Stephen King evreninin en karanlık köşelerine yaptığımız yolculukta, “It: Welcome to Derry” ilk sezonuyla nihayet ekranlarımıza veda etti. Ancak dürüst olmak gerekirse, sezon finali ne kadar görkemli olmaya çalışsa da, bizce asıl finali bir önceki bölümde yaşadık. Joe Roberts’ın da isabetli bir şekilde vurguladığı gibi, dizinin 7. bölümü olan “The Black Spot”, sadece bu yapımın değil, “It” külliyatının ekran uyarlamaları arasındaki en sarsıcı işlerden biriydi.
Dizi, sezon finalinde rotayı biraz şaşırıp fantastik unsurlara fazla yaslanınca, bir önceki bölümün yarattığı o muazzam ve gerçekçi korku atmosferine biraz haksızlık etmiş oldu. Peki, neydi bu “The Black Spot” bölümünü bu kadar özel kılan ve finalin gölgede kalmasına neden olan şeyler? Gelin, Derry’nin lanetli tarihine biraz daha yakından bakalım.
Gerçek Korku Palyaçolardan Değil, İnsanlardan Gelir
Korku severler olarak Pennywise’ın dişlerini göstermesine bayılırız, ama “Welcome to Derry” bize korkunun en saf halinin doğaüstü varlıklarda değil, bizzat insan doğasında saklı olduğunu hatırlattı. 7. bölüm, Stephen King’in romanında Mike Hanlon’ın babası Will Hanlon’ın bir flashback ile anlattığı o meşhur “Black Spot” yangınını merkeze alıyor. Kitapta nispeten kısa geçilen bu olay, dizinin yaratıcıları Andy Muschietti, Barbara Muschietti ve Jason Fuchs tarafından genişletilerek, izleyicinin midesine yumruk gibi inen bir sekansa dönüştürülmüş.
Black Spot olayı nedir? diye merak edenler veya kitabı henüz okumamış olanlar için durumu şöyle özetleyelim: Derry’deki siyahi askerlerin sosyalleştiği gizli bir bar olan Black Spot, kasabanın ırkçı grubu “Maine Legion of White Decency” tarafından ateşe veriliyor. Ancak dehşet sadece yangınla sınırlı kalmıyor; bu grup kapıları kilitleyip içeridekileri tuzağa düşürüyor ve kaçmayı başaranları da dışarıda bekleyip vuruyor. Bu bölümde Pennywise’ın kurbanlarını avlama şekli kitaptan farklı olsa da, asıl korkutucu olan şey o değil; tarihin tozlu sayfalarından fırlamış gibi duran bu saf ırkçı şiddet.
Dizinin bu noktada yakaladığı ton o kadar çiğ ve rahatsız ediciydi ki, nükleer felaket korkusuyla başlayan sezonun zirve noktası kesinlikle burasıydı. İzleyiciyi doğaüstü bir canavardan çok, kapının önünde silahla bekleyen “insan” canavarlar gerdi.
Final Bölümü: Büyülü Ağaçlar ve Ton Karmaşası
7. bölümün yarattığı bu ağır ve etkileyici atmosferden sonra, sezon finalinin bizi götürdüğü yer ne yazık ki biraz “hafif” kaldı. Joe Roberts’ın eleştirisine katılmamak elde değil; dizi bir anda gerçekçi korku geriliminden çıkıp, “tam gaz fantezi” diyebileceğimiz bir alana savruldu.
Finalde kahramanlarımız, Pennywise’ın nehir kıyısındaki belirli bir ağaca ulaşmasını engellemeye çalışıyor. Neden mi? Çünkü o ağacı geçerse, yerli halkın kadim sütunlarla oluşturduğu koruma kalkanı işlevsiz kalacak ve “O” serbest kalacak. Bu “büyülü ağaç” kovalamacası, bir önceki bölümdeki o kan donduran gerçekçilikten sonra bizlere biraz anlamsız ve zorlama geldi.
Üstelik finalin kapanış sahnesi de ayrı bir tartışma konusu. Chris Chalk’ın canlandırdığı Dick Hallorann ve Jovan Adepo’nun hayat verdiği Leroy Hanlon, güneşli bir günde gülücükler saçarak vedalaşıyorlar. Bir dakika, daha yeni onlarca arkadaşınız yakılarak katledilmedi mi? Bu karakterler ne ara yas tuttu, ne ara bu travmayı atlattı? Welcome to Derry 2. sezon ne zaman gelir henüz netleşmese de, umarız yeni sezonda bu ton uyuşmazlığını çözerler.
Gelecek Sezonlar İçin Umut Var mı?
Yine de yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim; final bölümü Pennywise ile yapılan savaş konusunda 2019 yapımı “It Chapter Two” filminden daha tatmin edici sahneler sundu. Ayrıca dizinin en büyük bombası finalde patladı: “It”in kendi yok oluşunu engellemek için zamanda geriye yolculuk yaptığı doğrulandı! Bu, hikayenin döngüselliği açısından muazzam bir detay.
Ancak özetle, ırkçı şiddet gibi son derece ciddi ve ağır bir konuyu işledikten hemen sonra, karakterlerin hiçbir şey olmamış gibi güneşin tadını çıkardığı fantastik bir finale geçiş yapmak, anlatının gücünü zayıflattı. Biz Fanzade ekibi olarak, dizinin o karanlık ve gerçekçi tonunu korumasını tercih ederdik. HBO Max ekranlarında izlediğimiz bu macera, inişleri ve çıkışlarıyla hafızamızda yer etti, ancak zirve noktası kesinlikle final değil, o meşhur yangın sahnesiydi.
Yorum (0)