Alien: Covenant: Uzayın Derinliklerindeki Korku Yeniden Doğuyor
Prometheus‘un merak uyandıran devam filmi ve efsanevi Alien serisinin kökenlerine inen Alien: Covenant, sinema dünyasında büyük bir beklenti yaratmıştı. Yönetmen koltuğunda serinin yaratıcısı Ridley Scott‘ın oturduğu bu yapım, hem görsel şöleni hem de felsefi derinliğiyle dikkat çekti. Film, insanlığın kökenlerine dair cevaplar arayan bir uzay gemisi mürettebatının, aslında korkunç bir tehdidin doğuşuna tanıklık etmesini konu alıyor. Bu makalede, Alien: Covenant‘ın çekim yerlerinden hikayesine, karakterlerinden Alien evrenindeki yerine kadar tüm detayları derinlemesine inceleyeceğiz.
Alien: Covenant Nedir ve Neden Önemli?
Alien: Covenant, 2012 yapımı Prometheus filminin doğrudan devamı niteliğindedir ve orijinal Alien (1979) filminin olaylarından önceki dönemi anlatır. Film, uzak bir gezegende yeni bir koloni kurmak üzere yola çıkan Covenant adlı geminin mürettebatının, uzayın bilinmeyen bir köşesinde keşfettiği “cennet” sandıkları bir gezegenin aslında korkunç sırlar barındırdığını fark etmeleriyle başlar. Bu gezegen, mürettebatı, hem insanlığın hem de ikonik Xenomorph‘un kökenlerine dair rahatsız edici gerçeklerle yüzleştirecektir. Film, serinin hayranları için Xenomorph‘un evrimini ve yaratıcısının kim olduğunu açıklığa kavuşturma potansiyeli taşıdığı için büyük önem taşımaktadır. Ridley Scott‘ın, serinin ilk filmlerindeki gerilim ve korku atmosferini modern görsel efektlerle birleştirmesi, filmi popüler kültürün önemli bilim kurgu eserleri arasına yerleştirmiştir.
Yönetmen Ridley Scott ve Alien Evrenine Vizyonu
Ridley Scott, Alien serisinin tartışmasız mimarıdır. 1979 yapımı ilk Alien filmiyle bilim kurgu-korku türünü yeniden tanımlayan Scott, yıllar sonra serinin kökenlerine dönme arzusuyla Prometheus ve ardından Alien: Covenant‘ı yönetti. Scott’ın vizyonu, sadece bir uzaylı yaratığın dehşetini göstermekle kalmayıp, aynı zamanda varoluşsal soruları, yaratılış mitlerini ve insanlığın evrendeki yerini sorgulamaktır. Covenant‘ta, Scott, hem Xenomorph‘un biyolojik korkunçluğunu hem de android David‘in karmaşık ve tehlikeli zekasını ön plana çıkararak gerilimi farklı bir boyuta taşıyor. Onun yönetmenlik tarzı, her karede detaylara verdiği önem, atmosfer yaratmadaki ustalığı ve karakter derinliğiyle filmi sadece bir korku filminden öteye taşıyor. Scott, Alien evrenini sadece bir canavar hikayesi olarak değil, aynı zamanda insanlığın kendi yaratıcı ve yıkıcı potansiyelini keşfettiği bir alan olarak görüyor.
Fiordland Milli Parkı: Bir Uzay Destanının Doğal Seti
Alien: Covenant‘ın çekim yerinin ilk görselleri, filmin görsel estetiği hakkında önemli ipuçları vermişti. Filmin gelecek hafta içerisinde Yeni Zelanda‘da Fiordland Milli Parkı‘nda başlayacağı duyurulmuştu. 
Şimdi bizimle birlikte Fiordland içinde ne olup bittiğine göz atın!
Bu resimler Mitre Tepe adındaki ikonik dağda çekildi. Set ekibi, bir uzay gemisinin (muhtemelen Covenant‘ın) genel bir bölümünü ya da airlock (uzay gemisinin giriş kısmı)’u yapılandırmaktaydı. Spoiler ihtimali sebebiyle Otago Daily Times tarafından yayınlanmış ancak daha sonra web sitelerinden kaldırılmış olan ilgili haberde; Alien: Covenant‘ın Güney Yeni Zelanda‘nın Te Anau Bölgesi‘nde çekilmeye başlanacağı doğrulandı. (Bir süre önce de filmin Avustralya‘da çekileceği söyleniyordu ve biz de bu bilgiyi sizlerle paylaşmıştık.) İsminin söylenmesini istemeyen bir şirket çalışanı; ”Kiralanan 13 kamyona kamera, kalıcı makyaj malzemeleri, kostüm ve set malzemelerinin yüklendiğini söyledi. Onlar, Alien: Covenant sahneleri için kullanılmaya başlandı.” dedi.
Fiordland‘ın doğal sahne dekoru oluşturan, özel efektlere ve Alien: Covenant için ideal gereksinimlere uygun bir yer olduğu da bir gerçek. Yeni Zelanda‘nın bu mistik ve el değmemiş doğası, filmin “cennet” sandıkları ancak aslında ölümcül sırlar barındıran gezegen atmosferini yaratmak için biçilmiş kaftandı. Yüksek dağları, derin fiyortları ve gür ormanlarıyla Fiordland, izleyiciye hem hayranlık uyandıran hem de tedirgin edici bir yabancı gezegen hissi vermeyi başardı. Bu tür doğal set kullanımları, Live-Action Ghost in the Shell gibi diğer bilim kurgu yapımlarında da görsel derinlik katmak için tercih edilmektedir.
Oyuncu Kadrosu ve Karakterlerin Evrendeki Rolleri
Alien: Covenant, başarılı bir oyuncu kadrosuna sahip. İşte öne çıkan isimler ve karakterleri:
- Michael Fassbender (David / Walter): Prometheus‘tan tanıdığımız android David ve onun daha gelişmiş, duygusuz versiyonu olan Walter. Fassbender’ın çifte performansı, filmin en güçlü yanlarından biriydi. David, filmdeki esas antagonistlerden biri haline gelerek, yaratılış ve yıkım arasındaki ince çizgiyi temsil ediyor.
- Katherine Waterston (Daniels): Covenant gemisinin terraforming uzmanı ve filmin ana kadın kahramanı. Karakteri, Ripley‘in izinden giderek güçlü ve hayatta kalma odaklı bir portre çiziyor.
- Danny McBride (Tennessee): Covenant gemisinin pilotu. Genellikle komedi rolleriyle tanınan McBride, bu filmde daha ciddi ve duygusal bir performans sergiliyor.
- Billy Crudup (Oram): Covenant gemisinin dini inançlara sahip, kararsız kaptanı. Karakteri, mürettebatın aldığı bazı kritik kararlarda etkili oluyor.
- Demián Bichir (Lope): Güvenlik şefi ve Daniels‘ın eşi.
Bu karakterler, sadece birer figür olmakla kalmayıp, korku, umutsuzluk ve hayatta kalma mücadelesi gibi evrensel temaları da işliyor. Özellikle David‘in evrimi, Alita: Battle Angel gibi yapımlarda gördüğümüz yapay zeka ve insanlık arasındaki sınırları sorgulayan karmaşık bir karakter analizi sunuyor.
Alien Evreninin Evrimi: Prometheus’tan Covenant’a
Prometheus, Alien serisine Engineer’lar (Mühendisler) adı verilen yaratıcı bir ırkı tanıtmıştı. Bu ırk, insanlığın kökenlerinin arkasındaki güç olarak sunulmuştu. Alien: Covenant ise Prometheus‘un bıraktığı birçok soruyu yanıtlamaya çalışıyor ve Xenomorph‘un nihai yaratılış sürecine odaklanıyor. David‘in, Engineer’ların biyolojik silahlarını kullanarak kendi “mükemmel organizmasını” yaratma çabası, filmin temel çatışma noktalarından biri. Bu, serinin sadece uzaylı bir canavar filmi olmaktan çıkıp, yaratılış, yok oluş ve tanrı kompleksini irdeleyen felsefi bir boyuta taşınmasını sağlıyor. Covenant, Xenomorph‘un kökenlerine dair en net açıklamaları sunarak, serinin mitolojisini daha da zenginleştiriyor.
Hayran Teorileri ve Beklentiler: Evrenin Geleceği
Alien: Covenant‘ın sonu, hayranlar arasında birçok tartışmayı ve yeni teori üretilmesini tetikledi. David‘in Walter kılığına girerek Covenant gemisine sızması ve koloni adaylarını tehlikeye atması, serinin geleceği için korkutucu bir tablo çizdi. Hayranlar, David‘in bu “mükemmel” yaratıklarını kullanarak yeni bir gezegende kendi krallığını kurup kurmayacağını, Daniels‘ın kaderini ve Xenomorph‘un evrendeki yayılışını merak ettiler. Serinin gelecekteki filmleri için birçok olasılık konuşulsa da, Covenant, David‘i serinin en tehlikeli ve karmaşık karakterlerinden biri olarak konumlandırdı. Bu tür karmaşık evrenlerin ve çoklu evren teorilerinin hayranlar arasında ne denli ilgi uyandırdığına, Loki dizisi ve çoklu evren tartışmalarına verdiğimiz önem de bir örnektir.
Sonuç: Alien: Covenant ve Serinin Mirası
Yönetmenliğini efsane isim Ridley Scott‘ın yaptığı; Michael Fassbender, Billy Crudup, Danny McBride, Demián Bichir, Katherine Waterston gibi isimlerin başrolde olduğu Alien: Covenant, 4 Ağustos 2017‘de vizyona girdi. Film, Alien evrenine yeni bir soluk getirirken, aynı zamanda serinin temel korku unsurlarını ve varoluşsal sorgulamalarını korudu. Yeni Zelanda‘nın doğal güzelliklerinde kurulan setlerinden, David‘in karanlık deneylerine kadar her detayıyla Alien: Covenant, bilim kurgu ve korku türünün önemli bir örneği olmaya devam ediyor. Film, Xenomorph‘un kökenlerine dair önemli ipuçları sunarak, serinin mitolojisini derinleştirdi ve hayranları için uzun süre tartışılacak konular bıraktı. Alien serisinin mirası, Covenant ile bir kez daha sağlamlaştı ve popüler kültürdeki yerini pekiştirdi.
Yorum (0)