Dragon Ball evreni dile kolay tam 40 yılı geride bıraktı. Çocukluğumuzun sabah kuşağı kahramanı, shonen türünün atası olan bu seri, devasa bir küresel oylama ile hayranlarını heyecanlandırdı. Kasım ayının sonlarında başlayan ve dünya çapında milyonlarca hayranın katıldığı bu dev ankette, 200’den fazla karakter arasından “tarihin en iyisini” seçmek için sandık başına gittik. Oylama resmen sona erdi, ancak nihai sonuçlar Ocak ayının sonlarına kadar açıklanmayacak. Yine de elimizde oylamanın son düzlüğüne girilirken oluşan çok net bir tablo var.
Bu liste, on yıllardır Dragon Ball kültürünü tanımlayan karakterlerin kimler olduğunu bize açıkça gösteriyor. Özellikle ilk 10 sıra, serinin neden bu kadar efsanevi olduğunu kanıtlar nitelikte. Hazırsanız, hayranların oylarıyla şekillenen Dragon Ball’un en popüler karakterlerine yakından bakalım.
10) Frieza

Listeye serinin en ikonik kötüsüyle başlıyoruz. Frieza, Dragon Ball denince akla gelen o saf kötülüğün vücut bulmuş hali. Bir zamanlar Vegeta’nın bile korkudan titreyerek hizmet ettiği, Saiyan ırkını yok eden o tiran. İlk ortaya çıktığında Namek ejder toplarını kullanarak ölümsüzlüğü arzulamış ve evreni parmağında oynatmak istemişti.
Sadistik doğası, bunaltıcı gücü ve o meşhur yenilgisinin verdiği tatmin hissiyle Frieza, her zaman en iyi kötülerden biri oldu. Dragon Ball Super ile geri dönüşü ise karakterine bambaşka bir derinlik kattı. Black Frieza formuyla şu an evrenin en büyük tehdidi konumunda ve popülaritesi hiç olmadığı kadar yüksek.
9) Cell

Android Saga’nın korku filmlerini aratmayan ana kötüsü Cell, dokuzuncu sırada karşımıza çıkıyor. Alternatif bir zaman çizelgesinden gelen bu biyo-androidin tek amacı vardı: 17 ve 18 numaralı androidleri emerek “Mükemmel” forma ulaşmak. Kendi zamanında bunu başaramayınca, bizim zaman çizelgemize gelip ortalığı birbirine katmıştı.
İster o böcek benzeri ürkütücü ilk formu olsun, ister karizmatik ve korkutucu “Perfect” hali olsun, Cell kesinlikle serinin en eğlenceli tasarımlarından biri. Hikayenin genel akışında diğer kötüler kadar sık geri dönmese de, yarattığı etki ve Gohan ile olan o efsanevi final savaşı onu unutulmazlar arasına sokmaya yetiyor.
8) Android 18

Dragon Ball serisi genellikle erkek karakterlerin güç gösterisine sahne olsa da, Android 18 bu algıyı yıkan en güçlü figürlerden biri. Başlangıçta Trunks’ın dünyayı yok edeceğini düşündüğü bir tehditken, o kendi yolunu çizdi. Z Savaşçıları’na katılması, Krillin ile kurduğu o tatlı aile ve sergilediği “cool” tavırları onu hepimizin favorisi yaptı.
Vegeta’yı o meşhur dövüşte nasıl da kolayca alt ettiğini hatırlarsınız; o an hepimizin hafızasına kazınmıştı. Dragon Ball Super’deki turnuva performansı ve eşiyle olan uyumu, popülaritesini yıllar içinde daha da artırdı. Serinin en iyi kadın karakteri tartışmasında zirveyi kimseye kaptırmıyor.
7) Bardock

Goku’nun babası olmak başlı başına bir olayken, Bardock kendi hikayesiyle de efsaneleşmeyi başardı. Orijinal TV özel bölümündeki trajik sonuyla kalbimizi kazanan Bardock, Dragon Ball Super ile birlikte hikayeye (canon) dahil edildiğinde karakteri daha da derinleşti. Goku’yu Dünya’ya gönderirken sergilediği o babalık içgüdüsü, hikayenin temel taşlarından birini oluşturuyor.
Akira Toriyama’nın orijinal tasarımına sadık kalınarak yeniden işlenen hikayesi, ona olan saygımızı artırdı. Goku’nun o savaşçı ruhunun nereden geldiğini bize en iyi anlatan karakter şüphesiz o. İlk 10’da kendine yer bulması, hayranların köklere olan bağlılığını gösteriyor.
6) Future Trunks

Kıyamet sonrası bir gelecekten gelen, kılıç kullanan ve süper saiyan olabilen bir karakter düşünün. Future Trunks’ın popüler olmama ihtimali var mı? Vegeta ve Bulma’nın oğlu olan bu zaman yolcusu, androidlerin yok ettiği dünyasını kurtarmak için geçmişe gelip Goku’yu uyarmasıyla hikayenin seyrini tamamen değiştirmişti.
Trajik geçmişi ve kararlılığı onu serinin en olgun karakterlerinden biri yapıyor. Dragon Ball Super’deki geri dönüşü bazı tartışmalara yol açsa da, Trunks’ın o ilk ortaya çıkışı ve Frieza’yı saniyeler içinde dilimlemesi, anime tarihinin en havalı girişlerinden biri olarak kalmaya devam edecek.
5) Vegito

Goku ve Vegeta’nın Potara küpeleriyle birleşmesi sonucu ortaya çıkan Vegito, gücün ve karizmanın zirvesi. Buu Saga’da işler çığırından çıktığında ve Gohan absorbe edildiğinde, bu ikilinin birleşmesi kaçınılmaz olmuştu. Ortaya çıkan karakter ise Super Buu’yu adeta bir oyuncak gibi hırpalayacak kadar güçlüydü.
Vegito sadece güçlü değil, aynı zamanda inanılmaz derecede eğlenceli bir dövüş stiline sahip. Ekran süresi az olsa da, her göründüğünde serideki güç dengelerini altüst etmesi ve o meşhur “Yosha!” enerjisi, onu ilk 5’e taşımaya yetiyor.
4) Piccolo

Goku’nun en eski rakiplerinden biri olan Piccolo, serinin en muazzam karakter gelişimlerinden birine sahip. Başlangıçta babasının intikamını almak isteyen bir iblis kralıyken, Gohan ile kurduğu bağ sayesinde Dünya’nın en sadık koruyucularından birine dönüştü. Hatta pek çok hayrana göre Gohan’ın “gerçek babası” unvanını hak ediyor.
Akira Toriyama’nın da favori karakterlerinden biri olduğu söylenen Piccolo, sadece gücüyle değil, bilgeliği ve stratejik zekasıyla da ön plana çıkıyor. Son dönemde aldığı yeni formlar ve hikayedeki artan rolü, bu yeşil devin popülaritesini haklı olarak zirveye yakın tutuyor.
3) Son Gohan

Dragon Ball Z’nin başında ürkek ve şımarık bir çocuk olarak tanıdığımız Gohan, potansiyeliyle hepimizi şaşırtmıştı. Babasının gölgesinden çıkıp, öfkesini kontrol etmeyi öğrendiğinde evrenin en güçlü savaşçılarından birine dönüştü. Cell Oyunları’ndaki o SSJ2 dönüşümü hala tüylerimizi diken diken eder.
Gohan’ın gelişimi zaman zaman tutarsızlıklar gösterse de, ailesini korumak için barışçıl doğasını bir kenara bırakıp savaşması her zaman etkileyici. Japon izleyiciler arasında popüler olmadığına dair dedikodular dolaşsa da, bu anket sonuçları Gohan’ın küresel çapta ne kadar sevildiğini ve “Beast” formuyla tekrar zirveye oynadığını kanıtlıyor.
2) Vegeta

Gururlu Saiyan Prensi, serinin ikincil kahramanı ve şüphesiz en iyi işlenmiş karakteri. Başlangıçta bencil bir istilacıyken, zamanla Dünya’yı evi olarak benimseyen, ailesine değer veren gerçek bir müttefike dönüştü. Ancak Goku ile olan o tatlı-sert rekabetinden asla vazgeçmedi.
Vegeta, “shonen rakibi” kavramının ders kitaplarındaki karşılığıdır. Kibirli tavırları, asla pes etmeyen iradesi ve sürekli sınırlarını zorlaması onu ikonik kılıyor. İlk ortaya çıktığında öldürülmesi planlanan bu karakterin, hayranların sevgisi sayesinde hayatta kalıp bugün serinin en önemli ikinci ismi olması, onun gücünü gösteriyor.
1) Son Goku

Ve zirve… Şaşırdık mı? Tabii ki hayır. Son Goku, sadece Dragon Ball’un değil, tüm anime dünyasının yüzü. Kuyruklu tuhaf bir çocuk olarak başladığı yolculuğunda, bugün tanrılarla yumruk tokuşturan bir evrensel ikona dönüştü. Saiyan kökenlerini öğrenmesi, Süper Saiyan oluşu ve bitmek bilmeyen o saf dövüş tutkusu…
Goku’yu popüler olarak tanımlamak yetersiz kalır; o bir kültür fenomeni. Saf kalbi, arkadaşlarına olan bağlılığı ve asla sınır tanımayan gücüyle Goku, dünya çapında milyonlarca insana ilham verdi. Dragon Ball var olduğu sürece, Goku’nun zirvedeki yeri sarsılmayacak gibi görünüyor.
Dragon Ball Hayranlarının En Çok Merak Ettiği Sorular
Bu devasa anket vesilesiyle Dragon Ball evreni hakkında internette en çok aratılan ve tartışılan konuları da sizler için derledik.
Dragon Ball evrenindeki en güçlü karakter kim?
Bu anket popülerliği ölçse de, güç sıralaması her zaman tartışmalıdır. Resmi olarak Zeno (Omni-King) evrenin en güçlü varlığı kabul edilir. Ancak dövüşçüler arasında bakarsak; melekler (Whis gibi) ve Yıkım Tanrıları (Beerus) hala Goku ve Vegeta’nın üzerindedir. Ölümlüler arasında ise Black Frieza şu an mangada zirvede görünüyor.
Goku mu daha güçlü yoksa Vegeta mı?
Bu sorunun cevabı sürekli değişir. Goku genellikle yeni formlara (Ultra Instinct gibi) önce ulaşarak bir adım önde olur. Ancak Vegeta, Ultra Ego formu ve stratejik zekasıyla aradaki farkı her zaman kapatır. Şu anki güncel hikayede (Super Hero filmi sonrası) Vegeta’nın Goku’yu antrenman maçında yendiğini gördük, yani rekabet kafa kafaya devam ediyor.
Dragon Ball izleme sırası nasıl olmalı?
Seriye yeni başlayacaklar için ideal kronolojik sıra şöyledir: Önce orijinal Dragon Ball (Goku’nun çocukluğu), ardından efsanevi Dragon Ball Z (veya yenilenmiş hali Dragon Ball Kai), sonrasında ise güncel olayların işlendiği Dragon Ball Super. Dragon Ball GT ise ana hikayeden bağımsız (non-canon) kabul edildiği için alternatif bir son olarak izlenebilir.


Yorum (0)