Anime Sevgisi Müzik İle Birleşirse; Ülkemizin Anime Sever Müzisyenleri

Ülkemizde manga ve anime dünyasına ilgi duyan kişiler azımsanamayacak sayıdalar denebilir.  Japonya’da üretilip tüm Asya ve Avrupa ülkelerine yayılan bu yapımların firmalarının bir gün ülkemize de göz atıp ilgiyi göreceklerini ümit ediyoruz. Böylelikle bu sektörle ilgili işler yapmaya çalışan birçok kişi için imkanlar da gelecektir.

Bu yazımızda sizlere animelere olan hayranlıklarını biraz farklı bir seviyeye taşıyarak anime şarkıları ile müziğe olan yeteneklerini sunan birkaç Türk müzisyen arkadaşı tanıtıyoruz.

-SHADOW PIANO-

İlk bahsedeceğimiz isim, Ali Can Limandal(Shadow Piano). Kendisi 19 yaşında ve İstanbul Üniversitesinde Çin Dili ve Edebiyatı üzerine öğrenim görmekte.

Anime dünyası ile TV kanallarında yayınlanan Pokémon, Digimon, Yu-Gi-Oh, Beyblade gibi animeleri izleyerek tanışan Ali, çocukluğunda bunların Japonya’da üretilmiş yapımlar olduğunu bilmeden izlediğini söylüyor. Anime ve manganın kelime anlamını 6. sınıfta okuldaki bir arkadaşının Naruto mangasını görmesi ile öğrenmiş ve bu manga sayesinde konuyu araştırmaya başlamış. Böylelikle çocukken izlediği çizgi filmlerin, Japonya’da üretilen animasyonlar, yani animeler olduğunu fark ederek, Fairy Tail isimli anime ile tekrar anime dünyasına dönmüş. Ardından da anime izlemeye bilinçli şekilde devam etmiş.

Müziğe olan eğilimi, ailesinin yönlendirmesi ve desteği ile başlayan Ali, 5. sınıfta ilk enstrümanı olan gitarı eline almış ve derslere başlamış. Gitar, içinde yatan müzik sevgisinin artmasında bir etken olmuş diyebiliriz. Ardından aldığı şan eğitimi ile müziğe bakış açısı değişmiş ve şarkıların oluşum aşamasında perde arkasında neler olduğu daha çok ilgisini çekmiş. Bunların sonucu olarak, bir müziğin oluşumunda temel enstrüman olan piyanoya yönelmeye karar vermiş. Beş ay sonra piyanoya yönelmesinin etkenlerinden bir olan anime parçalarını çalmayı öğrenmeye başlamış. İlk olarak Fairy Tail‘in ana tema parçasını öğrenerek piyano resitalinde sergilemiş. Bu ve buna benzer çalışmalarını başka anime meraklılarının da görebilmesi için 2014 yılında  “The Shadow Piano” isimli Youtube kanalını açarak parçalarını o kanal üzerinde paylaşmaya başlamış.

Fairy Tail videosunun yayılması ayrıca olumlu ve moral verici yorumlar alması ile çok daha mutlu olduğunu söyleyen Ali Can kendini daha da geliştireceğini ve müziğin hayatında önemli bir yerde olacağını anladığını ekliyor. 

Ona hedefini sorduğumuzda ise şunları söylemekte;

“Hedefim, yaptığım çalışmalarla insanlara ulaşabilen biri olmak ve anime parçalarını anime severler dışında, animeyle ilgilenmeyen insanların da duymasını sağlamak. Bana göre anime parçaları, yeri geldiğinde bizi hüzünlendiren, yeri geldiğindeyse bizi gaza getiren ve bu duyguları bize doruklarımızda yaşatabilen parçalar. Profesyonel olmasam da, anime parçalarının yurtdışında olduğu gibi Türkiye’de de yayılmasını sağlamak ve bunu sağlayabilecek bir Piyanist-YouTuber olmak”

SHADOW PIANO YOUTUBE SHADOW PIANO FACEBOOK – SHADOW PIANO INSTAGRAM

-OTOKO NO SEKAI-

Diğer tanıtacağımız isim, Alper Çekin. Youtube’daki adı ile Otoko No Sekai

Anime dünyasına Ninja Scroll ve Kenshin’in muhteşem 4 OVA’sı ile adım atan Alper, o dönemdeki altyazı ve çeviri eksikliklerini fark ederek bir hayran altyazı çeviri grubu olan (fan-sub) Meiji’yi kurarak, arkadaşları ile serileri Türkçeye çevirip anime sanatını yaymaya ve ülkemizdeki kişilere seyrettirme çabasına girişmiş.
10 yıldır bu işi devam ettiren Alper, artık tek başına da olsa devam ettiğini de söylüyor.

Alper, müzikle tanışmasını şöyle anlatıyor;

“Müzik her zaman hayatımın bir parçasıydı aslında. Daha ilkokul çağlarında Iron Maiden dinleyen bir çocuktum, öyle söyleyeyim. 🙂 Elektro gitar ise bütün müzik aletleri içerisinde gönlümde yatan tek enstrümandı. Aslında anime müziklerini, serilerin açılış ve kapanış şarkılarını uzun zamandır gitarla cover’lıyordum ama bu çalışmalar genelde kendi halimde evde ya da stüdyoda yaptığım veya arkadaşlar arasında yaptığım şeylerdi. Kayıt alma aşamasına ve Youtube yayınlarına çok sonradan geçebildim, Bir gün arkadaşımın çalıştığı gitar dükkanına gittim ve amfiye kuruldum, karşıma da kamerayı koydum ve çalmaya başladım. Dükkana gelenlerin ‘bu çocuk ne yapıyor?’ bakışları altında, ilk cover kaydım No Game No Life serisi için bu şekilde acemice oldu, ama nasıl olduysa da bir o kadar da güzel oldu. En azından öyle tepkiler aldı diyeyim. İşten güçten zaman buldukça da evde kayıtlara devam ediyorum.”

Kendisinin dileğinin ülkemizde bu işle ister amatör veya ister profesyonel daha çok kişinin uğraşması. Çünkü kendisine göre bu işle ilgilenen az sayıda insan var. Destekler ve takipçiler çoğaldıkça ilginin de büyüyeceğini söylüyor. Bir de hayallerinden birinin bir ‘anime müzik cover’ grubunun kurulması olduğunu da ekliyor.

Ne diyelim? 🙂 Umarız Alper Çekin’in bu isteği bir gün gerçekleşir, biz de o cover grubunun seslendirdiklerini anime şarkılarını büyük bir zevkle dinleriz.

OTOKO NO SEKAI YOUTUBE 

 

-MINACHU-

Bahsetmek istediğimiz bir diğer kişi ise, ülkemizde Youtube üzerinde anime şarkıları konusunda en çok çaba gösteren isimlerden biri olan Mina Çakılkaya(Minachu).

Müziği ve özellikle şarkı söylemeyi küçük yaşlardan beri sevmesine rağmen, anime şarkılarını Türkçeye çevirip söyleme işine başlayalı çok zaman olmamış. Youtube’da kanalları olan vokallerin Japonca olan anime şarkılarının sözlerini kendi dillerine çevirerek sunduğunu görüp uzun süre takip eden Mina, bir gün “neden ben de yapmayayım?” diyerek ilk cover’ını hazırlamış.

İki yıl önce yaptığı ilk çalışmasının çok kötü olduğunu, hatta enstrüman seslerini bile eklemediğini söylüyor. Hoparlörü açarak bilgisayarındaki ses kaydedici ile yaptığı ilk çalışmasının kötü olduğunu düşünmesine rağmen insanların desteklerini esirgemediğini ve Türkiye için yeni bir şey olan bu konsepte şans verdiklerini söylüyor.

Çalışmalarına devam ettikçe gelişerek farklı türden yapımlara ait şarkılara da yönelen Minachu, kendini sadece anime şarkıları ile kısıtlamak istememiş. Film, dizi ve oyun müziklerine de yönelmiş ve hatta dublaj çalışmaları da yapmış. Amacının hem daha geniş bir kitleye hitap etmek, hem de sevdiği  işi kendisine sınırlar belirlemeden özgürce yapabilmek olduğunu da belirtiyor. (Kendisinin Prince Ali  ve Undertale cover’larını kesinlikle dinleyin)

Belki de en hoş olan olaylardan biri de bu yolda kendisine birçok harika insanın dahil olması ve Türkçe cover’larına destek vermesi olmuş. Türkçe cover çalışmalarının yayılması ve bu işi yapan birçok küçük video kanallarının oluşması gerçek bir ilginin oluştuğunun en büyük göstergesi.

Tabi hep mi olumlu yorum almış? Elbette hayır. Mina, birçok olumsuz yorum aldığından da bahsediyor. Yeni olan her işte olduğu gibi bazen güdüleyici bazen de baltalayıcı insanlar çıkabilir. Nazik ya da kaba dille olumsuz yorumlarda bulunan insanların genel olarak; şarkıların orijinalinin güzel olduğu, Türkçeye çevirince anlamını yitirdiğine dair söylemlerde bulunduklarını belirtiyor.

Mina da bu konu hakkında şunları söylüyor;

“Cover yapmanın amacı hiçbir zaman orijinali geçmek değildir. Şarkıyı sevmiş, söylemek istemiş ve başka insanlarla paylaşmak istemişsinizdir. İnsanlar da cover’lara ”Bakalım bu orijinali geçebilmiş mi” zihniyetiyle değil de ”Bakalım bu nasıl söylemiş” zihniyetiyle baksa, aslında ortada hiçbir sorun olmayacak.

Gelelim çeviri işine. Valla ne deseniz haklısınız. Başka bir dildeki şarkıyı Türkçeye TAM OLARAK çevirmek imkansızdır. Ama Türkçeye ”uyarlamak” derseniz, bakın o mümkün. Sonuçta bir şarkıya düz çeviri yapamazsınız. Şarkı bu. Hem kafiye, hem hece uyumu lazım kulağa güzel gelmesi için. Hal böyle olunca şarkının bazı yerlerini değiştirmek kaçınılmaz oluyor. Ama kendi çevirilerim hakkında konuşacak olursam olabildiğince ana konu çerçevesinde sözler yazmaya çalışırım. Tabii bu konuda ne kadar başarılı olduğuma karar vermek size kalmış. Sizden tek istediğim, şarkı sözlerinin Türkçeye çevrilmesi fikrine bir şans vermeniz. Sırf Türkçe yapıldı diye fikirden hemen soğumamanız. Kötü olabilir de olmayabilir de. Ön yargısız bir çerçeveden bakarsanız eminim farklı bir şeyler göreceksinizdir.”

Ve kendisinin bitirirken ki temennisi, halen küçük bir topluluk olmalarından dolayı Youtube’da gezinirken rastlarsanız onlara bir şans vermeniz. Onlar duyulmak isteyen küçük ama emekleri büyük sesler. 🙂

MINACHU YOUTUBE