Karakter Adı: Daredevil
Gizli Kimlik: Matthew Michael ”Matt” Murdock
Yaratılış: Stan Lee & Bill Everett (Daredevil #1) (Nisan 1964)
Yayımcı Şirket: Marvel Comics
Ünvanlar: Koruyucu Şeytan (Guardian Devil), Korkusuz (The Man Without Fear)…
Takım Üyelikleri: Defenders, The Hand, New Avengers…
Hikaye
Matt Murdock, New York’un Hell’s Kitchen bölgesinde büyüdü. Annesini hiç tanımayan Matt, boksör olan babası Jonathan ”Battling Jack” Murdock tarafından yetiştirildi. Jack onun kendisinden daha iyi birisi olmasını istediğinden eğitimine çok önem verdi. Kendisi gibi bir serseri olmamasını, günün birinde büyük bir adam olmasını istedi. Bu bakış açısı Matt’i farklı etkilemiş olacak ki, babasının olmadığı zamanlarda gizliden gizliye spor salonunda çalışmaya başladı.
Zor zamanlar geçirselerde görece durağan bir hayat yaşayan Murdock ailesi için bir günde her şey değişti. Matt, caddede karşıdan karşıya geçen kör bir adama çarpmak üzere olan bir kamyon gördü. Yaşlı adamı iterek kurtardı fakat kamyonun kaza yapması sonucu gözlerine dökülen kimyasallar kör olmasına yol açtı. Öte yandan aynı kimyasallar diğer duyularının güçlenmesine neden olmuştu.
Matt görememesine rağmen çalışmalarına ve gizlce kendini eğitmeye devam etti. Sonunda hukuk okumak için Hell’s Kitchen’dan ayrıldı. Orada oda arkadaşı ve gelecekteki partneri Franklin ”Foggy” Nelson ile tanıştı. Tüm bunlar olurken babası ringde zafer üstüne zafer kazanıyordu. Foggy ve Matt babasının bir sonraki maçı için bilet aldılar. Bilmedikleriyse bu maçların tümünün ayarlanmış olmasıydı. Jack’in bu maçı kaybetmesi gerekiyordu. Fakat oğlunun önünde kaybetmek istemeyen Jack, anlaşmayı bozdu ve maçı kazandı.
Bu olay üzerine anlaşma yaptığı adamlar tarafından vurularak öldürülen Jonathan Murdock, Matt’in hayatında başka bir trajediye neden oldu. Annesini hiç tanıyamayan Matt, artık babasını da kaybetmişti.
Bu olaydan kısa süre sonra Matt kolejden mezun oldu. Foggy ile birlikte Nelson & Murdock Hukuk Bürosu’nu kurdular. Bunların yanı sıra Matt babasının intikamını almak için de bir plan yaptı. Anlaşmayı yapan adamı ve babasını öldürenleri adalete teslim etmek için harekete geçti. Böylece Daredevil doğdu. Matt gündüzleri avukat, geceleri ise kahraman olarak Hell’s Kitchen sokaklarında adalet dağıtmaya başladı. Maceraları boyunca pek çok düşman edindiği gibi birçok karakterle ortaklığı da oldu. Elektra, Black Widow, Echo gibi karakterlerle yaşadığı ilişkiler yaşamış karakterimizin en büyük düşmanları da Bullseye ve Kingpin‘dir desek yanlış olmaz sanırım.
İlk Yıllar
Marvel’ın ilk karakterlerinden olan Daredevil yaratıldığında, günümüzde son derece popüler olan Avengers henüz piyasada yoktu. Üstelik serisinin ilk sayılarında kostümü de günümüzdeki gibi kırmızı değildi. Bill Everett tarafından tasarlanan ilk kostüm sarı kırmızı olup, göğsünde tek D harfi bulunuyordu. Daha sonra Wally Wood tarafından yapılan düzeltmeler sayesinde kostüm günümüzdeki şeklini aldı. Yayın tarihi boyunca birçok farklı yazarın elinden geçse de en parlak günleri Frank Miller döneminde yaşadı. Karaktere bütünüyle yeni bir bakış açısı getiren Miller, Marvel’ın en karanlık hikayelerine imza attı.
Bu gün dizide de görebileceğiniz bir çok değişim Frank Miller’ın kaleminden gelme. Kingpin’in Daredevil’ın baş düşmanı olması, Stick’ten aldığı eğitim, Elektra’yla aralarındaki ilişki, Bullseye’ın Elektra’yı öldürmesi vb. olaylar bu değişimlerden sadece birkaçı.
Nesini Bu Kadar Sevdik ?
Bu kısımda biraz daha kendi düşüncelerime yer vereceğim. Daredevil, Marvel tarafında en sevdiğim karakterlerden bir tanesiydi, hala da öyle. Onu diğerlerinden ayıran özellikler kendisine daha yakın hissetmeme neden oldu. İşte bunlardan bazıları;
Kendi Mahallesinin Kahramanı
Daredevil’ı uzunca bir süre Marvel’ın Batman’i olarak gördüm. Fakat (bana göre) DC’nin Batman ile yaptığı hatayı Marvel Daredevil’da yapmadı. Daredevil Hell’s Kitchen’da güzeldi ve Hell’s Kitchen’da kaldı. Tamam, şehir değiştirdiği zamanlar da oldu ama birkaç çok önemli durum hariç büyük mevzulara girdiğini pek görmedik. Hiçbir zaman galaksiler arası bir durumu olmadı kendisinin ki bence bu son derece yerinde bir tercihti. Kötü adamları da kendi seviyesinde olduğundan, Daredevil hikayelerini okumak her zaman keyif vermiştir.
En Büyük Gücü En Büyük Zayıflığı
Matt’in görme duyusunu kaybetmesine neden olan kimyasalın, diğer duyularını geliştirdiğinden bahsetmiştik. Bu ”gelişmiş duyular” Matt’e pek çok avantaj sağlıyor. Göremese bile içinde bulunduğu ortamın haritasını çıkarabilmesini sağlayan radar duyusu mesela. Karşısındaki insanın kalp atışlarını duyabilmesi, yalan söylendiğinde anında anlaması vb. özellikler, kostüm giyip suçla savaşırken işine yaradığı kadar, avukatlık yaparken de işine yarıyor diyebiliriz. Fakat aynı zamanda diğer duyulara olan bu hassasiyeti dikkatinin çok kolay dağılmasına da yol açabiliyor.
Temsil Ettiği Değerler
Daredevil çizgi romanlarının en sevdiğim yanlarından bir tanesi de karakterin özünü oluşturan değerlerin pek çok hikayesinde yoğun olarak kullanılması. Adalet ve din bu kavramlar arasında en çok üzerinde durulanları diyebilirim. Bir Katolik olan Matt’in zaman zaman diniyle yaşadığı çatışmalar, din adamları, kilise gibi unsurlar hikayelere çok iyi yerleştiriliyor. Yine avukat olmasının da getirdiği adalete bağlılığı, Daredevil hikayelerini diğerlerinden ayrı bir yere koymamıza yetiyor.
İncinebilir Kahraman
Şu bir gerçek ki, birçok çizgi roman okuyucusu karakterlerle bağ kurabilmek istiyor. Empati kurabildiğimiz karakterleri diğerlerinden ayrı bir yere koyuyoruz hiç şüphesiz. Spider-Man’in en sevilen çizgi roman karakterlerinden bir tanesi olmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi de bu bana göre. Aynı mantık Daredevil için de işliyor. Daredevil sevdiği kadın(lar)ı kaybeden bir karakter. Ve bu durumlarda verdiği tepkiler, hissettikleri okuyucuya doğal geliyor. Yaşadığı kayıpların onun üzerindeki etkilerini görebiliyorsunuz. Kısacası çizgi romanlarının duygusal bir tarafı da var her zaman.
All New All Different Daredevil
2015 Aralık ayında başlayan yeni serisiyle ANAD Marvel evrenine giriş yapan Daredevil, hala aynı seride devam ediyor. Klasik kırmızı kostümünün yerine daha karanlık bir kostüm kullanan Matt, bu seride yanında Blindspot adlı bir çırak da yetiştiriyor. Seriyi bizzat okumadım fakat Sidekick konseptinin Daredevil gibi bir karakterde nasıl işlediğini görmek ilginç olabilir. Kullanılan renk paleti kırmızı-siyah ağırlıklı tonlarıyla göz kamaştırıyor diyebilirim. Okuyanlardan da olumlu yorumlar alan seri hayranların beklentilerini karşılamış gibi duruyor.
Bir de muhtemelen Punisher’ın diziyle kazandığı popülariteyi kullanmak istemeleri sonucu ortaya çıkmış Daredevil/Punisher adlı bir ortak serisi var karakterimizin. 4 sayı sürecek olan serinin ilk sayısını okuma fırsatı buldum fakat tam olarak tatmin olduğumu söyleyemem. Frank Castle ile Matt Murdock arasındaki ahlaki çatışmanın her zaman keyifli olduğunu düşünsem de ilk sayıda işin fikir ve prensipler kısmına çok girmeyip aksiyona odaklanmışlar. Blindspot da hikayeye dahil oluyor fakat henüz aksiyondan başka pek bir şey görmediğimizi söylemek yanlış olmaz sanırım. Yine de çizimleri ve karakterler arası diyaloglar okurken eğlenmenizi sağlıyor. Umarım gelecek sayıları daha iyi olur diyerek (pek de karakter tanıtımı gibi olmayan) tanıtımımızı burada sonlandırıyorum.
Yorum yap