Efsane anime serisi “Neon Genesis Evangelion”, yayınlanışının 30. yıl dönümünde hâlâ bir başyapıt olarak anılıyor. Peki, bu başarısının sırrı ne?
4 Ekim 1995… Anime dünyası için bir dönüm noktasıydı. O gün, yetenekli bir sanatçı ve animatör olan Hideaki Anno’nun imzasını taşıyan yepyeni bir anime serisi yayın hayatına başladı: Neon Genesis Evangelion. Daha ilk bölümü olan “Angel Attack” ile Japonya’da adeta bir kültürel fenomen haline geldi.
Aradan geçen 30 yılda Evangelion, sayısız kez incelendi, eleştirildi, tapıldı, nefret edildi ve her şeye rağmen tarihin en popüler ve başarılı anime “franchise”larından biri olmayı başardı. Neon Genesis Evangelion‘un yarattığı etki o kadar büyüktü ki, anime dünyası bir daha asla eskisi gibi olmadı.
30 Yıl Sonra Bile “Evangelion” Neden Hala Bir Başyapıt?

Neon Genesis Evangelion, anime dünyasında birçok şeyi değiştirdi. İlk bölümünün yayınlanmasının ardından, dizinin yayın saati gece geç saatlere alındı. Bu, o dönem için benzeri görülmemiş bir karardı ve yapımın gündüz kuşağının kısıtlamalarından uzak, daha olgun temaları işlemesine olanak sağladı.
Bu değişim, aynı zamanda Japonya’nın ekonomik durgunluk dönemi, yani “kayıp on yılı” olarak bilinen sürecin ortasında gerçekleşti. Bu karar, diğer anime yapımlarının da benzer adımlar atmasına öncülük ederek, o dönemde yavaş yavaş tükenmekte olan anime endüstrisini kurtarmaya yardımcı oldu. Ancak, büyük popülaritesine ve başarısına rağmen Evangelion, geleneksel bir anime serisinden oldukça farklı bir yapım.
Serinin ilk 15 bölümü, hikaye anlatımı açısından tam bir zafer niteliğinde. Tempo sıkı, gizem giderek artıyor ve görsel kalite ve yönetmenlik açısından sürekli olarak yeni zirvelere ulaşıyor.
Ancak, dizi finaline yaklaşırken, karakterlerin ruhsal derinliklerine inen tuhaf, metafiziksel bir yolculuğa dönüşmeden önce tamamen raydan çıkmış gibi görünüyor. Fakat, Evangelion‘a bir bütün olarak bakıldığında, aslında başından beri hedeflenen şeyin bu olduğu açıkça ortaya çıkıyor.
Evangelion, kusurlu bir izleyici kitlesinin eşlik ettiği, kusurlu bir yaratıcı tarafından yazılmış, kusurlu bir insanlığı konu alan kusurlu bir seri.
Hem TV serisinin orijinal sonu hem de 1997 yapımı The End of Evangelion filmi, anime tarihinin en tartışmalı finallerinden birini oluşturdu. Ancak, seriyi aşırı eleştirenlerde genellikle temel bir yanlış anlaşılma söz konusu.
“Evangelion”: Anime Tarihinin En Çok Yanlış Anlaşılan Serilerinden Biri
“Evangelion” Mükemmel Değil, Zaten Amaç Da Bu

Neon Genesis Evangelion tam olarak mükemmel bir seri değil ve izleyicilerin bağlantı kurmakta zorlanabileceği pek çok şey var. Bu noktada, seriye dalanlar tarafından sıklıkla yanlış anlaşılan pek çok şey de var.
Dizinin depresyon ve akıl sağlığı gibi temalara odaklandığı ve bunları işlediği doğru olsa da, onu yalnızca bu konular üzerine bir meditasyon olarak etiketlemek, Evangelion‘un yapmaya çalıştığı şeyin aşırı basitleştirilmesi olur. Seri, sosyal ilişkilerden toplumun üyeleri üzerindeki beklentilerin yüküne kadar, genel olarak insanlık durumuna bir dalış niteliğinde.
Dizi finaline ulaştığında, olaylar temel insan içgüdülerinin ve ham duyguların ötesinde herhangi bir anlamdan sıyrılıyor. Artık Shinji’nin robotuna binip “Angel”larla savaşıp savaşmayacağı değil, bu “Angel”larla savaşmanın ve hayatta kalmaya devam etmenin, derinden kusurlu bir insanlık için herhangi bir amacı olup olmadığıyla ilgili.
Evangelion, kusurlu bir izleyici kitlesinin eşlik ettiği, kusurlu bir yaratıcı tarafından yazılmış kusurlu bir seri. Her an, karakterleri kişisel düşüncelere daha da itmek veya şovu izleyenlere aynısını yapmak amacıyla yaratılıyor.
Sonuç olarak, bazı karakterlerin aşırı cinselleştirilmesi gibi eleştiriler biraz havada kalıyor. Evangelion asla izleyicisine “fan-service” sunmaya çalışmıyor. İzleyicinin, belirli anlarda Shinji’nin hissetmesi gereken kadar rahatsız, kafası karışmış veya iğrenmiş hissetmesi amaçlanıyor.
“Evangelion” Gibisi Bir Daha Gelmedi
Otuz Yıl Sonra Bile “Evangelion” Hala Taklit Ediliyor Ama Asla Aynı Etkiyi Yaratamıyor

Neon Genesis Evangelion tanıtım görseli: Shinji ve Rei.
Bir sanat eseri olarak Neon Genesis Evangelion sık sık taklit edildi ancak asla aynı etki yaratılamadı. Diğer anime yapımları daha iyi tempoya, görsellere, aksiyona veya daha sıkı bir anlatıya sahip olabilir, ancak hiçbiri animasyon sanatını bir hikaye anlatma aracı olarak Evangelion kadar zorlamadı, keşfetmedi veya onunla savaşmadı.
Seri o zamandan beri alternatif zaman çizelgesinde geçen “Rebuild” filmleriyle yeniden ziyaret edildi. Bu filmler Evangelion evrenine katkıda bulunsa da, birçok hayran hikayenin ve karakterlerin daha yeni versiyonunun, onları ilk etapta bu kadar özel yapan gizemin bir kısmını kaçırdığını düşünüyor.
30 yıl önce, Neon Genesis Evangelion ilk kez yayınlandı ve sonunda popüler anime dünyasını sonsuza dek değiştirecekti. Yaptığı her şeyde mükemmel olmayabilir, ancak çok az dizi, serinin endüstri ve hayranları üzerindeki etkisini yeniden üretmeye yaklaştı.

Neon Genesis Evangelion, Hideaki Anno tarafından yaratılan bir Japon animasyon televizyon dizisidir. Gösteri, Dünya’yı Angels olarak bilinen gizemli varlıklardan korumakla görevlendirilen devasa mecha’ları (Evangelion) kullanan gençleri konu alıyor. Bu tehditlerle yüzleşirken, kişisel ve psikolojik sorunlarla da boğuşuyorlar.


One Piece, Monster yada Evangelion başlayacaktım. One Piece başladım 🙁
Üçü de birbirinden çok farklı yapımlar. Evangelion ve Monster çok fazla genel izleyiciye hitap etmez. 🙂