Animasyon dünyasının altın çağını yaşadığımız şu günlerde, Adult Swim yine yapacağını yaptı ve adeta “Animasyonun Avengers” ekibini bir araya getirdi. Eğer Steven Universe, Adventure Time veya Over the Garden Wall gibi yapımlarla büyüdüyseniz ya da bu serilerin derinliğine hayran kaldıysanız, kemerlerinizi bağlayın. Çünkü karşımızda sadece bir çizgi film değil, dört vizyoner hikaye anlatıcısının bilinçli bir izolasyonla yarattığı, yaratıcılık sınırlarını zorlayan bir deney olan “The Elephant” duruyor.
Bu proje, Rebecca Sugar, Ian Jones-Quartey, Pendleton Ward ve Patrick McHale gibi dev isimleri, sonucun ne olacağını bilmedikleri bir bilinmeze sürükledi. Normal şartlarda, birbirinden habersiz ekiplerin tek bir hikayeyi parça parça oluşturması tam bir felaketle sonuçlanabilirdi. Ancak Adult Swim’in bu cesur hamlesi, beklenenin aksine akıcı, sürreel ve büyüleyici bir anlatıya dönüştü. Sanatsal keşfin hala her şeyden önemli olduğunu kanıtlayan bu yapım, kanalın neden hala sektörün en özel kalesi olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Sürrealist Bir Oyun: Exquisite Corpse Tekniği
“The Elephant”, sanat tarihinde sürrealistlerin sıkça başvurduğu “Exquisite Corpse” (Zarif Ceset) çizim oyunundan ilham alıyor. Warner Bros. Animation’dan Vishnu Athreya, bu dört dehayı bir araya getirerek kuralları koydu: Her ekip hikayenin bir bölümünü (baş, gövde veya ayaklar) üstlenecek, ancak diğer ekiplerin ne hazırladığından tamamen habersiz olacaktı. Bu noktada devreye giren “oyun kurucular” Jack Pendarvis ve Kent Osborne, spoiler vermeden sadece sürekliliği sağlamakla görevliydi.
Her biri yedi dakikalık segmentlerden oluşan bu yapım, yaratıcılarının imzasını taşısa da, onları tanıdığımız şovlardan tamamen farklı bir tada sahip. Bu engellere rağmen, ortaya çıkan iş; kimlik, varoluşsal merak ve bizi tanımlayan kırılgan ilişkiler üzerine ortak bir tema yakalamayı başarıyor. Yapay zekanın (AI) yaratıcılığı tehdit ettiği tartışmalarının ortasında, insan zekasının ve ruhunun neler yapabileceğine dair muazzam bir kanıt niteliğinde.
İzleyicilerin Aklındaki Sorular: The Elephant ve Yaratıcı Süreç
Türkiye’deki animasyon tutkunlarının bu proje hakkında en çok merak ettiği detayları ve perde arkasındaki işleyişi sizler için derledik.
The Elephant projesinin arkasındaki isimler kimler?
Proje tam anlamıyla bir yıldızlar geçidi. Adventure Time‘ın yaratıcısı Pendleton Ward, Steven Universe‘ün arkasındaki deha Rebecca Sugar, OK K.O.!‘dan Ian Jones-Quartey ve hepimizin kalbini kıran Over the Garden Wall‘un yaratıcısı Patrick McHale bu işin mimarları. Ayrıca Titmouse (ABD/Kanada), eMation (Güney Kore) ve Rudo (Arjantin) gibi dünyanın dört bir yanından stüdyolarla çalıştılar.
Exquisite Corpse (Zarif Ceset) oyunu nedir?
Bu, katılımcıların bir kağıdı katlayarak birbirlerinin çizimini görmeden bir figürü tamamladıkları eski bir sürrealist tekniktir. “The Elephant”ta bu teknik hikaye anlatıcılığına uyarlandı. Kurallar basitti: Karakter ölmeli, karakter önceden oynadıkları oyundan gelmeli ve her perdenin farklı bir yaratıcı ekibi olmalı.
Adult Swim yapımları nerede izlenir?
“The Elephant” ve yapım sürecini anlatan “Behind the Elephant” belgeseli, globalde HBO Max üzerinden izleyiciyle buluşuyor. Ülkemizdeki erişim, platformların lisans anlaşmalarına göre değişiklik gösterebiliyor.
Risk Almak ve Kolektif Başarı
BJ Colangelo’nun katıldığı özel gösterimde Rebecca Sugar, sürecin getirdiği endişeyi “Kurulumun veya sonucun ne olduğunu bilmiyorduk” diyerek özetliyor. Asıl soru şuydu: Uyumsuzluğun amaç olduğu bir yerde nasıl uyumlu bir şey yaparsınız? Katılımcıların hepsi, sonucun çalışmayacağından korktuklarını itiraf etseler de, “The Elephant” günümüzün riskten kaçınan stüdyo ortamında nadir bulunan bir başarı olarak parlıyor.
Müzikal çeşitlilik de projenin bir diğer güçlü yanı. Dolphin Hyperspace ve The Blasting Company gibi farklı seslerin dahil olması, her segmente ev yapımı ve kişisel bir dokunuş katıyor. Ian Jones-Quartey, bu durumu 90’ların efsanevi MTV kuşağı “Liquid Television”a benzetiyor. New York’taki School of Visual Arts’ta birlikte okuyan Sugar ve Jones-Quartey’nin segmenti, o dönemin ruhunu fazlasıyla taşıyor.
Sonuç olarak “The Elephant”, Adult Swim’in sadece “yetişkinler için çizgi film” yapan bir kanal olmadığını, aynı zamanda homojenliğe direnen ve yaratıcı özerkliği savunan bir karşı kültür alanı olduğunu kanıtlıyor. Smiling Friends gibi son dönem başarılarının yanına eklenen bu proje, animasyonu kolektif ve ideolojik bir sanat formu olarak kucaklıyor.
Yaratıcı ekip, bu deneyin devam etmesini ve yeni nesil sanatçılara mentorluk yapmayı istediklerini belirtiyor. Bu, sadece ünlü isimleri kullanmak değil, aynı zamanda sektörün tecrübeli isimlerinin meşaleyi devretmesi adına harika bir fikir. Sıradan izleyici için biraz “tuhaf” kaçabilecek olsa da, kendini hikayenin akışına bırakmaya hazır olanlar için “The Elephant”, eşi benzeri olmayan bir deneyim vaat ediyor. Eğer sanatsal risklerin alındığı o eski güzel günleri özlediyseniz, bu yapımı ve kamera arkası belgeselini mutlaka listenize ekleyin.
Yorum (0)