Orijinal Brotherhood of Evil Mutants Ekibinden En Güçlü 5  Karakter

Orijinal Brotherhood of Evil Mutants Ekibinden En Güçlü 5 Karakter

Fanzade tarafından ·
Kasım 23, 2025

Merhaba Fanzade okurları! Bugün rotamızı mutant tarihinin en köklü, en tartışmalı ve dürüst olalım, en karizmatik oluşumlarından birine çeviriyoruz.

Biliyorsunuz, Professor X ve X-Men ekibi yıllardır bize insanlarla mutantların barış içinde yaşayabileceği o tatlı rüyayı satmaya çalışıyor. Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var: Brotherhood of Evil Mutants. 1964 yılında çizgi roman dünyasına ilk adımlarını attıklarında, sadece X-Men’in zıttı olarak değil, mutantların üstünlüğünü savunan radikal bir hareket olarak karşımıza çıktılar.

Bu ekibin arkasındaki beyin Magneto’nun motivasyonu ise, bir çizgi roman kötüsünden beklemeyeceğimiz kadar derin. Holokost dehşetini yaşamış biri ve modern dünyada dışlanan bir mutant olarak Magneto, insanlığın “kurtarılamaz” olduğuna inanıyordu. Ona göre çözüm barışta değil, güçteydi. İsimlerinde her ne kadar “Kötü” (Evil) ibaresi geçse de, onlar kendi hikayelerinin kahramanıydılar.

Peki, bu efsanevi oluşumun temellerini atan o orijinal 5 isim kimdi? Gelin, mutant devrimini başlatan bu kadroya yakından bakalım.

5. Toad (Mortimer Toynbee)

Listeye ekibin en “sadık” ama bir o kadar da itici üyesiyle başlıyoruz. Mortimer, nam-ı diğer Toad, yıllarca Brotherhood’un hem ayak işlerini yapan yancısı hem de zaman zaman liderliğe oynayan figürü oldu.

Adının hakkını vererek bir kurbağanın tüm özelliklerini taşıyor. Duvarlara tırmanabiliyor, inanılmaz mesafelere zıplayabiliyor ama asıl olayı o meşhur dili. Yaklaşık 9 metreye kadar uzayabilen bu diliyle rakiplerini yakalayıp fırlatabiliyor. İşin daha “iğrenç” kısmına gelirsek; felç edici bir reçine tükürebiliyor ve zihin kontrolü sağlayan feromonlar salgılayabiliyor. Belki ekibin en güçlüsü değil ama sadakati ve dayanıklılığıyla bu listenin demirbaşlarından biri.

4. Mastermind (Jason Wyngarde)

Fiziksel güç her şey değildir, bazen zihnin içinde olup bitenler çok daha tehlikelidir. İşte Jason Wyngarde, yani Mastermind, tam olarak bu noktada devreye giriyor. Hem Brotherhood hem de Hellfire Club üyesi olan bu adam, illüzyon sanatının kitabını yazmış desek yeridir.

Mastermind, kurbanının beş duyusunu birden kandırarak gerçeklik algısını tamamen değiştirebiliyor. Sadece anlık illüzyonlar değil, anıları bile manipüle edebiliyor. Polaris’e Magneto’nun kızı olduğunu unutturan, Wolverine’e ölmüş annesini gördüren hep oydu. Ancak en büyük (ve belki de en felaketle sonuçlanan) başarısı, Jean Grey’in zihniyle oynayarak onun Dark Phoenix‘e dönüşmesini tetiklemesiydi. Sonuçlarının ne kadar yıkıcı olduğunu hepimiz biliyoruz, değil mi?

3. Quicksilver (Pietro Maximoff)

Sinema evreninde bazen Avenger, bazen X-Men tarafında görsek de Pietro’nun kökleri Brotherhood’a dayanıyor. İkiz kardeşi Wanda ile birlikte bu yola başkoymuştu, ancak daha sonra kefaret arayışıyla Avengers saflarına geçtiler.

Marvel evreninin en hızlı isimlerinden biri olan Quicksilver için ses duvarını aşmak, sabah koşusu yapmak gibi bir şey. Su üzerinde koşabiliyor, devasa hortumlar yaratabiliyor ve duvarlara tırmanabiliyor. Bir keresinde dünyanın yarısını sadece 92 saniyede katetmişliği var! Hatta kendini biraz zorladığında radyo dalgalarını bile geride bırakarak ışık hızına yaklaşabiliyor. İster kahraman olsun ister kötü, düşmanları onu gördüklerinde iş işten çoktan geçmiş oluyor.

2. Magneto (Max Eisenhardt)

Ve işte o isim. X-Men’in varoluşsal sebebi, Omega seviye bir mutant ve manyetizmanın efendisi: Magneto. Eski dostu Charles Xavier’ın hayallerine karşı kendi gerçekliğini kurmak için bu takımı kurdu.

Magneto’nun gücünü anlatmaya kelimeler bazen yetersiz kalıyor. Elektromanyetik spektrum üzerinde kurduğu hakimiyetin neredeyse bir sınırı yok. Çizgi roman tarihinde Wolverine’in iskeletini vücudundan söküp aldığı o ikonik ve korkunç anı hatırlarsınız. Thor’un çekicini durdurabilen, gezegen çapında elektromanyetik darbeler (EMP) yaratabilen bir güçten bahsediyoruz. İstese dünyanın manyetik alanını silip yaşamı sonlandırabilir. Ancak onun derdi yok etmekten ziyade, mutant kardeşlerini özgürleştirmek. Sadece kullandığı yöntemler biraz… kanlı.

1. Scarlet Witch (Wanda Maximoff)

Listenin zirvesinde, Marvel Çoklu Evreni’nin en korkutucu varlıklarından biri var. Brotherhood’a ilk katıldığında sadece “şanssızlık büyüleri” yapan bir mutant sanılan Wanda Maximoff, zamanla içinde taşıdığı sonsuz Kaos Büyüsü’nü keşfetti.

Bu keşif, sadece onun değil, tüm evrenin kaderini değiştirdi. Zihin, zaman, uzay ve gerçeklik… Wanda için bunlar artık sadece oyun hamuru kıvamında. Meşhur House of M hikayesinde sadece üç kelimeyle (“No More Mutants”) dünyadaki mutantların neredeyse tamamının güçlerini sildiği anı hatırlayın. Phoenix Force ile kafa kafaya çarpışabilen, deliliğin sınırındayken tüm çoklu evreni tehdit edebilen bir güç. O, Marvel evreninin sadece en güçlülerinden biri değil, aynı zamanda en trajik ve tehlikeli figürü.


Fanzade Yorumu:
Orijinal Brotherhood ekibi, X-Men tarihinin en önemli yapı taşlarından biri. Onlar sadece “kötü adamlar” değil, aynı zamanda X-Men’in aynadaki karanlık yansımasıydı. Bugün izlediğimiz veya okuduğumuz modern mutant hikayelerinin temeli, 1964’teki bu kadroyla atıldı.

Sizce bu orijinal kadrodan en haklı motivasyona sahip olan kimdi? Magneto’nun davasında haklılık payı var mı? Yorumlarda buluşalım!

Fanzade

Fanzade

Fanzade.com

Yorum (0)