Kapanmayan Yaralar | I LOST MY BODY

2020’nin Oscar adaylarının açıklanmasıyla beraber ülkemizde daha sinemalara girmemiş birbirinden farklı filmler gözüme ilişmişti. Animasyon kategorisindeki çoğu film Disney’in ya da Disney’in bünyesi içine eklediği animasyon şirketlerinden oluştuğundan pek ilgimi çekmiyordu. Fakat bu sene beklenmeyen bir şey oldu. Adaylar arasına Netflix yapımı iki animasyon adını yazdırdı. Bu yazıda bahsedeceğimiz animasyon ise bunlardan biri olan I Lost My Body.

I Lost My Body Hakkında Biraz Bilgi

Adını genellikle başarılı kısa filmlerle duyduğumuz Jérémy Clapin’in ilk uzun metraj filmidir I Lost My Body. Kısa filmlerindeki atmosferi ve depresif havayı korumuştur yönetmenimiz. Kısa filmleriyle ödülden ödüle koşan yönetmen filmiyle de aynı başarıyı yakalamış, Oscar’da ödülü elinden kaçırmış ama Cannes gibi büyük bir festivale ise Eleştirmenler Haftası Ödülünü kazanan ilk animasyon film olarak tarihe geçmiştir. Ödüller yetti artık diyorsanız filmin konusunun bir kitaptan aldığına ve kitabın (Happy Hand) ise Amelie, A Very Long Engagement gibi filmlerin senaryosunu yazan Guillaume Laurant olduğunu söylemek isterim. Anlayacağınız iyi bir yönetmen ve güzel bir senaryonun birleşmesiyle oluşmuştur filmimiz. İyi olmaktan başka şansı yoktur. Övmelere doyamadığım insanları bir kenara koyup konusu hakkında konuşmaya başlayalım.

Hiçbir Şey Görmemek… Hiçbir şey Duymamak…

Mutlu bir aile tablosuyla başlayan film bu ailenin trajik bir trafik kazası sonucu dağılmasıyla devam eder. Kazadan tek sağ çıkan kişi Naoufel‘dir. Başka bir taraftan ise bir elin laboratuvardan kaçması ve bedenini aramaya çalışmasını işliyor. Naoufel umutsuz şekilde adı bile duyulmamış bir pizzacının yanında kurye olarak Paris’te çalışıyor. Eve geri döndüğünde ise kazandığı paranın yarısını kaldığı evdeki, oda kirası olarak vermek zorunda kalıyor. Onu ise bu umutsuzluktan tek koparan şey ölmeden önce seslerini kaydettiği anne ve babasının konuşmları. Her gece eve vardığında bu sesleri tekrar tekrar dinleyerek uyuya kalıyor.

Bir gün sıradan bir pizza teslimatında bir sesle karşılaşıyor. Bu sesin sahibi olan Gabrielle baş karakterimizin hayatına dokunuyor. Naoufel bu sesi daha çok dinlemek için Gabrielle’yi takip ediyor ve kendisini bir kütüphanecinin ardından marangozun yanında buluyor. Ertesi gün evden kaçıp marangozun yanına yerleşiyor. Bu sayede Gabrielle’yi her gün göreceğini ümit ediyor. Marangoz ilk başlarda onu işçi tutmak istemese de işe olan tutkusunu görüp ona kalacak yer ayarlayıp yanına alıyor.

Bedeninden kopmuş olan elimiz ise tren raylarında, lağımlarda ve çatılarda sahibini bulma umuduyla geziyor. Naofel bir yandan marangozda çalışıp bir yandan ise o gün Gabrielle konuştukları igloyu apartmanın çatısına yapmaya başlıyor. İglo tamamlandığında ise Gabrielle’nin verdiği tepkiden kötü etkilenen baş karakterimiz atölyeye geri dönüyor, olayları düşünürken dalan karakterimiz elini testereye kaptırıyor. Yataklara düşen Naofel’in penceresinde kopmuş eli beliriyor. El ne kadar uğraşırsa uğraşsın geri bütün olamayacağını anlıyor. Naofel’de elle aynı şekilde düşünüp çantasını hazırlayıp İgloya doğru gidiyor. İgloyu kurduğu çatıdan bitişikteki diğer evin çatısına doğru zıplıyor. Gabrielle Naofel’in kaldığı yere geldiği zaman olanları fark edip çatıya doğru koşuyor, Naofel’in ne yaptığını anlayınca tebessüm ediyor ve I Lost My Body filmimiz burada bitiyor.

Sonuç

Bir kez daha animasyonların sadece çocuklara değil yetişkinlere de hitap ettiğini kanıtlayacak bir güzellikte olan I Lost My Body izlemenizi bekleyen cevherlerden biri. Filmin insan içeren bölümlerinde motion capture kullanımı elin maceralında ise resmedilerek yapılan animasyon izleyenleri kendine çekiyor. Diyalogların az ve hikâyenin sürükleyici olması da filmi eşsiz kılan yönlerinden sadece birkaçı. Son olarak ise müziklerden bahsetmek istiyorum, senaryo içinde önemli yer tutan müzikler özenle seçilip konulmuş. Sineğin uçuşunun sesinden başlayıp kahkaha sesiyle biten hikayemiz, sizi baştan sona eşsiz bir maceraya çıkarıyor.

I Losy My Body’nin atmosferi ve hikayesine doyamayanlar için yönetmenin Youtube de bile bulunabilecek kısa filmi Skhizein’i şiddetle tavsiye ederim.

Bir başka animasyon yapım $9.99 hakkında inceleme yazımızı da sitemizden okuyabilirsiniz.

Evet, izledim.