Korkunun doğasını anlamaya çalışırken genellikle Freudyen teorilere, hadım edilme korkusuna veya Lacan’ın “Kadın diye bir şey yoktur” gibi beylik laflarına takılıp kalabiliyoruz. Akademik açıklamalar bir kenara dursun, Japon korku kültürünün (J-Horror) efsanevi ismi ve When They Cry serisinin yaratıcısı Ryukishi07’nin olaya bakışı çok daha basit, çok daha bizden ve dürüstçe söylemek gerekirse çok daha ürpertici: Erkekler korkuyor, kadınlar korkutucu ve bu durum tek kelimeyle muazzam bir şey.
Şu sıralar hepimizin merakla beklediği, seriye taze bir kan pompalayacak olan Silent Hill f‘in senarist koltuğunda oturan Ryukishi07, GamesRadar+’a verdiği demeçte Japon korku oyunlarının neden kadın karakterler üzerine kurulu olduğuna dair, geek dünyasının bam teline dokunan açıklamalarda bulundu.
Japon Korku Oyunları Neden Kadın Karakterlere Odaklanıyor?

Korku türü, özellikle oyun dünyasında, erkek egemen bir kitleye hitap ediyor gibi görünse de, hikayelerin merkezinde genellikle kadınlar var. Ryukishi07 bu durumu erkek psikolojisinin karmaşıklığına bağlıyor. Ona göre karşı cins, bir erkeğin gözünde sadece sevgi nesnesi değil; aynı zamanda hayranlık ile dehşet arasında gidip gelen, kontrast duyguların kaynağı.
Bizim de merak ettiğimiz, “Japon korku oyunları neden bu kadar korkunç?” sorusunun cevabı belki de burada yatıyor. Ryukishi07, kadınların varlığının ortaya çıkardığı bu yoğun ve karmaşık duyguların, Japon korkusundaki o ince işlenmiş dramanın ana yakıtı olduğunu söylüyor. Yani mesele sadece bir hayalet görmek değil, o hayaletin temsil ettiği duygusal yükle yüzleşmek.

Silent Hill f: İyi Kızlar, İyi Eşler ve Kozmik Dehşet
Ryukishi07’nin bu felsefesini en net göreceğimiz yer şüphesiz Silent Hill f olacak. 1960’ların Japonya’sında geçen oyun, sadece sisli sokaklarla değil, dönemin katı toplumsal beklentileriyle de bizi germeye hazırlanıyor. “İyi bir kız” veya “iyi bir eş” olma baskısının, nasıl kozmik bir dehşete dönüşebileceğini deneyimleyeceğiz.
Oyunun dünyası, yazarın zihnindeki labirentin bir yansıması gibi. Karşımıza çıkacak düşmanlar arasında ölümcül bebekler kusan tümör benzeri yapılar ve sisi bir hastalık gibi yayan gelinler var. Başkarakterimiz Hinako ise bu kabusun ortasında, elinde bir boruyla (evet, klasik Silent Hill borusu!) hayatta kalmaya çalışan “tatlı” bir karakter. Ryukishi07’nin dünyasında en masum görünenin, en vahşi hayatta kalma mücadelesini vermesi şaşırtıcı değil.
Yazarın İtirafları ve Kadınlara Duyulan “Kutsal” Korku
GamesRadar+’ın yazarı Ashley Bardhan’a konuşan Ryukishi07, kadınlara karşı hislerini “saygı, huşu, dostluk ve korku” karışımı olarak tanımlıyor. Bu, aslında birçoğumuzun hayatındaki o bilinmezliğe duyduğu saygının bir yansıması. Üstat, yazdığı hiçbir korku hikayesini kadınların varlığı olmadan tamamlayamayacağını açıkça belirtiyor. Onun için kadınlar, çözülmesi gereken bir gizemden ziyade, saygı duyulması gereken kozmik varlıklar gibi.
Burada ilginç bir detay var; Ryukishi07 hikaye anlatarak kadınları “çözdüğünü” iddia etmiyor. Aksine, “Hiçbirimiz karşı cinsi asla tam olarak anlayamayacağız ve bunu iddia etmek küstahlık olur,” diyerek olaya felsefi bir nokta koyuyor. Ona göre yapılması gereken, bu karşılıklı yanlış anlaşılmayı kabul edip, saygı ve sevgi duymaya devam etmek.
Psikolojik Korkunun Altın Çağına Dönüş mü?
Peki, tüm bu felsefi altyapı oyuncular için ne anlama geliyor? Silent Hill f ne zaman çıkacak henüz net bir tarih olmasa da, Ryukishi07’nin bu yaklaşımı, serinin özlediğimiz o derin, rahatsız edici ve düşündürücü köklerine döneceğinin sinyallerini veriyor. Sadece “jumpscare”lerden ibaret olmayan, karakter psikolojisinin derinliklerine inen ve toplumsal rolleri sorgulatan bir yapım yolda.
Yazarın kadın temaları üzerine çalışmayı, onlara adayabileceği “en büyük saygı duruşu” olarak nitelendirmesi, oyunun hikaye anlatımı konusunda ne kadar iddialı olduğunun kanıtı. Biz oyuncular içinse bu, “mutlu son” beklentisini bir kenara bırakıp, Ryukishi07’nin hazırladığı o güzel ve korkunç kabusa kendimizi bırakmak anlamına geliyor.
Sonuç olarak, Japon korku sineması ve oyunlarında gördüğümüz o uzun saçlı, tekinsiz kadın figürleri sadece birer canavar değil; onlar toplumun, bastırılmış duyguların ve erkek bilinçaltının birer yansıması. Silent Hill f ile bu yansımanın en karanlık ve en estetik halini görmeye hazır olun.


Yorum (0)