“Ben bir fil değilim! Ben bir hayvan değilim! Ben bir insanım!”
İnsanlık tarihi boyunca farklı olanı dışlama eğilimimiz hiç değişmedi. devrimlerden bireysel farklılıklara kadar her konuda bir korku, bir önyargı geliştirdik. Ancak en acımasız olanı, “bizden” olan ama fiziksel olarak farklı bireylere karşı sergilediğimiz dışlayıcı tutumdu. John Merrick bu durumu gösteren örneklerinden biri.
Merrick, fiziksel deformasyonları yüzünden konuşmakta bile zorlanıyordu. Ama bu bile onun sömürülmesine engel olmadı. Sahibinin, yani Bytes’ın, onu bir “ucube” gösterisi olarak kullanması insanlığın karanlık yüzünü ortaya koyuyor. Merrick bir kafesin içinde sergileniyor, insanlar para verip onu izliyordu. Bu sahneler, sadece Merrick’in değil, insanlığın yüz karasıydı.
Filmde verilmek istenen ilk mesaj tam da burada çarpıyor: İnsan, doğanın ve çevresindekilerin sunduğu her şeyi kendi çıkarı için kullanmaya meyilli. Savaşlardan doğal kaynakların talan edilmesine, bireylerin sömürülmesine kadar her alanda bu gerçek karşımıza çıkıyor. “The Elephant Man”, insanın bencil ve acımasız yüzünü ifşa ederken, bu düzenin artık değişmesi gerektiğini de haykırıyor.
Merrick’i bu cehennemden çıkaran Dr. Frederick Treves, dışarıdan bakınca bir kahraman gibi görünüyor. Ona yeni bir hayat sunmuş, sefalet içindeki Merrick’i toplumun kabul ettiği bir birey haline getirmiş. Merrick, Treves sayesinde soylularla çay sohbetlerine katılmış, kendine olan güvenini geri kazanmış. Ama bir adım geri çekilip baktığınızda, Treves’in de Bytes’tan pek farkı olmadığını görüyorsunuz. Bytes, Merrick’i maddi kazanç için kullanırken, Treves onu akademik başarı ve itibar için kullandı. İkisinin motivasyonu farklı olsa da Merrick yine bir araçtı.
Bu durum, günümüzde yardım eli uzatan pek çok kişinin samimiyetini sorgulatıyor. Sosyal medyada “iyilik” paylaşımları yapanlar, yardımlarını bir gösteriye dönüştürenler Treves’ten ne kadar farklı? Zor durumdaki bir insan, uzatılan eli çaresizlikle tutar ama bu iyiliğin ardındaki niyeti çoğu zaman anlayamaz. Ve işte bu maskeli iyilikler, insanlığın en büyük sorunlarından biri.
Dr. Treves, Merrick’i kurtardıktan sonra meslektaşlarına yeni bir tıbbi keşif sunduğunu gururla ilan eder. Bytes, Merrick’i kafeste sergilerken “kötü adam” olarak algılanırken, Treves neden kurtarıcı olarak görülür? Gerçekte ikisi de Merrick’i kullandı, sadece Treves bunu daha şık bir paketle sundu.
Merrick’in kitaplardan alıntılar yaparak soylu bir beyefendi gibi konuşması, çay sohbetlerine katılması, topluma adapte olduğu izlenimini verebilir. Ama aslında Merrick sadece bir insan olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. Sokaktaki herhangi bir insanın konuşabilmesi övgü almazken, Merrick temel insani becerilerinden dolayı takdir edilmek zorundaydı. Onun hikayesi, bir insanın insanlık için ne kadar mücadele vermek zorunda kaldığını, tüm çıplaklığıyla gösteriyor.
Film, gerçek bir hikayeye dayanıyor ve Merrick’in yaşamı hepimize şu soruyu sorduruyor: Farklı insanları kucaklamak varken neden sömürmeyi seçiyoruz? O sömürdüğümüz insanın arkasındaki cevheri neden görmeye çalışmıyoruz? Herkese iyi seyirler.
Yorum yap