YABANİ: Bilimkurgu, Korku, Fantastik Çizgi Roman Dergisi

Yabani Bilimkurgu-Fantastik-Korku Çizgi Roman Dergisi‘ni sonunda okuyabildim. Derginin formatı fiyatına göre oldukça yeterli olmuş. 50 sayfa ve tamamen renkli olması (ki bence araya siyah-beyaz çizgiroman da koysalar daha güzel olur.) 5 TL etiketli bir yayın için gayet iyi bence.
20160610_212006
Fasikül içeriğinde 2 yazılı öykü ve 6 da çizgi roman yer alıyor. Bunlardan sadece ikisi devamlı şekilde planlanmış. Diğerleri ise bir kaç sayfalık kısa hikayeler.
Kısa hikayeler; Ergene’de son yaz (Ege Avcı), Misafirler (Galip Dursun ve A.İrem Aktaş), Voyvoda’nın Askerleri (M.Berk Yalıtırık ve A.Gökhan Gültekin), Hangimiz? (Kadir Özen ve M.Arif Kaymak) adlı işlerden oluşuyor.
YABANİ dergisi 4
Devamlı hikayeler ise; Şeytanın gölgesi (Kadir Özen ve Bora Örçal) ile Devrim Kunter’e ait Kralına İsyan adlı çizgi romanlar.
Yazılı öykülerden Bebek Fabrikası yazarı Işın Beril İlkan, ilüstrasyonu ise Koral İlhan. Tengri ve İnanna öyküsü yazarı ise Mural Dural ile ilüstrasyonu Mustafa Ahmet Kara’ya ait.
Derginin maskotunu da es geçmek olmaz (Marvel’in Gorilla-Man karakterine benzeyen sevimli primat arkadaş), çünkü Mark Miller için Hitgirl çizen Özgür Yıldırım’dan gelmiş.
20160610_212113
Başlamadan belirtsem iyi olacak. Yabani’yi konumlandırdığım yerden kaynaklı olarak biraz sert eleştireceğim. Bu yerli bir iş ve zaten oldukça çorak olan Türkiye çizgi roman kültürüne vereceği ve götürebileceği etkileri olabilir potansiyel içeriyor. Başarılı olursa bir çok farklı işi peşinden sürükleyecektir. Başarısız olursa da haneye işleyeceği eksi puan ile bir çok iş için moral bozukluğuna yol açacaktır. Bu arada artı ve eksi yönlerini iyi görmek için de bir kaç defa okuduğumu da ekleyeyim.
Çizimlerin hepsi birbirinden farklı ve güzel. Devrim Kunter‘i zaten hepimiz biliyoruz. Ama diğer arkadaşları en azından ben tanımıyorum. Çizgileri ve renklendirme teknikleri çok profesyonel geldi bana. Sadece “Hangimiz?” adlı işe çok sıcak bakamadım. Örneğini mizah dergilerinden fazlaca gördüğümüz işlere benzettim çünkü. Ama sonuçta bu karma bir dergi ve bu kadarının hiç bir önemi yok çizim konusunda.
YABANİ dergisi 3
Özellikle “Misafirler”in renklendirmesi gerçekten izlemeye değer olmuş. Çizimi de çok güzel ama bu tarz bir renklendirme olmasaydı sanırım aynı etkiyi alamazdım. Bir korku hikayesi olan “Şeytan’ın gölgesi” bence siyah ve beyaz olarak işlenseydi daha etkili olurmuş. Renkler kötü değil ama çizim ve hikayenin tarzına renksiz daha iyi giderdi kanımca. Benim görüşüme göre çizgiroman renkli olacak ve en iyisi de budur diye kural yok. Bu sanatın renkli ve renksiz kotarılabilecek işleri olduğunu düşünüyorum.
yabani dergisi 2
Kısa çizgi romanlardan sadece “Ergene’de son yaz” adlı iş ülkemizde KORKU adıyla bilinen CREEPY/EERIE tarzı olmuş ve böylece bir yere konumlanmış diyebilirim. Diğer hikayeler için ise aynısını söylemek zor. CV içine iliştirilmiş ya da bir yarışmaya katılacağı için öyküyü şu kadara sıkıştırayım tarzı böyle bir dergiye uymaz bence. Bu insanların para verip alacağı bir çizgiroman yayını. Markette tadımlık sunulan ürün misali pek yakışmaz.
Yazılı öykülere gelirsek, “Bebek Fabrikası” çok da tatmin edici değildi. Öykünün henüz başında sonunu tahmin edebildim ve bu hoşuma gitmedi. Bunun nedeni çok kısa yazılması olabilir mi? Bilemiyorum ama eğer öyleyse de devamı gelecek sayılarda heyecanla beklenen bir yazıma gidilebilirdi. Klişe hikayeler farklı tarz ile yazıldığında zevkle okunabilir ama bu ancak derinlemesine bir eser ortaya konulduğunda ortaya güzel şeyler çıkarır. Sıkıştırılmış bir kısa hikayenin daha vurucu ve özgün olması gerekiyor.
İkinci öykümüz “Tengri ve İnanna” oldukça farklı bir mitolojik/fantastik yazım olmuş. Bu açıdan da güzel ve umut veren bir ilk okuma.
Yabani’nin en sevdiğim tarafı editör yazısındaki “genç yeteneklere yer açmayı hedefliyoruz” sözü oldu. Bu başlı başına takdir edilesi bir misyon ve yayının sürekli olmasını dilememiz için de yeterli.
Umarız eksikler giderilir ve güzelim çizgiler hak ettikleri hikayelere kavuşarak bizleri heyecan dolu serüvenlere sürüklerler.