90’lı yıllarda çocukluğunu yaşamış hemen herkesin ortak bir anısı vardır: Okuldan eve koşarak gelmek ve televizyonun karşısına geçip o rengarenk kostümlü kahramanların dünyayı kurtarmasını izlemek. Power Rangers, sadece bir dizi değil, bir neslin hayal gücünü şekillendiren devasa bir markaydı. Yıllar içinde oyunlardan çizgi romanlara kadar her yere yayıldı. Ancak serinin beyaz perdedeki son büyük denemesi olan 2017 yapımı film, hayranlar arasında derin bir fikir ayrılığı yarattı. Büyük umutlarla ve seriyi yeni nesle taşıma hedefiyle yola çıkan yapım, kimlik arayışında kaybolmuş gibiydi.
Yine de yiğidi öldürüp hakkını yememek gerekiyor. Lionsgate’in bu cesur denemesi, görsel olarak etkileyiciydi ve Mighty Morphin ekibini modernize etme konusunda bazı parlak anlara sahipti. Ancak planlanan o devasa sinematik evreni başlatmak yerine, beklenen gişe başarısının altında kalarak devam filmlerinin ve yan projelerin daha başlamadan rafa kalkmasına neden oldu. Neyse ki Ranger’lar pes etmeyi sevmez. Şimdi önümüzde, markayı kökünden değiştirecek ve belki de o 2017 filminin hayalini kurduğu kaliteyi yakalayacak yepyeni bir dönem var.
2017 Reboot’u Neden Yarım Kalan Bir Aşk Hikayesine Dönüştü?
Hayranların Yıllarca Beklediği Yüksek Bütçeli Vizyon
2017 yılında Power Rangers filmi vizyona girdiğinde, stüdyonun hedefi sadece tek bir film yapmak değildi; onlar, Ranger’ları daha önce hiç görmediğimiz sinematik zirvelere taşıyacak çok filmli bir destan planlıyordu. Hatta filmin sonunda Tommy Oliver’a (Yeşil Ranger) yapılan o meşhur gönderme, gelecek planlarının ne kadar net olduğunun kanıtıydı. Bizler de koltuklarımızda heyecanla “İşte başlıyoruz” demiştik.
Ne yazık ki gişe rakamları bu hayalleri suya düşürdü. Ancak ticari hayal kırıklığına rağmen, serinin sadık kitlesinin büyük bir kısmı filmin yapmaya çalıştığı şeyi gerçekten sevmişti. Onlarca yıl boyunca kısıtlı televizyon bütçeleri, Japonya’dan alınan geri dönüştürülmüş görüntüler (Super Sentai) ve hızlı üretim takvimleriyle tanımlanan bir marka için bu film, bambaşka bir seviyeyi temsil ediyordu.
Film; cilalı kostümleri, tamamen CGI ile yaratılmış devasa Zord savaşları ve Elizabeth Banks’in harika yorumuyla modernize edilmiş Rita Repulsa karakteriyle kuralları baştan yazmıştı. İlk kez Ranger’lar, gerçek bir stüdyo süper kahraman filmi ağırlığında hissettiriyordu. Aradan geçen zamana rağmen, hala o potansiyel devam filminin neler sunabileceğini konuşuyoruz. Lionsgate’in yol haritası sağlamdı ve bu evren, Hollywood kalitesinde bir hikaye anlatımını sonuna kadar hak ediyordu. Sadece büyümek için ihtiyacı olan fırsatı bulamadı.
Disney+ Dizisi: Başarısız Film Serisinin Ruhani Halefi Olabilir
Super Sentai Görüntüleri Olmadan Sıfırdan Bir Evren
Power Rangers efsanesinin bir sonraki büyük durağı bir sinema filmi değil, Disney+ üzerinde yayınlanacak olan kapsamlı bir reboot projesi olacak. Bu yeni seri, Ranger tarihinde çok kritik bir dönüm noktasını işaret ediyor: 2017 filminden bu yana ilk kez, Japon orijinali Super Sentai görüntülerine bağımlı kalmadan üretilen bir yapım izleyeceğiz. Kostümlerden Zord tasarımlarına, dövüş koreografilerinden senaryo akışına kadar her şey sıfırdan, batılı izleyici için özel olarak tasarlanıyor.
Bu, tek başına bile devasa bir değişim. 2017 film serisi finansal baskılar altında ezilirken, Disney+ projesi arkasına aldığı devasa prodüksiyon gücü ve yaratıcı özgürlükle geliyor. Yıllardır süregelen “Japon aksiyon sahnelerine uygun senaryo yazma” zorunluluğu artık yok. Bu durum, seriye kendi görsel dilini, tonunu ve mitolojisini oluşturma şansı tanıyor.
Bu açıdan bakıldığında, yeni dizi aslında 2017 filminin başarmak istediği şeyin “ruhani halefi” konumunda. Tıpkı film gibi sinematik bir kalite hedefliyor ancak bu sefer dijital platformların sunduğu uzun soluklu hikaye anlatımı avantajına sahip. Aceleye getirilmiş bir film senaryosu yerine, karakterlerin ve dünyanın sindire sindire işlendiği bir yapı göreceğiz. Eğer bu proje beklentileri karşılarsa, yarım kalan film evrenine üzülen bizler için en mükemmel telafi olabilir.
Markanın Geleceği Pamuk İpliğine Bağlı
Power Rangers Efsanesi İçin “Tamam mı Devam mı?” Dönemeci
Yeni Disney+ projesi heyecan verici olsa da, markanın genel geleceği için riskli bir virajdayız. Şu an geliştirilme aşamasında olan tek “live-action” (kanlı canlı) proje bu. Yani tüm yumurtalar aynı sepete konmuş durumda. Bu da yeni serinin omuzlarına, 2017 filminin taşıyamadığı kadar büyük bir yük bindiriyor.
Bu yeni yapım, eski sezonlara bağlanmayacak, eski oyuncuları geri getirmeyecek veya nostaljiye sığınmayacak. Tamamen temiz bir sayfa açılıyor. Bu “sıfırdan başlama” kararı cesurca olsa da riskleri beraberinde getiriyor. Eğer dizi tutarsa, Power Rangers markası önümüzdeki on yıl boyunca şekillenecek; yeni filmler, yan diziler ve oyuncak serileriyle evren genişleyecektir.
Ancak başarısız olursa, marka yeniden büyük bir kimlik krizine girebilir. Mighty Morphin‘den Dino Fury‘ye kadar defalarca kabuk değiştiren seri, günümüzün acımasız eğlence sektöründe bir hata daha yapma lüksüne sahip değil. Her şey bu reboot’un başarısına bağlı. Doğru vizyon ve prodüksiyon kalitesiyle, bu proje Ranger’ları hak ettiği yere taşıyabilir. Aksi takdirde, morfolanma zamanı sonsuza dek sona erebilir.
Power Rangers Hakkında En Çok Merak Edilenler
Türkiye’deki ve dünyadaki hayranların aklında bu yeni dönemle ilgili pek çok soru var. İşte bu dönüşüm süreciyle ilgili en kritik noktalar:
- Power Rangers yeni dizisi ne zaman yayınlanacak? Henüz resmi bir yayın tarihi açıklanmasa da, projenin geliştirme aşamasında olduğu ve Disney+ üzerinden izleyiciyle buluşacağı kesinleşti.
- Power Rangers 2017 devam filmi gelecek mi? Maalesef hayır. Gişe beklentilerinin karşılanamaması nedeniyle Lionsgate planlanan devam filmlerini iptal etti. Ancak yeni dizi, bu filmin yaratmak istediği atmosferi devralıyor.
- Yeni Power Rangers dizisi çocuklar için mi olacak? Seri her zaman genç kitleye hitap etse de, yeni projenin daha olgun, hikaye odaklı ve modern bir anlatımla hem yeni nesli hem de eski hayranları yakalaması hedefleniyor.
Yorum (0)