Adsiz-tasarim-2

Türkiye’de Korku Sineması Neden Geliş(e)miyor?!

Korku sineması, sevmeyenleri olsa da genel olarak büyük ilgi gören bir tür. Her sene tüm dünyada yüzlerce film çıkaran geniş bir sektör. Özellikle yabancı ülkelerden çıkmış çok başarılı örnekleri var. Hatta bu filmler her anlamda kültleşmiş durumdalar. Peki dünyada durum böyleyken Türkiye’de bu filmler neden “korkunç” seviyede kötü? Sebeplerini birkaç alt başlıkta toplayabiliriz. Gelin bu başlıkları inceleyelim.

Kötü Senaryo

Korku Sineması Türkiye

Öncelikle söylemek gerekirse en büyük sıkıntı senaryo. Korku sineması çıktığı toplumun kültüründen beslenir. İzleyici ait olduğu kültürün korku ögelerinden korkmaya daha yatkındır. Mesela Korku Seansı izlerken hepimiz ürkse de Dabbe izlemek çoğumuz için daha korkutucu konumdadır. Çünkü çocukluğumuzdan beri duyduğumuz hatta ailelerimiz tarafından bir şeyleri yapmamız için motivasyon(!) olarak kullanılan ögeleri içerir. Ama bu filmlerimizi başarılı yapmaya yetmiyor. Korku Seansı’na baktığınızda derli toplu bir senaryo ve doğru yerde kullanılmış korku unsurları görürsünüz. Türk korku filmlerinde ise senaryo neredeyse yoktur. Tutarsız ve basit bir hikayenin etrafında doluşmuş birbirinin aynısı dinsel korku ögeleri vardır.

Halbuki Türk kültürü büyü, cin vesaireden daha fazlasını içeriyor. Özellikle Anadolu topraklarında anlatılan hikayeler ve korku karakterleri dudak uçuklatacak cinsten. Kullansanıza bunları, yok illa kıskançlık, yasak aşk ve büyü olmalı! Bu üçgenden kurtulamıyor senaryolar. Üstelik daha kötüsü bu senaryolar açık dolu, hiçbir derinliği yok. Hatta filmlerde diyalog yok. Bütün karakterler sadece seyirciye açıklama yapıyor gibi. Eltisini kıskandığı için büyü yaptıran Ayşe bir filmde olduğunun farkında da seyirciye derdini anlatıyor. Değişik hikayelerin olduğu filmlerde de dediğim gibi tutarsızlık, sığlık ve baştan savma yazılmış senaryo sorunu devam ediyor. Bir filmi oluşturan en büyük unsurda tökezleyince zaten başarı oranı düşüyor ama sorun sadece bu da değil. Korku sineması daha büyük problemlere sahip.

Kötü Oyunculuk

Korku Sineması Türkiye'de

Sektörün adı çıkmış bir kere. O kadar çok kötü film ve kötü senaryo var ki haliyle oyuncu bulmak zorlaşıyor. İyi ve kaliteli diyebileceğimiz oyuncular, bu filmlerde oynamaktan kaçınıyorlar. Haklılar da! Bu sefer de yapımcılar aile meclislerinde taklit yeteneğiyle nam salmış başarıdaki kişileri filmlerde oynatmaya başlıyorlar. Zaten kötü bir hikayeyi izlemek zorken bir de kötü oyunculuk eklenince tahammül etmek iyice güçleşiyor. Oyuncular, oyuncularımız lütfen biraz siz de çabalayın artık.

Kötü Prodüksiyon

i

Bence meselenin esas patladığı nokta burası. Filmlerimiz görsel anlamda bir facia. El kamerası formatında çekilmiş olanları pas geçelim. Çünkü onlar zaten kötü senaryo ve oyunculuğun yanında bir de bu hamleyle iyice yok olup gidiyorlar. Diğerlerine gelecek olursak öncelikle kamera sallayarak korkutmak diye bir şey yok. Bu konuda anlaşalım. Metafiziksel bir varlığı yıllardır sinemada anlatıyorsunuz ama bu varlık sadece birkaç yıldır biraz daha görselleştiriliyor filmlerde. Bütçeleriniz düşük olabilir ama kameraya sadece siyah çarşaf sallayacaksanız tası toprağı toplayıp gidin. Eğer kamerada göstereceksiniz de lütfen daha iyi bir makyaj ve köstüm ekibi bulun. Saçları kabartıp içine çalı çöp eklemekle cin olunsaydı keşke.

Büyük köşkler ve küçük köy evleri arasında gidip gelen mekan seçimleri ise artık olmazsa olmaz. Yapımcının parası varsa filmler köşkte yapımcının parası yoksa küçük bir köy evinde geçiyor. Bu filmlerin apartman dairesi fobisi var maalesef. Bir de ses problemi var ki. Sinema salonlarının ses sistemlerinde bile hissedilen bu problem hala çözülemedi. Diyaloglar duyulmuyor filmlerde. Çığlıklarda hiçbir problem yok ama bangır bangır gelmeye devam. Yönetmenler ise hiç çabalamıyorlar. Şu filmi çeksek de paramızı alsak, gitsek modunda hepsi. Bu gönülsüzlük haliyle filme de yansıyor. Sonuç ise korku sineması için facia.

Son Değerlendirme – Korku Sineması

Türk sinemasında korkunun çok ciddi problemleri var. Kimse özgün ve kaliteli bir iş yapmıyor. Belki de yapamıyor. Çünkü senelerce o kadar çok kötü film çıkarıldı ki artık hepsi gişede kötü sonuçlarla almakta. Haliyle yapımcılar da var olan seyirciyi kaybetmek istemedikleri için aynı formülü uygulamak durumunda kalıyorlar. Daha kaliteli işler için ise daha çok bütçe gerekiyor. Bu da gişe korkusu sebebiyle kimsenin yanaşmadığı bir şey. Üstelik yazıda anlattığım şeyler iyi film çekmekten daha kolay. Bu yüzden de bir sanat kaygıları olmadığı için kolay yola başvuruyorlar.

Korku sineması artık Paranormal Activity dönemini geride bıraktı. Türkiye’de ise hala bu dönem yaşanıyor. Efsanelerimizin, dini ögelerimizin ve bunlara duyduğumuz korkuların potansiyelini daha iyi kullandığımız bir sinema dileğiyle…

Okur, yazar, izler