Merhabalar… Biliyorum uzun zamandır yokum. Depremin bende yarattığı travmaları atlatmaya çalıştım sizler gibi ama tabi ki gündem değişti. Değişen gündeme ayak uydurmak adına okuduğum bir tweet’ten yola çıkarak alternatif bir geleceği öngören IDIOCRACY filmi aklıma geldi ve ‘geleceğimiz böyle de olabilir’i size de göstermek istedim. Ve dikkatli bakarsanız siz de cidden böyle insanlar etrafımda var dersiniz. Filmimizi kısaca anlatacak olursam…
Senaryo yazarlığını Mike Judge ile Etan Cohen‘ın yaptığı, yönetmenliğini ise Mike Judge‘in üstlendiği 2006 yapımı kara mizah tarzında bir film Idiocracy. Filmin oyuncuları arasında Luke Wilson, Maya Rudolph, Dax Shepard, Terry Crews, Anthony Campos, David Herman ve Justin Long yer almakta.
Mantıklı Olmak Her Zaman Mantıklı Mıdır?
“21. yüzyıl ile birlikte insanın evrim sürecinde bir kavşak noktasına gelinildi. Doğal seleksiyon, yani en güçlünün, en akıllının, en hızlının, daha fazla üreme imkanı bulduğu ve insanın en mükemmel niteliklerinin gözetildiği bu süreç, artık daha farklı nitelikleri öne çıkarmaya başladı.
Zamanın pek çok bilim kurgusu daha modernize olmuş, zeki bir gelecek hayal eder. Ama zaman geçtikçe, olaylar tam aksi yönde gelişmeye başladı. Büyük bir zeka gerilemesi. Bu nasıl oldu? Evrim muhakkak zeki olanı ödüllendirecek diye bir kaide yok. “Fazlalıkları budayacak doğal bir avcı olmadığı için evrim süreci, en fazla üreyeni ödüllendirmeye başladı ve zeki olanları, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktı.” sözleriyle başlayan filmimiz iki çiftin zeka ve üreme hızlarının karşılaştırılmasıyla devam ediyor. Zeki olanlar doğru zamanı beklerken, IQ bakımından mütevazı olan çift ise doğum kontrolden bir haber üremeye devam ediyor, ediyor, ediyordu.” Ve bu nesiller boyunca böylece sürüp gitmesine rağmen çok az kişi farkına varabildi. Ama 2005 yılında, Washington’ın hemen dışındaki bir askeri üstte çalışan sıradan bir ordu kütüphanecisi, farkında olmadan insanoğlunun bütün kaderini değiştirmek üzereydi.” Bunu da insan dondurma deneyi ile yapmayı planlıyorlardı ve bunun için de Joe (Luke Wilson) ve Rita (Maya Rudolph) isimli iki kişi askeri üstte bir yıllığına dondurulmak üzere kapsüllere konur. Bu çok gizli olan görev, üssün kapanmasıyla birlikte hiç var olmamış gibi olur. Joe ve Rita da kapsüllerin içinde oradan oraya sürüklenir. Ta ki 500 yıl sonra kapsüller ilginç bir olay sonucu açılana kadar. Ve işte macera tam da buradan sonra başlar…
IDIOCRACY – MERAKLI GERÇEK
Film başlı başına komedi. Düşünün ki ortalama IQ’ya sahipsiniz ama dünyanın en zeki insanı da sizsiniz. Diğerleri o kadar aptal ki bir önceki cümle zaten olayı anlatıyor. Filmde o kadar çok detay var ki. Asimile olmuş dil, suyun yanlış kullanımı, yaratıcılıktan uzak giyim tarzı. Ülkelerini ve kendilerini geliştirmeyen insanların sonunda karşılaşacağı mutlak son bu gibi. Biz her zaman geleceğin daha futüristik olacağını, Mars’ta koloniler kuracağımızı düşündük ama ya Dünya, cahilin cahille evlenip kara cahiller dünyaya getirmesiyle süregelen bir zeka gerilemesine yol açmasıyla evrimde uçurumdan yuvarlanma evresine gelirse.
Zekanın, eğitimin, bilincin neden önemli olduğunu anlatan bir film bu. Daha kendi gelişimini tamamlamamış insanların çocuk yapmaması gerektiğini kesinkes bize anlatan ütopik bir gerçek bu.
Kişisel görüşümdür ve en nefret ettiğim şeydir; “abla kızcak bak sana” denmesi. Bana güvenerek mi yaptın çocuğunu? Azıcık pedagoji bilgin olsun öyle çocuk yap, bebek fabrikası değilsin sen azıcık kendine değer ver. Yaptığın çocuğu da bir zahmet insan gibi yetiştir. Elalemi öcü yapma, bilinçli ol. Yoksa bu gelecek senin soyunun geleceği olacak. Türk halkına demek istediklerimden bazıları bunlar ama yine de yeterli mi; değil. Her zaman savunduğum ve her yerde söylediğim şeydir; evlenirken kan testiyle birlikte IQ testi de yapılsın. Ortalamanın altında olanlar üremesin. Seçim öncesi film gerekeni anlatıyordur eminim ama ben yine de zekanın, eğitimin ve bilinç düzeyinin ne kadar da önemli şeyler olduğunu vurgulamak istedim.
Filmle ilgili notumu düşmem gerekirdi buraya biliyorum ama film, eğitimsiz insanların bilinçsiz üremelerini konu aldığı için kendimi tutamadım. Filmde en sevdiğim sahne, rehabilitasyon (kamyonların ölümüne kapışması) sırasındaki gitar ordusunun müziğiydi. İç çamaşırlarıyla haber sunma olayına da bayıldığımı söylemeliyim 🙂 Durmadan seks göndermeleri yapmaları da ayrıca beyin bulanması yapıyor. bu filmi izledikten sonra Starbucks‘a eskisi gibi bakamayabilirsiniz 🙂 84 dakikalık bu hayatı sorgulayacağınız ve keyifle izleyeceğiniz film için şimdiden iyi seyirler…
Yorum yap