Punisher Sovyet | Bir Çizgi Roman İncelemesi

Punisher Sovyet | Bir Çizgi Roman İncelemesi

Yasin Demirtaş tarafından ·
Aralık 18, 2025

Garth Ennis İmzasıyla: Punisher’ın Adalet Terazi

Çizgi roman dünyasının en sarsıcı ikililerinden biri şüphesiz Garth Ennis ve Punisher’dır. Sizlere, suç savaşçısı Frank Castle’ın o bildiğimiz karanlık ve kanlı dünyasından, okuyucuyu her defasında içine çeken türden özel bir hikayeyi sunmak istiyorum. Malumunuzdur ki Punisher; suçla mücadelesini ve kendi adaletini elini kana bulayarak sağlayan, ancak bunu yaparken masumlara zarar vermemek için azami dikkat gösterip sadece “gerçek” suçluları cezalandıran bir anti-kahramandır.

Hedefteki İsim: Proçenko

Bu hikayede Punisher, ABD’de faaliyet gösteren Rus mafya babası Proçenko’nun peşine düşüyor. Hikaye, Frank Castle’ın Proçenko’ya ait bir sevkiyata düzenlediği baskınla başlıyor. Çatışma sonrası yaralı halde bulduğu bir çete üyesinden, örgütün gelecek planları ve mekanları hakkında kritik bilgiler ediniyor. Ancak Castle, bu av sırasında Proçenko’nun peşindeki tek kişinin kendisi olmadığını fark ediyor.

Valeri ve Frank Castle’ın ilk karşılaşması

Bir mekana yapılan baskın sırasında Frank, Valeri Stepanoviç ile karşılaşıyor. Valeri, 1987’de Afganistan’ın SSCB tarafından işgalinde yer almış, intikam ateşiyle yanan eski bir Rus askeri. En az Punisher kadar konuşkan ama bir o kadar da öfke dolu. Valeri’nin Proçenko’nun peşinde olmasının sebebi ise yıllar önce yaşanan korkunç bir ihanete dayanıyor.

1987 Afganistan: İhanetin Kökleri

Valeri, Frank Castle’a geçmişte yaşananları tüm çıplaklığıyla anlatıyor. Savaş yıllarında Valeri ve bağlı olduğu tümenin tüm intikal planları, Afganistan dağlarından geçiş rotaları, bizzat komutanları olan Proçenko tarafından para karşılığında Afgan Mücahitlere satılmıştı. Bu ihanet sonucu tümen pusuya düşürülmüş ve çok ağır kayıplar verilmişti.

Sağ kalanlar arasında olan Valeri, esir düştüğünde insanlık dışı işkencelere tanık olmuştu. Mücahitler tarafından ellerinden bıçakla bir ağaca sabitlenen Valeri, gözlerini açtığında dört silah arkadaşının derilerinin yüzüldüğünü görmüştü. Bu vahşeti Punisher’a anlatırken, arkadaşlarının çığlıklarını hatırlayan eski asker gözyaşlarını tutamıyor.

Yıllar içinde emekli olup yeraltı dünyasına geçiş yapan Proçenko, Rusya’dan Amerika’ya uzanan geniş bir uyuşturucu ve suç ağını yönetmektedir. Ancak Valeri, o dağlarda bıraktığı arkadaşlarının intikamını almak için yemin etmiştir. Bu ortak amaç, Valeri ve Frank Castle’ı kaçınılmaz bir ittifaka sürükler. Artık “cezalandırma” nerede, Punisher ve Valeri oradadır.

Takip ve Beklenmedik Müttefik

Proçenko’nun sevkiyatlarından birine düzenlenen baskında, ters dönen araçların birinden sürpriz bir isim çıkar: Proçenko’nun genç eşi. Punisher ve Valeri tarafından sorgulanan kadın, mafya babasının kendisinden önceki tüm eşlerini öldürdüğünü, kendisinin ise hayatta kalmayı “erkeklerin ilgisini canlı tutarak” başardığını itiraf eder.

Ancak kadının üzerinde bir takip cihazı vardır. Paranoyak Proçenko, eşinin her adımını izlemektedir ve adamları kısa sürede yerlerini tespit eder.


Çıkan kargaşada ormana kaçarak izlerini kaybettirmeyi başarırlar. Bir uçurum kenarına geldiklerinde ise hikaye trajik bir dönüm noktası yaşar; genç kadın, belki de Proçenko’nun gazabından kurtuluş olmadığını düşünerek kendini aşağı bırakır. Akıbeti hem okuyucu hem de Castle için bir muamma olarak kalır.

Bu sırada Valeri zekice bir hamle yapmıştır; kadının üzerindeki takip cihazını alıp, peşlerindeki araçlardan birine yerleştirmiştir. Artık avlanan değil, avcı konumundadırlar.

Valeri’nin Son Savaşı

Proçenko’nun üç oğlu da onları avlamaya çalışan ekibin içindedir. Punisher ve Valeri, tepelerinde dönen helikopterin açtığı ateş yüzünden sıkışır ve bir kamyonetin altına sığınmak zorunda kalırlar. Tam bu anda Valeri, arkadaşları için son fedakarlığını yapar.

Kamyonetin altından fırlayan Rus asker, açıktaki makineli tüfeği kaparak helikoptere mermi yağdırır. Helikopteri düşürmeyi başarır ancak bedelini canıyla öder. Kontrolden çıkan helikopterin pervanesi, Valeri’nin göğsüne saplanarak sırtından çıkar ve bu intikam dolu askerin hayatına son verir.


Mezar ve İnfaz

Ortalık sakinleştiğinde Frank Castle, Proçenko’nun sağ kalan üç oğlunu yakalar. Onlara, hayatını feda eden Valeri için çıplak elleriyle bir mezar kazmalarını emreder.

Oğullardan biri bu emre itiraz edince, Punisher tereddüt etmeden onu kafasından vurur. Kalan iki kardeş, korku içinde mezarı kazar. Valeri onuruna yakışır şekilde gömüldükten sonra Castle, Proçenko’nun diğer iki oğlunu da orada infaz eder. Adalet, Frank Castle için tölerans kabul etmez.

Büyük Yüzleşme: Senatör ve Mafya Babası

Pronçenko’nun eşi, intihar etmeden önce Castle’a kritik bir bilgi vermişti: Proçenko, Amerikalı bir Senatör ile yasadışı iş birliği içindeydi ve gizli bir mekanda buluşacaklardı. Punisher’ın sıradaki ve nihai hedefi bu toplantıdır.

Frank Castle mekanı basarak Senatör ve Proçenko’yu esir alır. Senatöre dönerek, Proçenko’nun yıllar önce Afganistan’da kendi askerlerine nasıl ihanet ettiğini ve onların korkunç ölümlerine nasıl sebep olduğunu soğukkanlılıkla anlatır.

Ardından Punisher masaya bir bıçak bırakır. Senatörün ellerini ve ağzını sıkıca bağladıktan sonra Proçenko’ya döner ve kan donduran emri verir: “Senatörün kıyafetlerini çıkar ve derisini yüz.”

Proçenko başta dirense de, Castle ona başka hiçbir çıkış yolu olmadığını, hayatta kalmak için tek şansının bu olduğunu gösterir. Kendi canını kurtarma içgüdüsüyle Proçenko, oğullarının katili ve en büyük düşmanının gözetiminde iş ortağının derisini yüzmeye başlar. Kusarak, altına yaparak, psikolojik bir yıkım içinde bu vahşeti gerçekleştirir. Ancak Castle’ın da belirttiği gibi; bir süre sonra yaptığı işe “kendini kaptırır”.

Eylem bittiğinde Proçenko şok içindedir. Punisher ona son dersini verir: Ömrü boyunca ellerini kirletmeden, korkunç emirleri başkalarına vererek yaşamıştı. Şimdi ise verdiği o emirlerin ağırlığını ve vahşetini bizzat tecrübe etmiştir.

Sonuç: Bir Yudum Vodka

Olayın ardından Proçenko, Senatöre karşı işlediği bu canavarca suç nedeniyle yargılanır ancak mahkeme heyeti tarafından “akli dengesi yerinde değil” kararı verilir. Frank Castle içinse durum nettir; Proçenko yaptığı şeyin ağırlığı altında ezilmiş, konuşma yetisini kaybetmiş ve kendi zihninin hapishanesine kilitlenmiştir.

Hikayenin son sahnesinde Frank Castle, bir barda tek başına otururken görülür. Önündeki vodkayı kaldırır ve Valeri’yi hatırlar. Bu sessiz kadeh kaldırış, sevdikleri uğruna intikam peşinde koşan ve bu yolda kendini tüketen bir başka askere duyulan saygının ifadesidir. Zira Valeri Stepanoviç’in ruh halini dünya üzerinde en iyi anlayabilecek kişi Frank Castle’dan başkası değildir.

Garth Ennis’in yazdığı bu hikaye, ilk okumada çarpıcı etkisiyle okuyucuyu sarsıyor. Punisher külliyatı içindeki en vahşi örnek olmasa da, psikolojik derinliği ve “adaletin” gri tonlarını işleyişiyle akıllardan çıkmayacak bir eser.

Yasin Demirtaş

Yasin Demirtaş

Milyonlarca ışık yılı uzakta kendimi arıyorum. Peki ya evrende yalnız değilsem?

Yorum (0)