’ın kurduğu görsel estetiği koruyarak, hikayeye kendi dinamik ve eğlenceli dokunuşlarını katıyor. Burton’ın karanlık ve gotik atmosferi, Bobin’in daha hafif ve maceraperest anlatımıyla birleşerek, izleyicilere hem tanıdık hem de taze bir deneyim sunuyor. Bu işbirliği, Harikalar Diyarı’nın eşsiz cazibesini korurken, aynı zamanda yeni bir bakış açısı getiriyor. Filmin prodüksiyon tasarımı, kostümleri ve makyajı, Burton’ın imzasını taşıyan fantastik dünyayı daha da zenginleştiriyor.
Yapımcı Tim Burton‘ın etkisi, filmin karakter tasarımlarında ve genel atmosferinde kendini hissettiriyor. Ancak James Bobin, hikaye anlatımına getirdiği yeni solukla, Alice Through the Looking Glass‘ı sadece bir devam filmi olmaktan çıkarıp, kendi ayakları üzerinde duran özgün bir yapım haline getiriyor. Özellikle zamanda yolculuk teması ve yeni karakter Zaman’ın tanıtılması, Bobin’in hikayeye kattığı en önemli yeniliklerden. Bobin, izleyicileri daha derin bir duygusal yolculuğa çıkarırken, aynı zamanda görsel şöleni de ihmal etmiyor. Bu iki ismin uyumlu çalışması, filmin hem eleştirel hem de ticari başarısı için önemli bir zemin hazırlıyor.
Yıldızlarla Dolu Oyuncu Kadrosu: Tanıdık Yüzler ve Yeni Eklemler
Alice Through the Looking Glass, ilk filmden tanıdığımız birçok sevilen oyuncuyu geri getiriyor ve kadroya yeni, güçlü isimler ekliyor. Başrolde cesur ve kararlı Alice Kingsleigh rolünde yine Mia Wasikowska yer alıyor. Wasikowska, karakterin olgunlaşan halini ve yeni maceralarındaki kararlılığını başarıyla canlandırıyor. Mad Hatter rolünde ise karizmatik performansıyla Johnny Depp, karakterin kırılganlığını ve çılgınlığını bir kez daha izleyiciye aktarıyor. Depp’in makyaj altındaki dönüşümü ve duygusal derinliği, filmin en güçlü yanlarından biri.
Kırmızı Kraliçe Iracebeth rolünde Helena Bonham Carter ve Beyaz Kraliçe Mirana rolünde Anne Hathaway, karakterlerinin ikonik görünümleri ve performanslarıyla filme renk katıyor. Bu iki kraliçenin geçmiş hikayeleri, bu filmde daha detaylı işlenerek, onların bugünkü hallerinin nedenleri açıklanıyor. Kadroya yeni katılan en dikkat çekici isim ise Zaman karakteriyle Sacha Baron Cohen. Cohen, alışılmadık ve komik performanslarıyla tanınan bir oyuncu olarak, bu yeni antagonist karaktere hem tehditkar hem de tuhaf bir boyut katıyor. Zaman, filmin ana çatışma noktalarından birini oluştururken, Cohen’in yorumuyla unutulmaz bir karakter haline geliyor. Ayrıca, Cheshire Cat (Stephen Fry), Beyaz Tavşan (Michael Sheen) ve Absolem (Alan Rickman) gibi sevilen seslendirme sanatçıları da geri dönüyor. Özellikle Alan Rickman‘ın son performanslarından biri olması, bu filmi daha da özel kılıyor.
Görsel Şölen ve Sanat Yönetimi: Harikalar Diyarı’nın Büyüsü
Alice Through the Looking Glass, görsel efektleri, prodüksiyon tasarımı ve kostümleriyle adeta bir sanat eseri niteliği taşıyor. Harikalar Diyarı’nın fantastik manzaraları, canlı renk paletleri ve detaylı set tasarımları, izleyiciyi tam anlamıyla içine çekiyor. Filmin sanat yönetmenliği, Tim Burton‘ın estetik anlayışını yansıtan gotik ve sürrealist öğelerle dolu. Özellikle Zaman’ın kalesi ve Kronosfer’in tasarımı, filmin görsel zenginliğini gözler önüne seriyor. Her bir sahne, adeta bir tablo gibi düşünülerek tasarlanmış; bu da filmin fantastik atmosferini güçlendiriyor.
Karakterlerin kostümleri de filmin görsel şöleninin önemli bir parçası. Colleen Atwood tarafından tasarlanan kostümler, her karakterin kişiliğini ve hikayedeki rolünü yansıtıyor. Alice’in denizci kıyafetlerinden, Kırmızı Kraliçe’nin abartılı elbiselerine kadar her detay, izleyiciye görsel bir ziyafet sunuyor. Makyaj ve saç tasarımları da karakterlerin fantastik görünümlerini tamamlayarak, onları daha da ikonik hale getiriyor. Bu görsel zenginlik, filmin büyülü dünyasını daha inandırıcı ve etkileyici kılıyor. Daha fazla fantastik film fragmanı için Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar’dan Fragman gibi başlıklarımıza göz atabilirsiniz.
Müzikler ve “White Rabbit” Efsanesi: Film Atmosferine Katkısı
Filmin müzikleri, görsel şöleni tamamlayan en önemli unsurlardan biri. Danny Elfman’ın bestelediği özgün müzikler, filmin her sahnesine duygusal bir derinlik katarken, özellikle Pink‘in seslendirdiği White Rabbit cover’ı filmin tanıtımında büyük rol oynadı. Jefferson Airplane‘in 1967 tarihli bu psychedelic rock klasiği, Alice Harikalar Diyarında‘nın rüya gibi ve biraz da tedirgin edici atmosferini mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Pink’in güçlü vokaliyle yeniden yorumlanan şarkı, filmin modern ve cesur yaklaşımını simgeliyor.
White Rabbit şarkısı, Lewis Carroll’ın eserlerindeki mantık dışı dünyayı ve bilinçaltı yolculuklarını metaforik olarak ele alır. Şarkının sözleri, Alice’in tavşan deliğinden aşağı düşüşünü ve Harikalar Diyarı’ndaki deneyimlerini çağrıştırır. Bu şarkının filmde kullanılması, hem nostaljik bir bağ kuruyor hem de filmin karanlık fantazi tonunu vurguluyor. Müzikler, izleyiciyi Alice’in yaşadığı duygusal ve fantastik yolculuğa daha derinden dahil ederek, filmin genel atmosferini zenginleştiriyor. Bu tür epik tanıtımları ve fragmanları sevenler için FANTASTİK CANAVARLAR: GRINDEWALD’ın Final Fragmanı Oldukça Karanlık ve Deadpool İçin Yeni TV Reklamları ve Görseller gibi içeriklerimiz de mevcut.
Lewis Carroll’dan Beyaz Perdeye: Bir Edebiyat Mirası
Lewis Carroll’ın 1865 yılında yayımlanan Alice Harikalar Diyarında ve 1871 yılında yayımlanan Aynanın İçinden ve Alice’in Orada Ne Bulduğu (Through the Looking-Glass, and What Alice Found There) adlı eserleri, dünya edebiyatının en önemli fantastik klasikleri arasında yer alıyor. Bu eserler, mantık dışı mizahı, felsefi derinliği ve hayal gücü sınırlarını zorlayan karakterleriyle nesiller boyu okuyucuları büyüledi. Disney’in bu canlı aksiyon uyarlamaları, Carroll’ın eserlerinin ruhunu modern sinema teknolojileriyle birleştirerek, bu klasik hikayeleri yeni bir nesle tanıtıyor.
Filmler, Carroll’ın orijinal metinlerinden ilham alsa da, hikayeyi ve karakterleri kendi yorumlarıyla zenginleştiriyor. Özellikle Alice Through the Looking Glass, Aynanın İçinden kitabındaki bazı öğeleri kullanırken, büyük ölçüde özgün bir senaryo sunuyor. Zaman kavramının merkezde yer alması ve Alice’in geçmişe yolculukları, kitaptaki satranç temalı yapıdan farklı bir anlatım sunuyor. Bu uyarlamalar, Carroll’ın eserlerinin sadece birer çocuk masalı olmadığını, aynı zamanda yetişkinlere de hitap eden derin anlamlar taşıdığını bir kez daha kanıtlıyor. Edebiyatın sinemaya uyarlanması konusunda, popüler kültürün bu tür yapımlara olan ilgisi sürekli artmaktadır.
Neden Alice Aynanın İçinden’i İzlemelisiniz? (Top 5 Neden)
- Büyüleyici Görsel Efektler ve Sanat Yönetimi: Harikalar Diyarı’nın fantastik dünyası, en yeni görsel efekt teknolojileriyle birleşerek izleyicilere eşsiz bir görsel şölen sunuyor. Her sahne, detaylı tasarımı ve canlı renkleriyle göz kamaştırıyor.
- Yıldızlarla Dolu Oyuncu Kadrosu: Mia Wasikowska, Johnny Depp, Helena Bonham Carter ve Anne Hathaway gibi yetenekli isimlerin yanı sıra, Sacha Baron Cohen’in Zaman rolündeki performansı filmi daha da ilgi çekici kılıyor.
- Zengin ve Duygusal Hikaye: Mad Hatter’ın geçmişini keşfetme ve Alice’in zamanda yolculuk macerası, hem eğlenceli hem de duygusal derinliği olan bir hikaye sunuyor. Aile, dostluk ve zamanın değeri temaları işleniyor.
- Tim Burton’ın Estetiği ve James Bobin’in Dinamizmi: Burton’ın yapımcı olarak filmin genel estetiğine katkısı ve Bobin’in yönetmen koltuğunda getirdiği yeni dinamizm, filmi hem tanıdık hem de taze bir deneyim haline getiriyor.
- İkonik Müzikler ve Atmosfer: Pink’in White Rabbit cover’ı başta olmak üzere, filmin müzikleri ve genel atmosferi, Lewis Carroll’ın eserlerinin büyülü ve mistik ruhunu başarıyla yansıtıyor.
Sonuç: Zamanda Yolculuk Başlıyor!
Alice Through the Looking Glass, Lewis Carroll’ın klasik hikayelerine sadık kalarak, aynı zamanda modern sinemanın imkanlarını sonuna kadar kullanan bir fantastik macera vaat ediyor. Görsel şöleni, güçlü oyuncu kadrosu ve sürükleyici hikayesiyle film, izleyicileri Harikalar Diyarı’nın gizemli ve büyülü dünyasına bir kez daha davet ediyor. Alice’in Mad Hatter’ı kurtarmak için Zamana karşı verdiği mücadele, sadece bir masal olmaktan öte, zamanın değeri ve geçmişle yüzleşme üzerine düşündürücü bir yolculuk sunuyor. 27 Mayıs 2016‘da vizyona giren bu film, fantastik sinema tutkunları için kaçırılmaması gereken bir yapım.


Yorum (0)