Bir Aile Portresi: Ryan North’un Kaleminden Fantastik Dörtlü

Bir Aile Portresi: Ryan North’un Kaleminden Fantastik Dörtlü

Mertkan Skywalker tarafından ·
Kasım 6, 2025

Yazıma başlamadan bu yazıda Ryan North tarafından yazılan Fantastic Four Vol.7 (2022-2025) ve, güncel devam eden, Fantastic Four Vol.8 (2025) serilerinden ufak da olsa spoilerlar bulunabileceğini belirtmek istiyorum.

2024 yazı; Paralel Evren Çizgi Roman’a gitmiş, almak için geldiğim Doom Patrol çizgi romanlarını toplamış ve “Acaba yeni ne alabilirim?” diye raflara göz gezdiriyorum. Marvel rafına bakarken gözüme Ryan North’un güncel Fantastic Four serisinin ilk sayısı çarptı, tabii o sıralar Dan Slott’un yazdığı F4 serisini okuduğumdan yeni bir F4 serisine başlayasım yoktu doğruyu söylemem gerekirse. İçimdeki bir his midir yoksa J. Scott Campbell’in çizdiği varyant kapar mıdır bilmiyorum ama bir şeyler beni bu çizgi romana çekiyordu ve aynı korku hikayelerindeki denizcilerin sirenlerin çağrısına karşı çıkamadığı gibi ben de bu çizgi romanın bana olan çağrısına karşı çıkamadım o gün farkında olmadan gelecekte en sevdiğim Fantastik Dörtlü serisi olacak olan çizgi romanın ilk sayısı ile dükkândan çıktım. Doğru hatırlıyorsam evime varır varmaz, yine çağrıya yenik düşerek, çizgi romanı okumaya başladım işte o zaman hayatım değişti diyebilirim…

Serinin ilk sayısı, Alicia Masters-Grimm ile Ben “The Thing” Grimm‘in her günü birbirinin aynısı diyebileceğimiz küçük bir kasabada otele girmesi ile başlıyor. Seri başlığının söylediğinin aksine ilk sayı “Dörtlü”yü değil bir çifti ele alıyor olması başta biraz şaşırtıcı gelse de 6 -veya belki de 12- sayılık bir olay örgüsü olacağını tahmin ederek okumaya devam ettim ve gün sonunda haklı da çıktım çünkü ilk sayının sonunda beni büyük bir sürpriz bekliyordu: Reed “Mr. Fantastic” Richards, New York’un bir mahallesinin yok olmasından sorumluydu! Anlattığı hikayenin güzelliğinin yanında bir de sayı böyle bir cliffhanger ile bitince dayanamadım hemen diğer sayıları okumaya koyuldum ve böylece şu anki -ve büyük ihtimalle hayatımın uzun bir dönemi- favori Fantastik Dörtlü serim olarak kalacak olan Ryan North’un Fantastic Four’u ile tanışmıştım.

O kadar uzun uzun seri -ve North’un yazarlığı- ile olan ilk tanışmamı anlatmamdan az çok bu seriyi ne kadar sevdiğimi anlayabilirsiniz ama büyük ihtimal aklınızda hala “Peki bunu sevginin nedeni ne?” sorusu geziyor olabilir. İşte şimdi North’un Fantastik Dörtlü’sünü neden bu kadar sevdiğimi anlatmanın zamanı:

“Metaforik Bir Dört”

Fantastic Four #4 (2025)

Sıralamaya başlarken Ryan North ile ilgili en sevdiğim şeyden başlamak istiyorum: sahne ışığının, en az bir kez de olsa, herkese vurması. Bu ne anlama geliyor diyebilirsiniz? Burada bahsettiğim şey -ilk sayıdan da anlayacağınız üzere- North, Fantastik Dörtlü’nün aile olduğunun hatta dörtten büyük bir aile olduğunun, aslında sadece dört kişiden (Mr. Fantastic, Invisible Woman, The Thing ve Human Torch) oluşmadığının ve diğer serilerde daha çok yan karakterler olarak kalan karakterlerin de ailenin önemli bir parçası olduğunun farkında olması. Az önce sizlere serinin ilk sayısından bahsederken serinin Fantastik Dörtlü’nün şu an hangi macerada olduğu ile değil Alicia ve Ben’in başından geçen küçük bir olay ile başladığını belirtmiştim aslında bu bile North’un diğer karakterlere, özellikle de Alicia’ya, ne kadar önem verdiğinin bir örneği diyebiliriz. Serinin birçok sayısında ailenin başka bir üyesinin macerasını okuyoruz bir sayıda sadece Johnny’nin başından geçenleri okurken bir sonraki sayıda ailenin çocukları Valeria, Franklin, Jo ve Nikki’nin maceralarını okuyoruz bu da hem ailenin bütün üyelerinin parlamasını sağlıyor hem de karakterlerin okuyucu tarafından daha çok tanınmasını hatta benimsenmesini sağlıyor. Okuyucu; karakterleri tanıdıkça, benimsedikçe, onların bir günü içerisinde oldukça sadece bu muhteşem aileyi sevmekle kalmıyor kendisini ailenin bir üyesi gibi hissediyor ve bir Fantastic Four çizgi romanının yapması gereken şey en önemli şey de bu.

Salak Küçük Maceralar

Bir önceki başlıkta her sayı bir karakterin bir gününü okuduğumuzu belirttim ama bunun pek de doğru olduğunu söyleyemem: evet, karakterlerin öne çıktığı standalone hikayeler serinin büyük bir kısmını oluşturuyor ama bu “Fantastik Dörtlü”nün hiç uzay keşfine çıkmadığı, Doctor Doom gibi klasik kötüleri ile kapışmadığı veya garip maceralara çıkmadığı anlamına gelmiyor ki bu bahsettiğim karakterlerin gündelik hayatlarında bile olaylar bir şekilde sarpa sarıyor. North, en sıkıcı gözüken sayısında bile bir şekilde okuyucunun ilgisini çekebilmeyi başarıyor ve ne olabileceğini tahmin edememenizi sağlıyor. Ben ve Reed market alışverişine diye çıkıp kendilerini antik bir doğa tanrısının kölesi olarak bulabiliyorlar. Bu hikayeleri okumanın en güzel yanı ise aynı şu an Matt Fraction’ın Batman’inde olduğu gibi çoğu sayının kendi içerinde başlayıp bitmesi ve tek sayıda bitmeyen hikayelerin ise bir sonraki ayda sonuçlanması böylece hem okuyucu okuduğu hikayeden doymuş bir şekilde ayrılabiliyor hem de istediği bir sayıdan okumaya başlayabiliyor.

Özü Yakalamak ve Kimyayı Tutturmak

Bana her zaman Spider-Man, Superman, Wonder Woman gibi uzun süredir hayatımızda olan karakterleri yazmak yeni bir karakter yaratmaktan daha zor gelmiştir özellikle de Fantastic Four veya X-Men gibi birden fazla kişiden oluşan bir ekiplerse. Yıllardır ortada olan bir külliyatın bir canonın olmasının ve karakterlerin kolay kolay değişemeyecek kendi kişiliklerinin olmasının yanı sıra bu karakterlerin bir de diğer karakterlerle olan kimyaları olması çok zorlayıcı olsa gerek. Yaratıcı biri olaraktan her yazar ister istemez yeni şeyler denemek ister diye düşünüyorum ama çok yeni bir şey yaparlarsa bu sefer de karakterin özünden uzaklaşabilme ihtimali çok yüksektir lakin bununla birlikte bir karakterde yenilik yapmaktan kaçınıp statüko fazlasıyla korunmaya devam edilirse gün sonunda karakterin ilgi çekiciği de kaybolur, buna şu an 616 Spider-Man’in yaşadığı durumu örnek verebiliriz. İşte bu noktada North, her başarılı yazarın yaptığını yapmayı başarmış diyebilirim: eski karakterlere yeni bir soluk getirmiş ve bunu yaparken özlerini korumayı da başarmış. Bir önceki başlıkta dediğim gibi okuyucu bu karakterleri tanıdıkça başlarından geçen maceraları okudukça onları daha da benimsiyor, onları kendine daha yakın hissediyor ama tabii ki de bunun tek nedeni okuduğu hikayelerin iyi olması değil aynı zamanda North’un karakterleri ve karakterler arası ilişkileri yazış şeklinin de önemi fazlasıyla yüksek. North, sadece karakterlerin özlerini yakalamakla kalmıyor onları yenileyerek kendine has bir şekle getiriyor ve tabii ki her karakterin parlamasına izin veriyor. North’un karakterlerin sadece kişilikleri ile oynamakla kalmıyor güçlerinin de sınırlarını zorlayarak yeni bir hava katmayı başarıyor. Bunun en büyük örneği ve benim en sevdiğim eklentilerden biri olan Reed’in güçlerini en ucube ve en rahatsız edici şekillerde kullanması: gözlerini yuvalardan çıkartarak dürbün olarak kullanmak mı dersiniz yoksa olur olmadık yerlerde kafasını ikiye yararak sıvılaşması mı dersiniz bilemem ama North, Reed Richards’ı şekilden şekle sokmayı seviyor. Tabii North, bu karakterlerin güçlerini sadece yeni yaratıcı yollar kullanarak yazmıyor kendisi, Johnny’nin Kirby/Lee dönemi ara ara kullanılan alev klonları gibi, unutulmuş yaratıcı güçleri de kullanarak yeni ile eskiyi harmanlamayı başarıyor.

Fantastic Four #20 (2024)
Fantastic Four #26 (2024)

Tabii birden fazla karakterin önemli olduğu bir grup yazarken iş her karakteri kendi içinde çözmekle bitmiyor, bu karakterlerin birbirleri arasındaki ilişkileri de doğru bir şekilde yazabilmek önemli. Neyse ki North, bu konuda da becerikli! Zaten yıllardır -Ben/Johhny veya Sue/Reed gibi- kendi aralarında bir kimyası oturmuş olan karakterlere yeni bir bakış açısı getiren North, sadece bununla kalmıyor daha önce pek de beraber görmediğimiz karakterlerin de aralarında kimya yazmayı başarıyor ve bunun en büyük örneği Johnny ile Reed. 2024 yılının Kasım’ı çıkan Fantastic Four #26 sayısında ailenin kalan üyeleri Cadılar Bayramı gezmesinde iken Johnny ve Reed’in evde kaldığını görüyoruz. Daha önce pek yalnız ikisi olarak okumadığımız bu iki karakterin birlikte pek de çalışamayacaklarını düşünüyor olabilirsiniz lakin tam aksine North, Reed ve Johnny’i o kadar iyi kullanıyor ve aralarına daha önce yazılmamış olan kimyayı o kadar iyi yaratıyor ki kitabı bitirdiğinizde “Neden bunu daha önce yapmamışlar.” diye düşünmeden edemiyorsunuz.

Uzun lafın kısası; eğer kendinizi karakterlerle beraber kitabın içinde hissedeceğiniz, her sayısı ayrı bir macera dolu, kendinizi güvende hissetmenizi sağlayacak tatlı bir seri okumak istiyorsanız ya da sadece Fantastik Dörtlü ile ilgiliyseniz ve nereden başlayacağınızı -veya ne okuyacağınızı bilmiyorsanız- kesinlikle Ryan North’un Fantastic Four’unu kaçırmamalısınız.

Mertkan Skywalker

Mertkan Skywalker

Kendi çapında bir şeyler yapmaya çalışan bir geek.

Yorum (0)