Kelime anlamı “Geçit, geçiş veya kavşak” olan The Crossing dizisi, Amerika’nın yasa dışı göçmen kavramını tartıştığı bugünlerde öne sürülen anlamlı yapımlardan biri olmuş.
Sinema tarihinde bu adı taşıyan diğer yapımlar gibi mülteci konusunu ele alan dizi, olaya farklı bir yaklaşım getiriyor. Çünkü bu seferki mülteciler başka bir ülkeden değil farklı bir zamandan, gelecekten iltica ediyorlar.
Açılış sahnesinde denizin derinliklerinde süzülen bir yığın insan bedeniyle kabuslarımıza yeni bir tema katmaya meyil eden The Crossing, yeni misafirleri gelene dek sıradan ve güzel olan bir sahil kasabasında geçiyor ve çekimler aslında Amerika’da değil, Kanada‘da yapılıyor.
Denizden sağ çıkmayı başaranların hep bir ağızdan “Gelecekten geliyoruz” demeleri üzerine hükümet yetkilileri alarma geçiyor fakat ileride genetiği ile oynanarak evrimleşmiş insanlar olan Apex‘lerin soykırımına maruz kaldığını anlatan mültecilere kimse inanmıyor, ta ki genç bir kadın kameraların önünde silahlı adamları birkaç saniyede etkisiz hale getirip camların içinden imkansız yüksekliklerden atlayana dek.
İlk bölüm sonunda ilk gelen grubun bunlar olmadığını ve diğerlerinin tarihin akışını değiştirmek üzere geldiklerini açıklayarak işleri daha da ilginç hale getiriyor.
Geleceğin ve gelecekteki doğa şartlarının neden şu andan tamamıyla farklı olduğunu henüz açıklamayan serinin ilk bölümü 2 Nisan’da yayınlandı. Başrollerinde Natalie Martinez, Steve Zahn gibi isimlerin yer aldığı The Crossing‘in gelecek bölümlerde hem karakterlerle hem de geldikleri gelecek ile daha fazlasını paylaşmasını bekliyoruz.
Yorum yap