Anime dünyası uçsuz bucaksız bir evren, kabul edelim. Kimimiz epik savaşlara, kimimiz dokunaklı hikayelere, kimimiz de akıl almaz maceralara dalıyoruz. Ama bir de işin “kafa açan” kısmı var, değil mi? Hani şu, arkadaş ortamında bahsetmeye çekindiğimiz, belki de “Ne izliyor bu şimdi?” bakışlarına maruz kalmamak için gizlice, gecenin bir yarısı battaniyenin altında izlediğimiz o tuhaf ama bir o kadar da bağımlılık yapan animeler…
Kafa Açan Animeler: Kimseye Söylemeden Gizlice İzlediğimiz O Çılgın Yapımlar!
İster çocukluğumuzdan kalma, bugün bile kalbimizde özel bir yer tutan eski dostlar olsun, ister modern zamanların absürtlük abideleri… Bu animelerde öyle bir büyü var ki, kendimizi tutamıyor, o çılgın dünyaya dalıp gidiyoruz. Tıpkı paha biçilmez, gizli hazineler gibi; gözlerden uzak, yalnızken keyfine varılan.
Peki, bu “kafa açan” animeler neden bu kadar çekici?
Belki de normalin dışına çıkmaları, kalıpları yıkmaları ve bizi güldürürken aynı zamanda düşündürmeleri… Ya da belki de sadece saçmalıklarıyla içimizdeki çocuğu uyandırmalarıdır. Fanzade olarak biz de bu gizli zevklerin peşine düştük ve sizler için en akıl almaz, en “delirmiş” animelerden bazılarını derledik. Hazır olun, çünkü bu yolculukta mantık beklemek, kapıdan içeri girmeden bavulu dışarıda bırakmak gibi olacak!
Gintama: Ciddiyeti Ti’ye Alan Samuray Ruhu!
Görsel: Bandai Namco Pictures
Gintama’nın sadece önermesi bile başlı başına bir absürtlük şaheseri. Alternatif bir Edo Dönemi düşünün: Japonya’yı uzaylılar işgal etmiş, Şogunluk bir kukla hükümete dönüşmüş, samurayların kılıç taşıması yasaklanmış ve ana üçlü, tembel bir samuray (Gintoki), genç bir çocuk ve uzaylı bir kızdan oluşuyor. Gintoki mi? O, kılıç sallamak yerine manga okumayı ve şekerleme yapmayı tercih eden cinsten. Gintama, anime ve mangaların her yönüyle dalga geçiyor, popüler serilere ve onların abartılı kahramanlarına göndermeler yapıyor. Tuvalet mizahı ve çocuksu şakalarla dolu. Hatta bir bölüm, tüm katılımcıları tuvalet kağıdı olmayan bir umumi tuvalette mahsur kaldığı için bir turnuvayı durduruyor!
Peki, neden bir insan Gintama izler ki? Cevap basit: Çünkü inanılmaz komik! O saçma sapan şakaların ve göndermelerin altında, izleyiciyi içine çeken, sağlam hikaye örgüsü ve derin karakterler yatıyor. Gintama, ciddiyeti ti’ye alırken, yeri geldiğinde duygusal bir derinliğe de bürünebiliyor. Ancak kabul edelim, turnuva veya sınav bölümlerini aşırı ciddiye alan o “elit” anime fanlarından uzakta, yalnız izlemek en iyisi. Yoksa “Bu ne şimdi?” sorularına boğulabilirsiniz.
Space Dandy: Uzayın En Dandik Avcısıyla Sınırları Zorlamak
Görsel: Bones
Shinichiro Watanabe dendiğinde aklımıza genelde Cowboy Bebop veya Samurai Champloo gelir, değil mi? Ama bir de 2014 yapımı Space Dandy var ki, o bambaşka bir kulvarda koşuyor. Space Dandy, ya anında favoriniz olur ya da damakta kötü bir tat bırakır; ortası yok. Adeta deneysel bir anime diyebiliriz.
Ana karakterimiz Dandy’nin en belirgin özelliği, “dandy” (şık, zarif ama biraz da umursamaz) kişiliği. Uzayda daha önce hiç görülmemiş uzaylı türleri bulmak için çıktığı maceralar, aslında eğlenceli bir konsept. Ancak bu maceralar, ardı arkası kesilmeyen ölümler, tuvalet mizahı ve dördüncü duvarı yıkan sahnelerle dolu. Birçok anime izleyicisi, dördüncü duvardan kaçmak için anime izlerken, Dandy’nin bunu acımasızca yıkması bazıları için rahatsız edici olabilir. Tüm bunlara rağmen, Space Dandy, izlerken utanılacak en “kafa açan” anime değil belki ama “Neden izliyorsun bunu?” sorularına hazırlıklı olmakta fayda var.
Ghost Stories Dublajı: Efsanevi Bir Komedi Harikası Nasıl Doğdu?
Görsel: Pierrot Studios
İşte size gerçek bir efsane! Ghost Stories’in İngilizce dublajı, anime tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir fenomene dönüştü. ADV Films’e verilen tek kural, genel hikaye örgüsünü değiştirmemekti. Onlar da bu özgürlüğü sonuna kadar kullandı ve ortaya 2000’lerin başının en utanç verici ama bir o kadar da komik, “kafa açan” dublajlarından biri çıktı.
Japonca orijinali aslında bir komedi bile değildi; daha çok bir korku/gerilim animesiydi. Ama İngilizce dublaj, kara mizahı o kadar ustaca kullandı ki, seriyi kült bir komedi klasiğine dönüştürdü. Karakterlerin ağzından çıkan ırkçı, cinsiyetçi, politik göndermelerle dolu, inanılmaz derecede “yanlış” ama bir o kadar da güldüren replikler… 2000’lerde bile “Ayıp bu şimdi!” dedirten bir yapımdı. Bugün izlerken yakalanmanın ne kadar utanç verici olacağını düşünsenize! Ama o kadar kötü ki, gülmemek elde değil. Türkiye’deki anime izleyicileri arasında da özellikle internet üzerinden yayılan kesitleriyle büyük bir hayran kitlesi edinmiş, “Ya bu neydi böyle!” dedirten anlara sebep olmuştur. Gerçekten de efsane bir anime dublajı!
Bobobo-bo Bo-bobo: Burun Kıllarıyla Dünyayı Kurtaran Adam ve Japon Mizahı
Görsel: Toei Animation
Japonya’da medyanın oldukça sıkı kuralları olduğunu düşünürsek, bir şovun “uygunsuz” olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi gerçekten de “uygunsuz” olduğu anlamına gelir. Bobobo-bo Bo-bobo da tam olarak bu kategoriye giriyor: akıl almaz bir konu, göz kamaştırıcı animasyon stili ve tamamen alakasız mizah. Yıl 300X’te, zalim (ve kel) bir imparatorun “Saç Avcıları” askerlerini bir saç avına göndermesiyle başlıyor her şey.
Bobobo-bo Bo-bobo aslında Fist of the North Star’ın bir parodisi olarak başladı. Ana karakterin en güçlü tekniği mi? Kırbaç gibi burun kıllarını kullanması! Seri ilerledikçe diğer popüler Shonen serilerini de ti’ye aldı. Ama bu animeyi başkalarıyla izlemeyi utanç verici yapan şey, mizahının ne kadar “uçuk” olması. Bobobo-bo, manzai (Japonya’ya özgü bir stand-up komedi türü) mizahından oldukça etkilenmiş. Belki de bu yüzden, Batılı izleyiciler için tamamen anlaşılması zor gelebilir. Ama bu, yayınlandığı dönemde bir hit olmasına engel olmadı. Kel imparatorlara karşı burun kılı gücüyle savaşan bir kahraman… Daha ne olsun?
Pop Team Epic: Anlatması İmkansız, İzlemesi Bağımlılık Yapan Bir Absürtlük Senfonisi
Görsel: Crunchyroll
Küfür, abartılı şiddet ve ortalama bir izleyici için hiçbir anlam ifade etmeyen tuhaf mizah… Bkub Okawa’nın Pop Team Epic animesinin adı tam da bu! İlk bakışta, çocuklarla oturup izlenebilecek şirin, aile dostu bir anime gibi dursa da, bu sadece cazibesinin sahte bir parçası. Pop Team Epic’te çocuk dostu hiçbir şey yok. Hatta çoğu yetişkin bile isteyerek izlediğini itiraf etmez.
Popuko ve Pipimi henüz 14 yaşında olsalar da, garajda ayağına susturucu düşüren bir dede gibi küfrediyorlar ve ikili, akla hayale gelmeyecek en tuhaf şeylere bulaşıyor. Kısmen, Pop Team Epic animesi, ilham aldığı webcomic’in o çılgın havasına sahip. Ancak bölümlerin çoğu animeye özel materyallerden oluşuyor. Genellikle aynı sahnenin iki farklı şekilde tekrarlandığı, döngüsel bir tarzda yapılıyor. Bu da ne olup bittiğini anlamayı daha da imkansız hale getiriyor. Açıkçası, kimse bir arkadaşına Pop Team Epic’i açıklamak istemez, çünkü nasıl açıklayabilir ki? Sadece izleyip “Ne izledim ben şimdi?” diye kalırsınız.
Bu “kafa açan” animeler, bize sadece gülmeyi değil, aynı zamanda normların dışına çıkmanın, absürtlükte güzellik bulmanın ve bazen de sadece “öyle olduğu için” bir şeyleri sevmenin ne kadar keyifli olduğunu hatırlatıyor. Belki de anime izlemek, hayatın o kadar da ciddiye alınmaması gereken bir oyun olduğunu fısıldıyordur kulağımıza. Ne dersiniz, siz de bu çılgın dünyaya bir şans verecek misiniz?
Yorum (0)