Herkese merhaba, Birds of Prey‘e dair ikinci değerlendirme yazımız ile karşınızdayız. Bu yazımız biraz daha kişisel bir bakış olacak, o yüzden birinci çoğul şahıstan birinci tekil şahısa geçmek üzereyiz. Daha profesyonel bir inceleme yazısı için sizi şu içeriğimize alabiliriz: BIRDS OF PREY Film İncelemesi – Harley Quinn ve Diğerleri… Çoğunlukla genel bir değerlendirme olacak ancak yine de sürpriz bozanlar olabileceği uyarısını vererek başlayalım.
Her şeyden önce şunu söylemek gerekir ki Yırtıcı Kuşlar çok eğlenceli bir film olmuş, bu açıdan tam da beklentilerimi karşılayan bir yapım. Yer yer komedisi, yer yer tam gaz aksiyonu ile filmden sıkılmanız gibi bir durum söz konusu değil. Ayrıca Margot Robbie‘nin kafadan çatlak bir karakteri oynayışını izliyoruz, daha ne isteyebiliriz ki? Yeri gelmişken söyleyeyim böyle çerezlik bir filmde bile kendisinin oyunculuğunu çok beğendiğimi belirtmeliyim.
Diğer oyunculara biraz değinecek olursak kişisel olarak çok beğendiğim Mary Elizabeth Winstead‘in Huntress karakterini filmin ilk yarısında daha çok görmeyi bekledim. Karakter filmin komedik öğesi olarak kullanılsa da gayet ”badass” bir portre de çiziyor. Black Canary içinse değinmek istediğim tek nokta karakterin tekmeleri… Dövüş sahnelerinde düşmanlarına ne tekmeler savurdu öyle, bunları izlemek çok keyifliydi! Huntress da tekmelerden ne kadar etkilendiğini filmin sonunda Canary’e söylüyor zaten, bu bakımdan senaristlerin de aşırı tekme kullanımının farkında olduğunu çıkarabiliriz.
Her ne kadar Birds of Prey adının devamında Birdman‘de de olduğu gibi (Birdman or The Unexpected Virtue of Ignorance) bence kimsenin önemsemediği uzamaya devam eden bir başlık olsa da (Birds of Prey: And the Fantabulous Emancipation of One Harley Quinn) ve bunda Harley adı geçse de sonuçta bu bir süper kahraman takımı filmi ve Avengers filmlerinin çok iyi yaptığını düşündüğüm bir karakterin değil de ekibin filmi olması ve herkese eşit zaman ayırma ve eşit önem verme mevzusunda evde kaldığını düşünüyorum. Bu bakımdan Harley dışındaki karakterler için söyleyecek çok da bir şey yok.
Film anlatım dili olarak ilk Deadpool filminin tarzını belirlemiş: Ana karakterimiz Harley; Deadpool gibi dördüncü duvarı kırarak ve lineer bir çizgi takip etmeyen, zaman atlamalı bir hikayeye dış ses oluyor. Harley’i zaten DC’nin Deadpool’u yapmak istedikleri için bunda bir sorun yok. Zaten film de Deadpool ilk filminde bir ekip kurup bunlar ortak bir düşmanla savaşsaymış gibi olmuş ki bu aslında Deadpool 2 zaten ama bu filmi yeteri kadar hatırlamadığım için ilk filmden örnek vermiş oldum. Filmin post-credits’i de ilk Deadpool’unki gibi zaten.
Filmin müzikleri özellikle benim zevkime hitap eder gibiydi. Bu yönden doğal olarak Suicide Squad‘a benzetebilirim. Müzik kullanımını ve bunların aksiyon sahneleri ile yedirilme şeklini epey sevdim. Harley’nin bireysel dövüş sahneleri ve final dövüşü gayet tatmin ediciydi. Harley’nin o kıvraklığını ve akrobatik hareketlerini aksiyona yansıtmış olmaları sevindirdi.
Kimi yerde şarkıların orijinal halinden biraz değiştirilerek kullanılması ve Harley’nin zihnindeki dans sahnesi ile Zack Synder filmi Sucker Punch‘ı anımsadım (bu filmde de kesilen bir sahnede benzer bir dans gösterisi var). Aynı şekilde ağır çekim aksiyonu ile hapishane dövüşü de bir diğer Synder filmi Watchmen‘in hapishane dövüşünü sahnesini hatırlattı.
Az da olsa bazı sahnelerde Harley’nin psikolog yönünü kullandığını görmek de filmin zekice taraflarından biri gibi geldi bana. Gerçi filmi herkes anlasın diye bazı çok gereksiz sahnelerin olmadığı anlamına gelmiyor bu ama normal karşılıyorum, çerezlik bir film sonuçta ve herkes keyif alsın istemiş olmalılar. Olası bir soru olan süper güçlü tek üye Canary’nin gücünü neden hep kullanmadığına cevaben karakterin gücünü kullandıktan sonra bayılması da soruları def eder nitelikte olmuş.
Filmin süresini ilk gördüğümde ”Bari iki saati geçseymiş.” dediğimi hatırlıyorum ancak filmi izleyince buna çok da gerek olmadığını anladım. Yani karakter arka planları geliştirmek için süre daha uzatılabilirdi ancak filmin ana konusu bakımından daha da uzatmaya gerek yoktu zaten. Film 110 dakikası ile tam bir eğlence tufanı. Yalnızca bu karakterlerin hayranlarının filmin baş düşman(lar)ının yansıtılışını pek seveceğini sanmıyorum çünkü kanımca özellikle Kara Maske hiçbir şey yapmadı ve çok kolay öldüler.
Karakter motivasyonları açısından ufak bir şey söyleyecek olursam Cassandra‘yı satan Harley’nin neredeyse hemen bir sahne sonra bu karakterden özür dileyip pişman olduğunu söylemesi ve bence bunun altının yeterince dolmaması bir tık ”tembel yazarlık” gibi geldi bana. Bunu çılgınlığına vurabilecek olsak da önceki bazı sahnelerden karakterin duygusallaşabildiğini biliyoruz.
Harley’nin duvarda resmini gördüğü Captain Boomerang karakteri göndermesi yüzüme bir gülücük kondurdu. Her ne kadar Joker ve Bruce (Wayne) isimleri bol bol geçse de DCEU (DC Genişletilmiş Evreni) ile somut bir bağlantı görmek açısından epey hoştu. Aynı şekilde Harley’nin Suicide Squad’ta giydiği tişörtünü kimseye bırakmaması da hoş bir sahneydi.
MCU‘nun solo filmlerinde de hep aklıma gelen bir sorun olarak diğer kahramanlarımızın filmin ana kahramanına neden yardıma gelmediği sorunu bu filmde şu şekilde yansıdı: Joker ortadan çekilmiş, ortalık Black Mask’e kalmış, Batman‘in Gotham‘da düzeni sağlaması gerekirken Harley ve ekibinin suç patronunu saf dışı etmesi düşündürdü. Elbette diğer kahramanların solo filmi gelen ana kahramanın filminde neden olamayacağını biliyorum lakin kurulan evreni bir bütün olarak düşününce bu sorular akla takılmıyor değil.
Son sözlerime yaklaşırken bu yazıyı yazarken de dinlediğim filmin soundtrack albümünden özellikle Halsey’in Experiment on Me’sini baya sevdiğimi belirtmeliyim. Adeta Black Canary gibi bağırdığı kısımlar çok hoş. Canary’i canlandıran Jurnee Smollett-Bell’in bir sahnede de seslendirdiği parçanın da albümden tamamını dinlemenizi öneririm. Son bir şey söyleyerek yazımı bitirmek istiyorum: Tüm ”kadının gücü” sahnelerinde Heart’ten Barracuda kullanılmak zorunda mı? Başka şarkı kalmadı mı, herkes aynı parçayı kullanıyor, önceki örnekleri için bknz: Jessica Jones, The Boys, The Umbrella Academy, GLOW…
Final notum: 7/10, eğlenilecek film. DCEU filmleri sıralamam ise favorimden başlayarak şöyle oldu: Wonder Woman, Shazam, Birds of Prey, Man of Steel, Justice League, BvS, Suicide Squad, Aquaman (bu sonuncuyu izlemedim). Sizin sıralamanız nasıl?
Siz Birds of Prey’i nasıl buldunuz? Yorumlarda görüşlerinizi bize iletip yazılarımızı sosyal medya hesaplarınızda ve arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın.
Hala burada mısınız? Bu kadar uzun bir yazıyı okuduğunuz için size çok gizli, süper bir sır vereceğim. Batman…
Güzel bir yazı olmuş Tebrikler