DC Comics evreninde işlerin ne kadar hızlı değişebileceğini hepimiz biliyoruz, ancak bazen karşımıza çıkan hikayeler “Acaba bu hangi evren?” sorusunu sordurtacak cinsten oluyor. Geçtiğimiz ay raflarda yerini alan ancak koleksiyonerlerin sessiz sedasız stokladığı Immortal Legend Batman #4, ikonik kötü karakterlerimizden (bazen de anti-kahramanımızdan) biri olan Poison Ivy için radikal bir değişikliğe gidiyor. Hazır olun, çünkü gelecekteki Gotham’da sarmaşıkların efendisi artık Pamela Isley değil; karşımızda “The Poisoned Man” yani Zehirlenmiş Adam var.
Bu yeni serinin atmosferi, bildiğimiz klasik Gotham kasvetinden biraz farklı. DC, burada hikayeyi biraz daha bilim kurgu ve Power Rangers (evet, yanlış duymadınız) estetiğiyle harmanlıyor. İnsanlığın karanlık maddeyi kullanarak uzay-zamanı büktüğü ve yıldızlararası seyahati mümkün kıldığı bir gelecekten bahsediyoruz. Ancak her teknolojik sıçramanın bir bedeli var; bu deneyler gerçeklikte yırtıklar açarak “Shadows” (Gölgeler) adında yaratıkların dünyamıza sızmasına neden oluyor. İşte bu noktada Batman, Robin ve Nightwing, farklı enerji türlerini kullanarak bu tehditle savaşıyor.

Jake: Bruce Wayne’in Okul Arkadaşından Doğanın İntikamcısına
Hikayenin merkezinde Jake adında yeni bir karakter var. Jake, sadece rastgele bir kötü adam değil; bu gelecekteki Bruce Wayne ile aynı okulda büyümüş, benzer ebeveyn travmalarına sahip gizemli bir geçmişi paylaşıyor. DC yazarları Kyle Higgins ve Mat Groom, karakterin köken hikayesini Bruce ile paralel kurgulayarak aralarındaki bağı daha trajik bir hale getirmiş.

Jake’in dönüşümü, DC Comics’in günümüzdeki yansımalarını taşıyor ancak belirgin farklarla. O, Immortal Legend evreninin Poison Ivy versiyonu: The Poisoned Man. Yeteneklerini ve doğa üzerindeki kontrolünü, serinin başkahramanı olan Immortal Legend Batman’i ortadan kaldırmak için kullanıyor.

Ancak burada klasik bir Poison Ivy dinamiği devreye giriyor. Jake’in Batman’i gerçekten öldürmek mi istediği, yoksa ona karşı konulamaz bir çekim mi hissettiği belirsiz. Çizgi roman panellerindeki gerilim, eski usul Batman ve Ivy ilişkisine, yani o meşhur “öldürücü öpücük” ikilemine göz kırpıyor.

Jake’in motivasyonları henüz tam olarak netleşmese de, Batman ile olan bu karmaşık dansı, karakterin derinliğini artırıyor. Sadece bir düşman mı, yoksa yanlış anlaşılmış bir doğa savunucusu mu? Bu soruların cevabı, serinin ilerleyen sayılarında gizli.

Poison Ivy’nin Çizgi Roman Tarihindeki Evrimi
Bu radikal cinsiyet değişikliği, aslında Poison Ivy’nin yıllar içinde geçirdiği sayısız dönüşümün sadece son halkası. Karakterin köklerine indiğimizde, 1966 yılında Robert Kanigher ve Sheldon Moldoff tarafından yaratıldığını görüyoruz. İlk başlarda Bettie Page ve Nathaniel Hawthorne’un hikayelerinden esinlenen, zehirli dokunuşa sahip bir botanikçiydi. Ancak asıl derinliğini 1988’de Neil Gaiman’ın yazdığı köken hikayesiyle kazandı.
Gaiman’ın versiyonunda, Dr. Pamela Isley, hocası Jason Woodrue (Floronic Man) tarafından kandırılan ve üzerinde deneyler yapılan utangaç bir öğrenciydi. Bu deneyler onu deliliğin kıyısına sürükledi ve bildiğimiz Poison Ivy doğdu. New 52 döneminde ve sonrasında ise hikayesi defalarca revize edildi; bazen doğuştan gelen bir cilt hastalığıyla, bazen de Wayne Enterprises’ta çalışan hırslı bir stajyer olarak karşımıza çıktı.
Poison Ivy Hakkında En Çok Merak Edilenler
Bu yeni “The Poisoned Man” versiyonuyla birlikte, okurlarımızın aklına takılan bazı temel soruları ve karakterin güç setini hızlıca hatırlayalım. İşte Türkiye’deki çizgi roman severlerin sıkça sorduğu o detaylar:
Poison Ivy’nin güçleri tam olarak nelerdir?
İster Pamela Isley olsun ister yeni versiyonu Jake, karakterin temel gücü “The Green” (Yeşil) ile olan bağlantısından gelir. Bitki yaşamını zihinsel olarak kontrol edebilir, onları büyütebilir ve silah olarak kullanabilir. Ayrıca vücudu her türlü toksine, bakteriye ve virüse karşı bağışıktır. Dokunuşu (veya öpücüğü) ölümcül olabilir ya da zihin kontrolü sağlayabilir.
The Green (Yeşil) nedir?
DC Evreni’nde tüm bitki yaşamını birbirine bağlayan elementel bir güçtür. Swamp Thing bu gücün avatarı (temsilcisi) iken, Poison Ivy de bu gücün en yetenekli kullanıcılarından ve koruyucularından biridir. Jake’in de bu güçten beslendiği açıkça görülüyor.
Immortal Legend serisi, Jason Woodrue referansları ve “The Gardener” (Bahçıvan) gibi yan karakterlerle Ivy’nin zengin geçmişine saygı duruşunda bulunurken, Jake karakteriyle masaya yepyeni bir kart koyuyor. Artık karşımızda sadece kandırılmış bir bilim insanı değil, Batman ile kişisel geçmişi olan ve doğanın öfkesini kuşanan bir adam var.
Sonuç olarak, Immortal Legend Batman #4, sadece bir cinsiyet değişikliği hikayesi değil; klasik DC lore’unu (külliyatını) alıp fütüristik bir potada eriten cesur bir deneme. Jake’in Batman ile olan mücadelesinin -veya flörtünün- nereye varacağını biz de merakla takip ediyoruz.


Yorum (0)