PBS kanalının güzide belgesel serisi American Experience, bu hafta bize ünlü evanjelist lider Billy Graham hakkında bir bölüm hazırlıyor. 17 Mayıs 2021 tarihinde Sarah Colt yönetmenliğinde seyircilere sunulacak bölümden önce sizlerle Evanjelizm, Billy Graham ve “Amerikan Deneyimi” nde Evanjelizm’in yeri hakkında biraz sohbet etmek istedim.
Evanjelizm nedir ve Billy Graham Kimdir ?
Protestan hristiyanlığa ait bir kol olan evanjelizmin en önemli özelliği halka açık olarak vaaz verilmesi ve kişisel deneyimlerin ve tanıklıkların ciddi bir öneme sahip olmasıdır. Şuan ABD’nin %34’ü kendini dini inanış açısından “Evanjelist Hristiyan” olarak tanımlıyor. Bir önceki ABD başkan ve başkan yardımcısının da evanjelist hristiyan olduğunu göz önüne alırsak, ABD toplumuna ait önemli bir kavram ve fenomen olduğunu düşünebiliriz. Bu yüzden de American Experience belgeselinde gelmiş geçmiş en önemli evanjelist liderlerden biri olan Billy Graham’ı izlemek şaşırtıcı değil.
Peki Billy Graham kimdir ? Tam adıyla William Franklin Graham Jr. 7 Kasım 1918 tarihinde Kuzey Karolina eyaletinde bir mandıra çiftliğinde dünyaya gelmiştir. Billy Graham Merkezi’ne göre, Graham kolejdeyken küçük bir adada kano turu yapmıştır. Bu adadaki turlar esnasında doğayla içiçe olması onun duyusal yeteneklerinin gelişmesinde etkili olmuştur. 2008 yılında 99 yaşında vefat ettiğinde tahminlere göre toplamda 210 milyon kişiye vaaz vermiştir.
Billy Graham’ın Teopolitiği
Vaizlik yeteneğinin yanısıra Billy Graham keskin bir politik oyuncudur. Başlarda demokrat parti taraftarı olan Graham, Nixon’ın seçim zaferiyle cumhuriyetçi partiye geçmiştir. Günümüzde de evanjelistler cumhuriyetçi partiye yakındır. American Experience’ın belgeselinin de ana odağı Billy Graham’ın teopolitiği olacak gibi gözüküyor. NY Times muhabiri Nathan Bajar’a konuşan Sarah Colt, Graham’ın hayatı ile siyasi hayat arasındaki kesişimi ve özellikle de başkanlık makamını daha iyi anlamak için belgeseli yaptığını söyledi. Anti-komünizmin öne çıktığı 1940’lı yıllarda Graham, kırsal Amerika’da kendisini “kapitalist ve Amerikan” hristiyanlığı vaaz ederken buldu. Seküler Amerikalılar arasında taraftarlar bulan Graham etkinliklerini “haçlı seferleri” olarak adlandırdı. Ancak sivil haklar hareketine karşı sessiz kaldı. Tabiri caizse ekmeğine yağ sürenlerin muhafazakar Amerikalılar olduğunu biliyordu. Graham’ın bir farklılığı da ana akım medyayı kullanmasıydı. Watergate skandalından sonra Graham politik açıdan daha sessiz kaldı. Hayatının son dönemlerinde “İsa hiç bir parti tutmadı.” diyerek herhangi bir partiyi desteklemedi.
Merakla 17 Mayıs tarihini bekliyoruz. İlginen okuyucularımız için yönetmen Sarah Colt’un NY Times ile yaptığı röportaja bu linkten ulaşabilirsiniz.
Yorum yap