Last Night In Soho Film İncelemesi | 60’lar, Neon ve Tekinsiz Londra Sokakları!

Last Night In Soho, bu sene sinema ve özellikle gerilimseverlerin merakla beklediği filmlerden biriydi. Bakalım Edgar Wright bu merakın hakkını verebildi mi?

Soho’da Neler oluyor? – Last Night In Soho Konusu

last night in soho

Filmimiz İngiltere kırsalında yaşayan Eloise isimli genç kızın Londra’da bir moda okulunu kazanmasıyla başlıyor. Bazı mental sorunlar sebebiyle intihar eden annesinin anısını da yanına alıp Londra’ya giden Eloise için okulun ilk gününden itibaren işler pek yolunda gitmiyor ve pek çok uyum sorunuyla karşılaşıyor. Bambaşka bir şehir, zorbalık ve uyum sorunları derken kendisi yurdundan ayrılıp, bir evin kiralık odasında yaşamaya başlıyor. Retro şeylere ve özellikle 1960’lara bayılan Eloise için günler başta keyifli geçse de görmeye başladığı rüyalar ile olayların rengi de epey değişiyor.

Rüyalarında Sandy isimli 1960’larda yaşayan genç bir kadının hayatına dahil oluyor. Başta masal gibi olan bu rüyalar gün geçtikçe kabusa, bu kabuslar ise her gün gerçekliğe dönüşmekte. Peki Eloise ne yapacak? Last Night In Soho filmi ilginç bir konuya sahip anlayacağınız.

Çok İyinin Kıyısından Dönen Film! – Last Night In Soho İnceleme

last night in soho

Öncellikle filmin iyi yanlarından başlamak istiyorum. Edgar Wright cayır cayır yönetmenlik becerilerini sergilemiş. Biliyorum pek profesyonel bir yorum değil ama yerine övecek pek bir kelime aklıma gelmiyor. Harika bir atmosferi var filmin. Sizi hemen 1960’lar havasının içine alıyor. Müzik kullanımı, sahneler, oyunculuklar her şeyiyle iyi bir film. Hatta benim gibi Anya Taylor-Joy‘dan pek hazzetmeyen birine bile sanırım kendisini sevdirdi. İlk yarı biraz yavaş olsa da tadında bir gerilim ve neonlar arasında çok keyifli geçiyor. Senaryo güzel bir akışa sahip. İkinci yarı da ise gerilim ve korku ögelerinin dozu epey artıyor. Haliyle filmin temposu da aynı şekilde yükseliyor. Ama… İşte buradan sonra filmin kötü yanlarına yolculuğa çıkıyoruz.

Last Night In Soho çok iyi bir film olabilirmiş ama bazı hataları sebebiyle iyi film olarak kalıyor. Peki nedir bu hatalar? Bana kalırsa öncelikle film ikinci yarıda biraz tekrara düşüyor. Yani benzer sahneleri pek çok kez izliyoruz. Haliyle de yoruyor ve anlık filmden kopmanıza sebep oluyor.

Gelelim ikinci hataya. Filmdeki cevapsız sorular. Tabii ki filmlerden her zaman soruların cevabını beklememek lazım. Ancak bazı detayları veriyorsanız o detayları açıklamak da zorundasınız. Filmde maalesef “neden ve nasıl” sorularının cevaplarını pek alamıyoruz. Hatta Eloise’in tek başına hikayesi çok yetersiz. Bunları bilmek isterdim ya da bu merakı oluşturan detayları görmemek. Yersiz havada kalan şeyleri sevmiyorum.

En son hata demek ne kadar doğru olur bilmiyorum ama sanırım final de benim pek içime sinmedi. Finale giden süreci sevsem de finali sevemedim ancak başarısız diyemem yani ama benim için iyi değildi.

Yazıyı toparlamak gerekirse, Last Night In Soho bence iyi bir filmdi ancak daha iyi olabileceğini bilmek biraz tadımı kaçırdı. Yine de içi geçmiş gerilim türüne ilaç gibi gelen bir film. Sinemada izlemek de filmden alacağınız keyfi epey arttıracaktır.

Okur, yazar, izler